İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince Bakırköy Adalet Sarayı Konferans Salonunda görülen duruşmaya 33 sanık ile avukatları katılırken, bazı sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, sanıkların savunmaları alındı. Asker öğrenci olan sanıklar, emir komuta zinciri kapsamında hareket ettiklerini, darbe girişimi olduğuna dair bir bilgilerinin olmadığını öne sürerek, haklarındaki suçlamaları reddetti.
Sanıkların savunmalarının tamamlanmasından sonra bir kısım sanıkların avukatları söz aldı. Sanık avukatları, müvekkillerinin suçsuz olduklarını öne sürerek, beraatlerini istedi.
Duruşma yarına ertelendi.
Davanın geçmişi
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 19 Ocak 2018'de sanıklar hakkında verdiği karar, istinaf mahkemesince hukuka uygun bulunarak, temyiz üzerine dosya Yargıtay 16. Ceza Dairesine gitmişti.
Daire, eski albay Hamdi Acar, eski binbaşı Ali Akkaş ve eski yüzbaşı Fatih Aksoy'un da aralarında bulunduğu 20 sanığa "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezaları ile 35 sanık hakkındaki beraat hükmünü onamıştı.
Daire, eski binbaşı Akkaş'a, "nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan verilen hapis cezasını da uygun bulmuştu.
Olay tarihinde askeri öğrenci olan 37 sanığa "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan verilen mahkumiyet hükümlerini bozan Daire, bu sanıkların eyleminin "Anayasa'yı ihlal suçuna yardımı" oluşturacağına hükmetmişti.
Daire, müebbet hapis cezası alan eski astsubay Mehmet Rauf Çağmar'a verilen cezayı da bozmuştu.
Çağmar'ın erlere yönelik, "Sakın kimseye ateş etmeyin, çok büyük dalavere dönüyor, haberimiz yok. Bir oyun içerisindeyiz. Kimseye bir şey yapmayın, vatandaşa ateş etmeyin." şeklinde beyanlarda bulunduğu ifade edilen bozma gerekçesinde, darbeye teşebbüs fillinin icrai hareketleri devam ederken emrindeki askerlere verdiği talimatlar dikkate alınarak, Çağmar hakkında, Türk Ceza Kanununun 36 ve 41. maddesindeki "gönüllü vazgeçme" hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması gerektiği kaydedilmişti.