Kültürel servetin en önemli unsurlarından sit alanları ve anıtların korunmasına önem verilirken, son yıllarda pek çok kültür varlığı gün yüzüne çıkarıldı.
18 Nisan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü dolayısıyla, AA muhabirinin Kültür ve Turizm Bakanlığından aldığı bilgilere göre, Türkiye'de 2020 sonu itibarıyla tescili tamamlanmış 116 bin 217 taşınmaz kültür varlığı ve 21 bin 23 sit alanı tarihe ışık tutuyor.
Tespit ve tescil çalışmaları devam eden sit alanları ve anıtların sayısı her geçen gün artıyor.
Kültür varlıklarının koruma çalışmaları, ulusal mevzuatın ve uluslararası kültürel mirasın korunmasına yönelik UNESCO, International Council on Monuments and Sites (ICOMOS), Kültür Varlıklarını Koruma ve Restorasyon Çalışmaları Uluslararası Merkezi (ICCROM) tüzükleri, ilkeleri ve yönergeler çerçevesinde yürütülüyor.
Kars Ani Harabeleri, Patara Antik Kenti, Diyarbakır Surları, Efes Antik Kenti, Sümela Manastırı ve Bodrum Kalesi'ndeki restorasyonlar ile çok sayıda antik kentteki kazılar da uluslararası standartlarda çalışmaları devam eden örnekler arasında bulunuyor.
Radikal müdahalelerden kaçınılıyor
Taşınmaz kültür varlıklarının korunmasında en önemli işlemi, yapılacak müdahalenin niteliği belirliyor. Her yapının kendine özgü sorunları olduğu için her yapıya yönelik ayrı yöntem ve teknikler ile müdahale biçimleri belirleniyor.
Bakanlık tarafından sürdürülen restorasyon çalışmalarında en temel koruma yaklaşımı, en az müdahale ile "kültür varlığının" sorunlarının çözümlenmesi ve varlığını sürdürmesi için koşullarının sağlanmasına yönelik oluyor.
Çalışmalar uluslararası standartlarda yapılıyor
Kültür varlıklarının onarımlarında "radikal" ya da "esaslı müdahalelerden" zorunlu olmadıkça kaçınılıyor, zorunlu olması durumunda ise müdahaleler geri döndürülebilir malzemelerle detaylandırılıyor.
Son dönemde kazıları devam eden antik kentlerde, sit alanlarındaki çalışmalar uluslararası standartlarda yapılarak, kültür varlıkların korunmasına önem gösteriliyor.