Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre, Türkiye ve yakın çevresinde 2018 yılındaki deprem sayısı, bir önceki yıla göre yarı yarıya düşse de, 15 bini aşkın sarsıntı kaydedildi.
Deprem sayısının düşmesinin en önemli nedenlerinden biri, artçı deprem üreten büyük depremlerin meydana gelmemesi oldu. 2018 yılında tehlike oluşturabilecek 5’ten büyük deprem sayısı 3’le sınırlı kaldı. İnsanların güçlüce hissettiği 4’ten büyük deprem sayısı ise 123 oldu.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü uzmanlarına göre, Marmara Bölgesi’ndeki fayların 7 ve 6’nın üzerinde depremler üretmesi bekleniyor ancak bu depremlerin tarihlerini söylemek mümkün değil.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Bölgesel Deprem -Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Türkiye ve dünyadaki depremlerle ilgili sorularımızı yanıtladı:
Türkiye’de geçen yıl kaç deprem kaydedildi?
2018’de ülkemiz ve yakın çevresinde 15 bin 352 deprem oldu. Bu depremlerden yalnızca üç tanesi beşin üzerinde. Bunlar Gürcistan-Rusya sınırında, Antalya Körfezi’nde ve Kahramanmaraş’ta meydana geldi. Bu yıl içerisinde 123 tane 4’ün üzerinde deprem meydana geldi ki bu depremler insanlar tarafından güçlüce hissedilir.
Yine bu yıl içerisinde patlatma diye tabir edilen, doğal olmayan, maden ocaklarında, taş ocağı patlatmalarında, mühendislik yapılarıyla ilgili çalışmalarla ilgili patlatma sayısı 4339. 2018’i önceki yılla mukayese ettiğimizde yüzde yüz oranında daha düşük bir depremsellik var. Önceki yıl 34 bin deprem olmuşken geçen yıl 15 bin deprem gerçekleşti.
2017’de ise beş büyük deprem var. Bunlar Midilli Karaburun açıklarında, biri Bodrum Gökova Körfezi’nde, Irak-İran sınırında bir 7.3’lük deprem var, yine iki tane İran depremi var. Bu depremler 2017’de deprem sayısını çok artırdı. 2018’de orta büyüklükte depremler oldu ama büyük dediğimiz altının üzerinde deprem olmadığı için oldukça sakin geçti diyebiliriz.
Depremler açısından 2018 diğer yıllara göre nasıl bir yıldı?
Gerek dünyada gerek ülkemizde altının üzerinde önemli bir deprem olursa bunun artçıları uzun zaman sürüyor. Bu artçılar normal olağan depremselliği artırıyor. 2017’de bize yakın olan büyük depremler artçı deprem sayısını anormal şekilde artırdığı için o yılın depremselliği anormal şekilde yükseliyor. Bu dünyada da bu şekilde. Eğer bir yerde çok büyük bir deprem olduysa binlerce artçı oluyor ve deprem sayısı anormal şekilde artıyor. Bunu böyle değerlendirdiğimizde 2011’de bizim deprem aktivitemiz vardı. Van Depremi sonrası oluşan artçı depremler depremsellik sayısını büyük şekilde arttırdı.
2018 yılını dikkate alırsak her ay yaklaşık olur 1000 adet deprem kaydettik. Bazı aylar orta büyüklükte, 5’lik depremler varsa bu sayı biraz daha artabiliyor. Bin 300, bin 500 gibi rakamlara çıkabiliyor ama ortalama 900-100 arasında deprem kaydettik.
İnsan eli ile gerçekleşen sarsıntılar neler?
Doğal olmayan patlatma kaynaklı olayları da kaydediyoruz. Özellikle yeni havaalanı ile ilgili altyapı çalışmalarında, tünel baraj, viyadük gibi mühendislik yapılarında malzeme temini için patlatmalar yapılıyor. Onları da deprem gibi kaydediyoruz. Bu yıl kaydettiğimiz doğal olmayan patlatma sayısı 4339. Bu da önemli bir rakam. Ülkedeki mühendislik çalışmalarıyla ilgili rakamların net bir şekilde görülmesine neden oluyor. Ülkemizde barajlar yapılmadan önceki depremsellikle barajların su tuttuktan sonraki depremselliği tamamen farklı. Özellikle büyük barajlarda su basıncının tabandaki etkisi ve kılcalları şişirip suyla doldurması küçük depremlere ve zaman zaman orta büyüklükteki depremlere neden oluyor. Barajlar bizde genellikle 4.5, 4.6 büyüklüğünde depremlere neden olabiliyor ama bu dünyada 5 buçuk, altılara kadar çıkabiliyor. Bunun dışında patlatmalar kontrollü yapıldığı için büyüklüğü 2.9’u geçmiyor.
Son 10 yılda Türkiye’deki en hareketli bölgeler hangileri?
Ülkemizdeki ana tektonik kuşaklar boyunca yani bizim batı Anadolu sınırlarımız, Kuzey Anadolu’da Saroz Körfezi’nden başlayıp İzmir, Gökova, Antalya Körfezi ve Kıbrıs’a kadar olan yay üzerinde, Kuzey Anadolu Fayı ve yine Karlıova’dan Adana, Hatay, Mersin’e inen hat boyunca ve Van Gölü civarında 2018’de deprem aktivitesi yoğun olarak meydana geldi.
Kuzeyde İstanbul Adalar açıklarından doğu batı doğrultulu Silivri açıkları ve Tekirdağ Saros’a bağlanmakta. Diğeri ise İznik gölünün altından Gemlik körfezine girip güneye doğru uzanmakta. Bu iki kolda çalışıyor ve biz Marmara’da ortalama her yıl yaklaşık iki veya üç tane 4’ünn üzerinde deprem alıyoruz. 700-800 civarı da bölgede mikro deprem oluyor. Bu yıl da Marmara çok iyi çalıştı diyebilirim. Yani 3’ün üzerinde oldukça fazla, ana kuşak üzerinde özellikle kuzey kol üzerinde önemli depremler oldu. Bu bize Marmara deniz tabanından geçen fayın aktif olduğunu ve hazırlık safhasında olduğunun bir işareti.
Deprem sayısı her sene artıyor diyebilir miyiz?
Deprem sayısı biraz göreceli bir olay. Eğer siz istasyon sayısını artırırsanız deprem sayısını da artırmış oluyorsunuz. Örneğin; Marmara’da şu an elimiz çok güçlü, çok sık bir sismik ağımız var ve yakaladığımız deprem eşiği 0.5’ler gibi. Dolayısıyla sismik ağın gelişimiyle birlikte doğru orantılı bizim de aldığımız deprem sayısı arttı. Ama bunu bütün ülke çapında düşündüğümüzde hassasiyetimiz 1.8 ve üzerindeki depremler.
Asıl beklenen deprem geliyorum mu diyor?
Doğal olaylarında kendi içerisinde bir kuralı var. Depremleri o şekilde yorumlarsak, bildiğiniz gibi Kuzey Anadolu fayı 1939 depreminden sonra son yüz yılda kırılarak batıya doğru geldi. En son olan deprem 1967 Adapazarı Mudurnu Suyu Vadisi depremiydi. O deprem sonrasında bütün yer bilimciler, bilim insanları Marmara’nın batısında artık depremin kaçınılmaz olduğunu söylediler ki; 1999 depremleri oldu. Şimdi biz biliyoruz ki 1999 depremleriyle kırılan alan, 1912 ile kırılan alan var ve ortada bizim sismik boşluk diye tanımladığımız denizin içerisinden geçen kırılmayan bir alan var. Bunun kırılacağını biz biliyoruz. Yaklaşık büyüklük veriyoruz belli bir hata payı içerisinde, nerede olacağını öngörebiliyoruz. Fakat ne zaman olacağını söyleme şansımız yok. Çünkü beş milyon yaşında bir olayla uğraşıyoruz ama elimizdeki veri seti 70-80 yıllık en fazla 100 yıllık. Dolayısıyla biz yalnızca sağlam güvenilir deprem kataloglarını kullanarak büyük depremlerin örneğin Marmara’da oluş periyodlarını, tekrarlanma periyodlarını hesap ediyoruz. Bu istatistik metotlarla yapılan bir şey, belli hata paylarını içeriyor. Dolayısıyla bizim hiçbir zaman “Şu tarihte deprem olabilir” şeklinde bir öngörümüz olamaz. Zaten bunun hiçbir bilimsel tutarlılığı olamaz. Vatandaşlarımızın da şunu bilmesi lazım, bu tür tarih veren kişi veya kurumlara hiçbir şekilde itibar etmemeleri lazım. Bizim bilmemiz gereken, eğer biz bu coğrafyada yaşayacaksak buranın deprem tehlikesinin fotoğrafı çekilmiştir. Yani deprem tehlikesi değişmez, ama depreme karşı alacağımız tedbirlerle deprem riskini ya bertaraf ederiz ya da transfer ederiz. Bunu nasıl yapabiliriz, sağlam zeminlerde zeminin özelliklerini iyi bilerek ona göre bina tasarımı yaparak. Örneğin; TOKİ tünel kalıp yapıyor, radye temel yapıyor, fore kazık çakıyor. Bir ev satın alacaksak muhakkak depreme dayanıklılığına dikkat ederek almamız gerekir ve depreme hazırlıklı bir toplum halinde yaşamamız gerekir bu coğrafyada.
Öngörülen bölge ve şiddet nedir?
İki önemli yer var. Dediğim gibi bir tanesi Tekirdağ açıklarında Marmara’dan geçen kuzey kol. Diğeri ise İznik’ten gelen Gemlik körfezine giren güney kol. Bunların hangisinin önce çalışacağını bilmiyoruz. Ama ikisi de aktif ve ikisi de çalışacaktır. İkisi de önemli büyüklükte. Örneğin yukarıdaki daha büyük bir deprem üretecektir, ortalama 7.1 moment büyüklüğü gibi. Bunun hata payı var 0.1. Aşağısı da yine 6.7 gibi hata payını da düşündüğümüzde yine 6.0’ın üzerinde iki deprem Marmara’da olasıdır. Bu bilimin bize verdiği bir sonuç. Bizim yapmamız gereken depreme dayanıklı bir toplum haline gelebilmek. Depremden etkilenmeyecek dirençli bir toplum haline gelebilmek ve hazırlıklı olmak.
2018 yılı dünya genelinde deprem açısından nasıl geçti?
2018 yılında 6.5 ile 6.9 arasında 27 deprem oldu Dünya üzerinde. 7.0 ile 7.9 arasında 17 deprem, 8.0 ile 8.9 büyüklüğü arasında 1 deprem oldu. Yani deprem aktivitesi olarak önemli bir yıldı dünya üzerinde. Fakat 9.0’ın üzerinde deprem olmadı. 2018 yılı itibarıyla özellikle 8.0’ın üzerinde bir deprem var Pasifik’te. 2018 yılındaki büyük depremlerin ortalaması 7.1. Ağustos ayında çok fazla deprem var. Burada da önemli olan ağustos-eylül aylarında Endonezya’da olan depremler var biliyorsunuz.
5 Ağustos ve 19 Ağustos tarihlerinde Lombok bölgesinde, yine 28 Eylül’de Endonezya’da Palu depremi var. Bu depremde tsunami var, deprem var, heyelan var.
Ve ağır hasara neden oluyor. Dünya üzerinde baktığımızda da büyük depremler genelde büyük levha sınırları, yani bizim ateş hattı dediğimiz aktif volkan sınırları üzerinde oldu. Bunlar nereler? Amerika kıtası batı kıyıları, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Filipinler, Pasifik Kuşağı diyebiliriz.
Önümüzdeki dönemde dünyada kritik bölgeler nereler?
Depremin bir kuralı vardır. Bir deprem bir yerde olduysa gelecekte de yine aynı yerde olur. Özellikle büyük levha sınırları olarak tabir ettiğimiz aktif volkanların olduğu sıcak magmanın hareket ettiği levha sınırları boyunca bundan sonra da büyük depremler olacak. Bir Japonya, Endonezya, Avustralya, Fiji Adaları için deprem olmayacak diye bir şey söyleyemeyiz. Buralarda yine deprem olacak. Her 15, 18 yılda birçok büyük depremler oluyor. 9’un üzerinde olan deprem tüm dünyadaki depremleri etkiliyor ve daha fazla depremin olmasına neden oluyor. 2018 yılında Fiji Adaları, Papua Yeni Gine, Alaska, Endonezya, Kanada, Japonya ve Amerika kıyılarında büyük tektonik plakaların sıkıştığı büyük levha sınırları içerisinde büyük depremler olmuştur.
Haber: Serhan Sevin
Görüntü: Serhan Sevin, İlyas Umut Özacar
Kurgu: Ünsel Ayhan Aybek