Türkiye artan nüfus, mevsim normallerinin altında seyreden yağış miktarı, su kullanımındaki hatalar gibi nedenlerle en kurak dönemini yaşıyor. Baraj ve göllerdeki su seviyeleri de hızla düşüyor.
Son 50 yılın en kurak dönemi
Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir yağış miktarı, baraj ve göllerdeki kuraklıkla ilgili açıklamalar yaptı.
Küresel iklim değişiminin en büyük sebebinin şehirleşme olduğunu söyleyen Özdemir, "Artık yeşil İstanbul yerine, beton İstanbul diyoruz. Sebebiyse inşaat ve beton alanlarının çok fazla oluşmasıdır. Türkiye şu an son 50 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Bunu sebepleri ise doğanın çok hızlı bir şekilde tahrip olması, insanların çok para kazanma hırsı, çarpık şehirleşmedir. Bu etkenler dolayı şehirlerdeki normal iklimi değiştiriyor. Çarpık bir iklim meydana geliyor" dedi.
"15 günlük susuzluk bulaşıcı hastalıkların artması demek"
İçerisinde bulunduğumuz durumu hafife almamamız gerektiğini vurgulayan Özdemir, şöyle konuştu:
"Beklenen en kötü senaryoyu düşünmek istemiyorum. İstanbul'un 15 gün susuz kalması demek, bulaşıcı hastalıkların artması demek. Şu an tüm dünyanın savaştığı koronavirüsü bile sollayacaktır. Bugünden itibaren hiç durmadan kitlesel olarak tedbirler almamız gerek. Bu söylediklerim sadece lafta kalırsa çok büyük yaralar alabiliriz. İstanbul barajlarındaki sular yetmiyor. Çevre illerden sular barajlarımıza getiriliyor. Bu barajlarında korunması lazım sapanca gölü dünyanın ikinci içme suyu havzası ama şu an uzun yıllardan beri tahrip edilmekte. Aslında sadece İstanbullu değil tüm Türkiye'yi korumamız lazım. Mesela tarımda bir kilo domates için 200 litre suya ihtiyaç var. Bu yüzden bireysel tarım değil kitlesel tarıma yönlenmemiz gerektiğini düşünüyorum."
Su kullanımı azaltılmalı
Yağacak kar ve yağışla barajların ağzına kadar suyla dolacağını düşünmenin yanlış olduğunu belirten Güven Özdemir, "Önümüzdeki ocak ayının 12’sinden itibaren güneyli rüzgarlar hızını kaybedip kuzeyli rüzgarlara dönecek ve yağışlar başlayacak. Rüzgarlar İç Anadolu ve yüksek kesimlerde kara dönüşecek ve bu kara dönüşümle bir nebze rahatlamış olacağız. Bu sebeple su kullanımını en asgari düzeye indirmeliyiz. Suyu akıllı kullanmamız gerekiyor. Bu durum bireysel değil. Belediyeler, toplum kuruluşları, üniversiteler bu konuda halkımızı aydınlatması lazım. Yoksa geçici çözümlerle bir yere varamayacağız" dedi.
"Akıllı tarım sistemlerini kullanmak lazım"
Suyun yüzde 75’ni tarımda kullandığımızı anlatan Dr. Öğr. Üyesi Güven Özdemir, şunları söyledi:
"Meteorolojik kuraklığın azalması hidrolojik kuraklığı tetikliyor. Bu sebepten dolayı göller ve akarsularda azalma meydana geliyor. Tarım alanında çok büyük bir su kullanımı var. Halbuki bireysel tarım değil, çoklu sistemlere ulaşan akıllı tarım sistemleri kurmamız lazım. Yağmur ve binalarda kullanılan suların tekrar kullanımının sağlanması gerekir. Böyle olması ekolojik dengeyi tekrar geri getirecek ve daha konforlu bir hayat sürmemizi sağlayacaktır."