Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) ile Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığınca "yapay" ve "doğal" kaynaklı depremlerin ayırt edilebilmesine yönelik proje geliştirildi.
Yaklaşık 2 yıl sürecek proje sonunda, maden, taş ocağı, altyapı ve üstyapı çalışmalarında gerçekleştirilen patlatmalardan kaynaklı "yapay" depremler ile "doğal" depremler ayırt edilebilecek.
KOÜ Jeofizik Mühendisliği Sismoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fadime Sertçelik, hazırladıkları "Deprem İstasyonu Bazlı Doğal ve Yapay Kaynaklı Sarsıntıların Ayrımının Yapılması ve AFAD Sistemine Uyarlanması" başlıklı projenin AFAD tarafından desteklendiğini belirtti.
Deprem konusunun, Türkiye'nin hemen hemen her gün gündeminde olduğunu belirten Sertçelik, ülkede küçük depremlerin yanı sıra büyük depremlerin de meydana geldiğini anımsattı.
Sertçelik, projenin küçük sarsıntıların incelenmesini kapsadığını vurgulayarak, Türkiye'de depremlerin yanı sıra "yapay kaynaklı" dedikleri sarsıntıların da yaşandığını, bu sarsıntıların maden, tünel ya da yol çalışması sırasında gerçekleştirilen patlatmalardan kaynaklandığını vurguladı.
"15 bin deprem incelenecek"
Söz konusu "yapay depremler"in de Türkiye genelinde AFAD ve Kandilli tarafından kurulan yüzlerce istasyon tarafından kaydedildiğine işaret eden Sertçelik, şunları söyledi:
"Bu kayıtlar analizleri sırasında sarsıntı ya da sarsıntının kaynağı deprem ya da yapaysa şu anda tamamen gözlemsel ve bilimsel bir dayanağı olmayan bir şekilde ayrılıyor. Bu projenin amacı, Türkiye genelinde sarsıntıların doğal kaynaklı mı yoksa yapay kaynaklı mı olduğunu belirlemek. Proje de AFAD'a ait 300'ün üzerinde istasyonla son 5 yıldaki depremler yaklaşık 15 bin adet bunlar. 2,5'ten küçük olan sarsıntılar analiz edilerek, her bir istasyon için o bölgede sarsıntının kaynağını belirlemeye yönelik denklem sistemleri oluşturulacak. Biz bu projenin sonunda elde ettiğimiz bu denklem sistemlerini AFAD'ın sistemine entegre edeceğiz. AFAD'ın işlettiği istasyonlarda yapılan çalışmalarda sarsıntının kaynağı tam net olarak kestirilmediği durumlarda hemen bu sistem devreye girecek ve patlatmaysa patlatma, depremse deprem diye ayrıma yapılmış olacak."
Bu bağlamda yedi ayrı yöntem kullanılarak bir sistem oluşturulacağını söyleyen Sertçelik, o sistemle bir bölgede yapılacak depremsellik çalışmalarında aslında doğal olmayan sarsıntıların da böylelikle ayıklanmış olacağını vurguladı.
Sertçelik, özellikle mikro deprem çalışmalarında, verilerin güvenebilecek şekle getirileceğini ve alınan verileri kullanırken, tamamen bu doğal kaynakla buranın depremselliğiyle alakalı diye yola çıkılabileceğini söyledi.
Bu projeyi pilot bölge olarak seçtikleri Bursa civarında uyguladıklarını anlatan Sertçelik, "Çünkü Bursa civarında hem termal hem de patlatma maden ocakları var, ayrıca küçük küçük bir sürü deprem oluyor. Yaptığımız bu pilot çalışmayla ilgili bilimsel bir dergide yayınlanan bir makalemiz var" dedi.
"Her bir istasyon için ayrı ayrı bir denklem sistemi oluşturacağız"
Sertçelik, pilot bölgede elde ettikleri verilerin ardından üç yüksek lisans tezi ve bir doktora tezinin hazırlandığını ifade etti.
Vatandaşların artık internetten yaşadıkları bölgelerdeki sarsıntıları yakından takip ettiğini belirten Sertçelik, vatandaşların 2,5'in altındaki bazı "yapay" sarsıntıların da deprem olarak kayıtlara geçtiğini bilmesi gerektiğini hatırlattı.
Sertçelik, projenin 10 kişilik bir ekiple yürütüleceğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Her bir istasyon için ayrı ayrı bir denklem sistemi oluşturacağız. Her bir istasyon için artık bir denklem olduğu için analizler sırasında o denklem sistemi kullanılarak, o sarsıntının yüzde 90'lar civarında bir başarıyla deprem ve patlatma olduğu belirlenmiş olacak. Bu projenin sonunda yani yaklaşık 2 yıl sonra Türkiye'de meydana gelmiş bir sarsıntının doğal kaynaklı mı yoksa yapay kaynaklı mı olduğu rahatlıkla belirlenebilecek."
Türkiye'de büyüklüğü 2,5'in üstünde yapay depremlerin bulunmadığını belirten Sertçelik, nükleer patlatma gibi çalışmalarda, büyüklüğü 4'ün üzerinde yapay depremlerin meydana gelebileceği bilgisini verdi.
Kaynak: AA