Adnan Oktar ve elebaşı olduğu suç örgütüne ait yargılama süreci Silivri'de devam ederken TRT Haber örgütün “Polis Baskını Protokolü"ne ulaştı.
Protokolde, olası bir polis baskınında örgüt üyelerine ne yapmaları gerektiği anlatılıyor.
İlk aşama: Polisi oyalamak
Kaçış ve delilleri yok etme planının ilk aşaması, örgüt evine gelen polis memurlarını oyalanması.
Örgüt üyesi erkeklere, baskın sırasında, polisleri kapıda bekletmeleri, çay ve kek ikram etmeleri ya da "hemen haber vereceğim” diyerek zaman kazanmaları emrediliyor.
Dikkat çeken noktalardan biri, zaman kazanmak amacıyla polislere sorulması istenen sorular.
Örgüt üyelerinin, görevli polislere ; “Ülkücü müsünüz?”, “Özel harekat destan yazdı”, "FETÖ operasyonlarına katıldınız mı?" gibi algı yaratıcı sorular sorması isteniyor.
Peki bu oyalama sürecinin amacı ne? Tabi ki Adnan Oktar'ın kaçışı için fırsat yaratmak ve delilleri yok etmek.
"Tüm kayıtları yok edin" talimatı
Adnan Oktar’ın örgüt üyelerine en önemli talimatı delillerin yok edilmesi. "Polis Baskını Protokolü" adı verilen talimatlarda örgüt üyelerinin delilleri nasıl yok edeceği de madde madde açıklanıyor:
- Sabit hard diskleri tuzlu su ile ıslatıp kırın veya mikro dalgada eritin.
- Bilgisayarları parçalayın.
- Üst üste her gün kayıt yapılarak hard disk kapaması yapılan bilgisayarları yok edin.
- Kağıt şeklinde olan belge bilgi ve dokümanları yakın ve yakılan yerden kül ve
atıkları elektrik süpürgesiyle çekin.
- Sabit kamera kayıtlarını silin.
Polisi oyalayıp delilleri yok ettikten sonra diğer aşamaya geçiliyor.
Olay çıkarıp polisin dikkatini dağıtmak
Adnan Oktar suç örgütü üyelerinin bir kısmı delilleri yok ederken başka bir grubun da avukat talep etme ve kimlik sorgulama gibi bahanelerle olay çıkarması isteniyor. Amaç operasyonel anlamda konsantrasyonun bozulmasını sağlamak.
Örgüt üyelerine verilen bu talimatlara göre her bireyin veya grubun olası bir operasyon sırasında görevi var. Bir grubun da görevi silahların toplanması ve diğer örgüt evlerindekilere haber göndermesi. Ancak haber örgüt içindeki şifreleme sistemiyle gönderiliyor.
Kaçış şifresi: "Hava alın, hava çok güzel"
Diğer örgüt evlerindeki kişi ve gruplara “Hava alın, hava çok güzel” şifresiyle operasyon bilgisi aktarılıyor. Bu bilgilendirme genelde hazır bekletilen tek taraflı whatsapp grupları üzerinden yapılıyor. Diğer evlerde veya o an operasyonun yapıldığı mekanda bulunmayan örgüt üyelerinin “tedbir paralarını" yanlarına alıp, telefonlarını kapatmaları isteniyor.
Herkesin tek bir kişiye söylediği saklanma yerlerine ya da barınma adreslerine gitmesi de, olası bir operasyon sırasında yapılacaklar arasında.
"Taksim gibi yerlerden uzak durun"
Dikkat çeken bir diğer nokta da olası bir operasyon sonrası dışarıda kalan örgüt üyelerinin yakalanmaması için verilen talimat:
“Hiç kimse alışveriş merkezi veya android yüz tarama sistemlerinin olduğu meydanlara gitmeyecek. Özellikle Taksim gibi yerlerden uzak duracak ve internete erişimi olan cihazları kullanmayacak.”
Oktar'ın kaçış planı
Örgütün "Polis Baskını Protokolü"ne göre Adnan Oktar’ın kaçış güzergahı da net şekilde belirlenmiş. Buna göre Adnan Oktar, Dragos adı verilen örgüt evinden yan araziye geçecek, merdivenlerden aşağıya inerek sahil yolunda her zaman hazır bekleyen aracına binecek. Bu aracın özelliği ise, yakıt deposunun her zaman dolu olması ve içinde daima yüklü miktarda para bulunması. Aracın anahtarı ise sadece Adnan Oktar’da ve operasyonda Oktar’la birlikte yakalanan örgütün ikinci ismi Didem Ürer’de bulunuyordu.
Adnan Oktar ve suç örgütünün 2 numarası Didem Ürer, 11 Temmuz 2018'deki polis operasyonu sırasında, bu protokolü uygulayarak kaçmayı denemiş ancak Sarıyer'de yakalanmıştı.