Tekstil, kağıt, heykel, kimyasal analiz, gibi bölümlere ayrılan İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarının görev alanı Marmara bölgesi olsa da, zaman zaman yurdun diğer bölgelerinde hatta yurt dışında çalışmalar yapılıyor.
İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarı Müdürü Eftal Kiraz, “Laboratuvarımız 1985 yılında kuruldu. Kültür Bakanlığına bağlıyız. Burada analizler yapıyoruz. Analizlerin sonrasında ise restorasyon ve konservasyon çalışmaları başlıyor” dedi
Çeşitli uzmanlıklar gerektiriyor
Restoratörler, tarihi eserlerin tahrip olan bölümlerini aslına uygun olarak onarırken, konservatörler ise bu eserlerin zamana karşı dirençlerini artırmak için analizler sonucu doğru yöntemi belirleyip, eserlere uyguluyor. Bu analizler için disiplinler arası bir çalışma söz konusu. Mimarlık, mühendislik, kimya mühendisliği, fizik mühendisliği gibi pek çok farklı uzmanlık kullanılıyor.
Aslına uygun restore ediyorlar
Eserlerin zarar gören kısımları ilk haline uygun olarak onarılıyor. Bunun için önce eserlerden alınan numuneler inceleniyor. Kimyasal analiz sonrası eserde kullanılan malzemelerin bileşenleri tespit ediliyor. Onarımda da aynı bileşenler temin edilip kullanılıyor.
450 yıllık Babür Divanı onarılıyor
Restore edilen eserlerden biri de 16’ncı yüzyıla ait Babür Divanı. Dünyada 8 adet bulunuyor.
Restoratör Derya Metin, bu eserle ilgili şunları söyledi:
“Babür Divanı, Topkapı Sarayı’na ait. İncilerle süslenmiş bir eser. Bazı sayfaların bozulması sonucu İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarına getirildi. Analizler sonucu bozulmanın boyanın saf olmamasından kaynaklandığını anladık. Sağlamlaştırma işlemi yapıyoruz.”
“Roma imparatorlarından birine ait olabilir”
Diğer bir eser ise Çeşme Alaçatı’da su altında bulunan bronz bir heykel.
Restoratör Deniz Çalışkan, “Eser balıkçılar tarafından bulunmuş. Balıkçı ağlarına takılmış. Bronz üzeri altın varak kullanılarak yapılmış. Erken Roma dönemine ait olduğunu düşünüyoruz. Büst kısmı ve bacak kısmı olmak üzere 2 parçadan oluşuyor. Heykelin baş kısmında diadem yani antik dönemlerde hükümdarların statü göstergesi olarak kullandığı bir aksesuar izi olduğunu tespit ettik. Bu yüzden heykelin Roma imparatorlarından birine ait olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Bu eserlerin dışında da birçok eser restorasyon sürecinde. Yeni açılacak Çamlıca Camii Türk-İslam Eserleri Müzesinin eserleriyle ilgili konservasyon çalışmaları sürüyor. Arkeoloji Müzesinin teşhir tanzim çalışmaları ve içerisinde bulunan eserlerin konservasyon çalışmaları da devam ediyor. Ayasofya’da da konservasyon ve restorasyon çalışmaları, İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarı uzmanları tarafından sürdürülüyor.
Kurgu:Cihan Karaahmetoğlu