FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde er olarak askerliğini yapan M.R.U, "tanık" sıfatıyla Afyonkarahisar'da ifade verdi. İfadesinde, olay gecesi TBMM bahçesini bombalayan uçağın pilotlarından Hasan Hüsnü Balıkçı'yı saat 16.00 sıralarında iki siville bir çardakta görüşürken gördüğünü anlattı.
Akıncı Üssü darbe girişimi davasını gören Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatı üzerine Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesi, olay tarihinde 143. Filoda kantinci er olan M.R.U'nun ifadesini alarak Ankara'ya gönderdi.
Buna göre M.R.U, 15 Temmuz'da başçavuş Mustafa Özbek'in kendisine, "Yüzbaşı İlker Hazinedar'ın akşam misafirler gelecek" dediğini, tuvalet ve diğer yerlerin temizliğinin yapılmasını ve kimsenin ayrılmamasını söylediğini aktardı.
Akıncı davası sanığı olan İlker Hazinedar'ın bir ara gelerek, tuvaletleri çok iyi temizlemelerini ve hatta parfüm sıkmalarını istediğini anlatan tanık, asker arkadaşıyla "bu kadar detaylı temizliğin maksadını" konuştuklarını ifade etti.
Astsubay Özbek'in dışarıdan erzak alarak, birliğe döndüğünü bildiren M.R.U, "Normalde hafta sonu nöbetçiler dışında çok fazla personel gelmediğinden fazla erzak alınmazdı. Ama o gün yaklaşık 50-60 ekmek, kızarmış tavuklar, sosisler, çok sayıda içecek ve kilolarca makarna geldi. Görev yaptığım sürede normalde gazinoya hiç makarna gelmezdi. Biz askerler de bu duruma şaşırdık." dedi.
"Sivil şahıslar sanırım asker değildi"
M.R.U, saat 16.00 sıralarında çoğu teğmen rütbesindeki bazı subayların kantin ve gazino çevresinde toplandıklarını, bu sırada filonun önündeki çardağa o tarihte yarbay olan sanık Hasan Hüsnü Balıkçı'nın yanında 2 siville geldiğini belirterek, şu beyanı verdi:
"Sivil şahıslar sanırım asker değildi. Zira orta boylu, kirli sakallı ve hafiften göbekliydiler. Aslında o gün Balıkçı yarbay birkaç defa kantine gelip etrafı kontrol etmişti. Kaldı ki o tarih itibarıyla da görevli değildi. 141. Filoda görev yapmaktaydı. İki sivil şahıs kameriyede oturdular. Balıkçı yarbay onlar için tost ve çay sipariş etti. Tostları ve çayları götürdüm. Sivil şahıslardan biri iki tost parası olarak 15 lira verdi. Parayı aldığım esnada Balıkçı yarbay kulağıma eğilerek 'Sen ne yaptığının farkında mısın? Onlar benim misafirim' deyip parayı benden aldı ve sivil şahsa hürmet eder şekilde 'Buyurun efendim, kusura bakmayın' diyerek iade etti. Her üçü oradan bir daha ayrılmadı. Hatta daha sonra hava kararırken bir kısım tanımadığım siviller ve karacı subaylar ortalıkta görülmeye başladılar. Gazino etrafı kalabalıklaşmaya başladı. Bilahare hepsi gazinoya girdiler. Kursiyer teğmenler de gazinoda toplandılar."
Tanık M.R.U, Harekat Subayı Ali Karabulut'un bir ara askerlere "Gençler fazla dolaşmayın, misafirler gelmeye başlıyor" dediğini, bir süre sonra teğmenlerin kantinden çıkmaya başladıklarını anlatarak, kendilerinin o sırada dışarıda bulunduğunu anlattı.
Gözlüklü ve göbekli sivil
Tekrar içeri girecekleri sırada Akıncı davası sanığı eski teğmen Ekrem Kandur'un "Komutanlardan emir gelmeden içeri girmeyin" dediğini ve 3-4 saat sonra iade edeceklerini söyleyerek, kantinde çalışan askerlerin telefonlarını topladığını belirten tanık, hatta Kandur'un "MİT'ten önemli kişiler gelecek" şeklinde bir şeyler de söylediğini aktardı.
M.R.U, saat 21.00 sıralarında savaş uçağı hangarlarının önünde hareketlilik olduğunu, 6-7 römork dolusu mühimmat taşındığını gördüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Neredeyse akşam hava kararması ile başlayıp 22.00'ye kadar hangarlara mühimmat taşındı. Teğmenlerden birine hareketliliğinin nedenini sorduğumuzda bize eğitim uçuşu yapılacağını söyledi. Daha sonra teğmen Ahmet Sarıkaya yanımıza geldi ve bize 'Dahili telefonları kullanmayın, derhal fişlerini çekin' emri verdi. Telefon fişlerini çektik. Bir müddet sonra gazinolar bölgesinden gürültüler geldi. F-16 jetleri havalandılar. Gazinodaki gürültüleri merak ederek içeri kafamı uzattığımda yemek masasından büyük bir masa üzerine sivil, gözlüklü ve göbekli birinin çok büyük bir harita açtığını, bu esnada telefonla konuştuğunu ve telefondaki şahsa 'Ankara'da camı patlayacak kaç tane bina var' dediğini duydum ve gördüm. Masanın çevresinde de yine ellerinde tabletler olan ve başka yerlerle telefonla konuşan sivil kıyafetli dört şahıs daha vardı. Hatta ayakta dolaşan bir sivilin telefonla görüştüğü kişiye 'Yanına 15-20 silahlı adam al, İskender'i al, İstanbul Maltepe Cezaevine götür ve TSK'nın görevine son verdiğini söyle ona' dediğini duydum."
M.R.U, gece 02.00 sıralarında gazinodaki hareketliliğin azaldığını, kantindeki radyodan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını dinlemeye başlamaları üzerine bir yüzbaşının radyoyu kapattırdığını anlatarak, sabah saatlerinde bir depoya gidip uyuduğunu, saat 08.00 sıralarında ise patlama sesiyle uyandığını ifade etti.
Sivil şahıs eşyalarını yakmış
Bu sırada depoya gelen bir teğmenin kendisini filoya götürdüğünü belirten tanık, daha sonra bir asker arkadaşından, başka bir arkadaşının deponun arkasına bazı kağıtları yakmaya gittiğini öğrendiğini bildirdi.
Tanık, şu beyanı verdi:
"Hatta subayların içeriden 5-6 poşet kağıt türü çöpler getirerek ona verdiklerini ve yakması gerektiğini söyledi. O tarafa yöneldiğimde arkadaşımın kağıtları yakmaya başladığını gördüm. Yakılmak istenen kağıtlara bakarken kamuflajlı ve tuhaf giyimli şahıslardan biri beni itekleyip 'Okuma lan' dedi. Kağıtlar onun nezaretinde yakılmaktaydı ve şahsın tişörtünün arka kısmında MAK yazmaktaydı. Ben de onun emri üzerine kağıtları yakmaya başladım.
Bu esnada daha önce gazinoda büyük masanın önünde harita açarak incelediğini söylediğim sivil giyimli ve gözlüklü olan göbekli kişinin kağıtları yaktığımız yere geldiğini gördüm. Bu şahıs cebindeki cüzdanı, parayı, ailesinin resimlerini ve laptoptan söktüğü hard diske benzer parçayı ateşe atarak yaktı. Hatta elinde bulunan laptopu da duvara çarpa çarpa kırdı. Daha sonra ben kantine gittiğimde Selahattin Yorulmaz isimli komutanın da elinde başka bir laptop ve bıçak gördüm. Bıçakla laptopu 7-8 parçaya ayırdı, üzerine çıkıp tepinerek iyice parçaladıktan sonra kırılmış parçaları kantinin arkasındaki domates tarlasındaki kuyuya attı. Laptopu kırarken Yorulmaz yüzbaşının ağladığını gördüm."
Tanık, daha sonra o gece gördüğü tanımadığı subayların gazinoda toplandıklarını ve yurt dışına kaçmaktan bahsettiklerini anlatarak, "Hatta oradaki bir generale 'Sizin makam uçağınız ile yurt dışına kaçalım' diyorlardı. Tanımadığım generalse onlara 'Öyle şey olmaz' gibi sözlerle itiraz ediyordu." ifadesine yer verdi.
M.R.U, filonun önüne gittiklerinde, yerde bir sürü laptop ve bilgisayar kırıklarıyla silahlar gördüklerini, sonrasında bazı uçakların pisti bombaladığını, darbe girişimi olduğunu ise buradan sığınağa kaçtıklarında öğrendiklerini ifade etti.
Örgütün asker sorumluları Akıncı'dan çıkmıştı
FETÖ/PDY'nin sivil imamı olduğu belirlenen Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç'un Akıncı Üssü'nde olduğu belirlenmişti. Hatta Batmaz, Biniş ve Oruç'un 143. Filo koridorlarında görüntüleri güvenlik kameralarından elde edilmişti.
Kaynak: AA