Başarılı operasyonlarla yurt içinde adeta nefes alamaz duruma gelen, özellikle Zeytin Dalı Harekatı'nda güvenlik kuvvetlerinin gücünü gören terör örgütü, Türkiye'nin kararlı duruşu sonrası bugüne kadar üst düzey toplantılarını yaptığı, saldırı kararlarını aldığı, gazetecilere röportajlar verdiği, yabancı istihbarat elemanlarını misafir ettiği, Avrupa faaliyetlerinin koordine edildiği, sözde mahkemelerin kurulduğu Kandil'in kendileri için artık "güvenli" olmadığını anladı.
"Erişilemez" denilen bölge yerle bir
Coğrafi şartlar nedeniyle "erişilemez" görülen, teröristlerin moral ve motivasyon kaynağı Kandil'e yönelik ilki 14 Haziran'da başlayan ve nokta operasyonlar şeklinde sürdürülen hava harekatlarında sözde lider kadrodan bazı isimlerin ve çok sayıda teröristin etkisiz hale getirilmesi ile "Türk ordusu geliyor korkusu", örgütün hesaplarını da psikolojik dengesini de altüst etti.
Bölgeden gelen istihbarat verilerine göre, hava harekatları sonrası soğukkanlı görüntü sergilemeye çalışan terör örgütü, paniğe kapılarak bir taraftan bölgedeki baz istasyonlarını tahrip ederken diğer taraftan da civar köylerde yaşayan iş birlikçilerinin cep telefonlarını toplattı.
Terör örgütü, bu süreçte Irak ve Türkiye ile bazı ülkelerdeki iş birlikçilerini harekete geçirerek, Türkiye karşıtı açıklamalar yapmaya zorladı.
Örgüt, "Siviller katlediliyor" yalanına sarıldı
Bölgenin, savaş uçaklarınca sürekli bombalanması ve kamplardaki hedeflerin büyük oranda tahrip edilmesinin ardından güvenli bölge arayışındaki teröristler, küçük gruplar halinde harekete geçti.
Söz konusu grupların, çatışmalarda ya da hava harekatlarında ölmeleri halinde "Türk ordusu sivilleri katlediyor" yalanını desteklemek amacıyla sürekli giydikleri ve "leşker" adını verdikleri kıyafetleri çıkartarak, yöre halkı gibi giyindikleri de bölgeden gelen istihbarat bilgileri arasında.
Öte yandan, hendek ve çukur operasyonlarında oynadığı "canlı kalkan" oyununu yeniden sahnelemeye hazırlanan terör örgütü, Irak'ın kuzeyindeki Kürt kentlerinde yaşayan sempatizanlarını Kandil'e yönlendiriyor.
Diğer taraftan, örgütün, operasyonlarda ölen teröristlere ilişkin bilgileri de kendi kamuoyundan sakladığı, teröristleri rastgele gömdükleri, irtibat kuran ailelerine de "yaşadıkları ya da arazide oldukları"nı söyledikleri belirlendi.
Örgütün Kandil'e yerleşme süreci
İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgal sürecinde Bekaa Vadisi'ndeki imkanlarını yitirmesinin ardından Suriye'yi tercih eden terör örgütü, sonrasında gerek o dönemde Şam yönetiminin tutumu gerekse Suriye'nin düz yapısı nedeniyle Irak'ın kuzeyine yöneldi.
İran-Irak Savaşı sürecinde Irak'ın kuzeyinde Türkiye'ye saldırılar düzenleyebileceği koridor ile üs bölgeleri elde etmeye başlayan terör örgütü, ana kampını İran, Türkiye ve Irak sınırlarında bulunan ve "üçgen" olarak adlandırılan alanın yakınındaki Lolan mıntıkasında kurdu.
Irak'taki bölgesel yönetimler ile Bağdat arasındaki iktidar ve otorite boşluğunu fırsat bilen terör örgütü, Kandil bölgesine yönelik ilk ciddi adımını 1992'de attı.
PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın 1998'de Suriye'yi terk etmesi ve ardından yakalanması, Kandil bölgesinin, terör örgütünün ana karargahı niteliğini kazanmasına zemin hazırladı.
Bölgedeki 13 kampta ortalama 100'er teröristin barındığı ve Türkiye'den 100 kilometre uzaklıkta, 40 kilometre genişliğinde ve 3 bin 583 metre yüksekliğindeki Kandil bölgesinin büyük kısmı Irak, diğer kısmı ise İran topraklarında bulunuyor.
Kaynak: AA