Topkapı Sarayı'nın altında yer alan dev bir labirent, labirent içinde sarnıçlar, sarnıçlarda haç motifli sütunlar, yüzlerce metrelik su yolları, dehlizler, galeriler…
Duvarlarında binlerce yıllık viking motifleri...
Yeraltı dehlizlerindeki yolculuğumuz Sereriyat Hastanesi ile başlıyor. İkinci Abdulhamit tarafından yaptırılan bu hastanenin altında dev bir sarnıç var.
Kimisinin içi halen su ile dolu iken kimisinin içi ise boş. Pek çoğuysa kanallarla farklı noktalara bağlanıyor.
İçerisi adeta korku filmi setlerini andırıyor. Eski ahşap tahtaların üzerinden spot ışıklarıyla geçerek ilerleyebiliyoruz.
"119 sütunlu sarnıçlar tespit ettik"
Topkapı Sarayı Daire Başkanı İlhan Kocaman, yaklaşık 300 bin metrelik bir alanda tespit ettikleri 23 adet sarnıç olduğunu söylüyor:
“Bu sarnıçların büyük çoğunluğuna girdik tespitlerini yaptık. Sarnıçların büyüklüğü gerçekten çok önemli. Bazılarında 30 sütunlu olanlar var. 119 sütunlu olanı da tespit ettik.’’
İlk bakışta su berrak görünüyor ancak bazı sarnıçların zemini birikmiş balçık tabakası ile kaplı.
Bir başka sarnıcın içindeki sütunların tamamında haç sembolü var. Bir de duvarında viking motifi dikkat çekiyor. İlk kez burada görülen bir motif değil. Aynısı Ayasofya Camii içinde de var.
Binlerce yıl önce su, kutsal alanların da olduğu bu bölgede ayrı bir önem taşıyordu. Tapınma ve kutsal merasimler için su gerekiyordu. Dini sembollerin de bu nedenle sarnıçların içinde yer aldığı düşünülüyor.
“Sarnıç kültürü özellikle Bizans ve Roma döneminde başlı başına bir kültürdür” diyen Kocaman, şöyle konuşuyor:
“Burada bu bölgelerde sarnıçlar özellikle savunma dönemlerinde orada yaşayan halkın su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmıştır. Çok sağlam yapı oldukları görülmektedir. İçerisindeki suyu yağmur suları, kuyu suyu veya akarsulardan toplanarak oluşturulmuş bir yapısı söz konusudur.”
Sığınak olarak da kullanılıyordu
Sarnıçlar, denize inen arazi üzerine bina inşa edilebilmesi için teraslar da oluşturuyordu. Aynı zamanda yamaç suyunun tasfiyesine de yardımcı oluyordu.
Bunların kimisi varlığı bilinen ama detaylı olarak incelenmemiş sarnıçlar. Kimisi de yeni ortaya çıkartılıyor. Hepsi kendi içinde binlerce yıllık yaşanmışlıkları barındırıyor. Yaşanmışlık diyoruz çünkü onlar sadece su depolamak için kullanılmadı.
Osmanlı kaynaklarına göre Bizanslılar bu bodrum katlarını düşmana karşı sığınak olarak da kullanıyordu.
"Mühimmat depoları cephanelik ve ambar olarak kullanıldı"
Şimdi ise sırada İstanbul'un ilk kilisesi Aya İrini sarnıcı var. Bu sarnıcın içerisinde de 1900'lü yıllara kadar bir platform mevcuttu ancak şu anda o platform yok. ancak botla hareket edilebilir ya da tulumlarla yürüyebilme imkanınız var.
Bazı noktalarda da su seviyesi çok fazla yükselebiliyor. İçeride yürümek oldukça tehlikeli.
Osmanlı döneminde sarnıçların daha farklı fonksiyonla kullanıldığını belirten Kocaman, “Özellikle alt bahçelerdeki sarnıçlar mühimmat depoları, cephanelik veya diğer ambar amacıyla kullandıklarını görüyoruz. Çünkü sağlam yapılar kavi bir yapıları var hatta bu bazı sarnıçların dışlarına da ayrıca bir duvar örerek daha da güçlendirmişlerdir böyle bir yapılar söz konusudur” diyor.
Kuyular 30 metre derinliğe iniyor
Sırada ise Topkapı sarayı içinde onlarcası olan kuyular…
Osmanlı kültüründe durağan su kirli sayılıyor, suyun devir daim ile temiz olacağına inanılması nedeniyle su kaynağı olarak sarnıçlar değil, akarsular tercih ediliyordu.
Topkapı Sarayı’ndaki kuyular 22–30 metre derinliğe ulaşıyor. Kocaman bununla ilgili de, “Bazı kaynaklarda Osmanlı döneminde önemli yapıların hemen yanlarına kuyu açılarak yeraltı sularının çekilip zeminin sağlamlaştırmak ve depreme karşı bir önlem olarak da kuyular açıldığını görmekteyiz” diye konuşuyor.
En derin kuyunun içinde tünel
Topkapı Sarayı’nın bahçesinde Osmanlı Darphanesi olarak kullanılmış olan alanda dev bir kuyu var. 26 metre derinlikteki kuyunun merdivenleri, derinliklerine doğru kayboluyor.
Bu kuyuya inmek biraz daha tehlikeli. Çünkü binlerce yıl öncesine ait bu merdivenlerin her an çökme ihtimali de var.
Merdivenlerin sonuna kadar inip suyun içini de görüntülemek gerekiyor. Çünkü kuyu içinde galeri, tünelin sonunda ise bir kuyu daha var. Bu iki kuyuyu birbirine bağlayan kanaldan Marmara Denizi’ne doğru giden bir kanal daha var.
İki büyük kuyudan oluşan sistem, Osmanlı döneminde burada bulunan buharlı makinelere su sağladığı düşünülüyor.
Tünelleri ise dar kuyularla daha alt seviyelere ulaşıyor. Zaman zaman yükselerek devam ediyor.
Sarnıçlar ziyarete açılacak
Uzun bir süredir kaderine terk edilen bu sarnıçlarla ilgili Milli Saraylar Başkanlığı önemli bir adım attı ve çalışmalara başlandı.
Kısa zamanda Topkapı Sarayı'nın sarnıçları da ziyarete açılacak.
Kamera: Mustafa Oğuz
Kurgu: Ufuk Özenateş