İstanbul Zincirlikuyu Camii'nde ikindi vakti kılınan cenaze namazına, şairin ailesi ve sevenlerinin yanı sıra yönetmen Semih Kaplanoğlu, gazeteci Ahmet Kekeç, yazar Selahattin Yusuf, Turkuvaz Kitap Genel Yayın Yönetmeni Gülenay Börekçi, çok sayıda sanatçı, gazeteci ve yazar katıldı.
Lacivert Dergi Genel Yayın Yönetmeni şair Mustafa Akar, İzzet Yasar'ın "İkinci Yeni" akımını devam ettiren kuşak içinde daha çok Ece Ayhan'a yakın şairler arasında yer aldığını söyledi.
Yasar'ın isminin Mustafa Irgat, Nilgün Marmara gibi şairlerle anıldığına dikkati çeken Akar, Yasar'ın hikayeden sinemaya kadar başka alanlarda önemli eserlere imza attığını dile getirdi.
Akar, İzzet Yasar'ın şiirlerinde dille oynamayı sevdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Buluşçu bir şair izlenimi vermiştir İzzet Yasar. Seksenli yıllarda adı sıkça anılan bir şair olmasına rağmen daha sonra sinemaya yönelmiş, sinema hakkında eleştirel yazılar ve senaryolar da yazmıştır. Daha sonra şiire döndüyse de eski etkisini yaratamadı, fazlasıyla nev-i şahsına münhasır bir şair olarak kaldı. Şiirin yanı sıra mesela 'Birikim' dergisinde yazdığı yazılar da önemliydi. İlgi dalları çok çeşitli olan Yasar, özellikle Gezi olaylarından sonra içinde bulunduğu çevreye karşı çıkan bir görüntü sergiledi. Ben bunun da yine Yasar'ın karakteriyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Çünkü Yasar memleketini seven ve her türlü sivil, askeri vesayetin karşısında olan birisiydi."
"Türkçe'nin, Türk şiirinin başı sağolsun"
İzzet Yasar'ın değil daha çok içinde bulunduğu çevrenin değiştiğine vurgu yapan Akar, Yasar'ın bu anlamda sosyal medyada yazdıklarıyla çok tepki çektiğini ifade etti.
Akar, Yasar'ın iyi bir şair ve yazar olduğunu aktararak, "Kimilerinin aykırı diyebileceği, kimilerinin de anlaşılmaz bulacağı bir imge dünyası vardı. Şiirleri de kendisi gibi sınırlarda gezindi. Uzun yıllardan beri mücadele ettiği kanser hastalığı sebebiyle hayatını kaybetti. Türkçe'nin, Türk şiirinin başı sağolsun. Mekanı cennet olsun." dedi.
Gazeteci Mehmet Hakan Kekeç de Yasar'ın münzevi bir kimliği olduğunu ve bunu yakın çevresi dışında pek kimsenin bilmediğini anlattı.
"Hakkının biraz yenildiğini düşünüyorum"
Yasar'ın kendine has bir dili ve Türkçesiyle büyük bir şair olduğunun altını çizen Kekeç, şöyle konuştu:
"Bu ekolün hayatta kalan son temsilcilerden biriydi. Bu yüzden aslında çok değerli biriydi. Hakkının biraz yenildiğini düşünüyorum açıkçası. Edebiyat çevreleri zaten tanıyordu ama popülerleşmesi Gezi sürecinde oldu. Çünkü orada ezber bozan bir tablo vardı. İçinden geldiği çevresi için söylüyorum. Gezi sürecindeki okumayı yanlış yaptıklarını bas bas bağırdı. Çok tepki çekti kendi mahallesinden ama yine de geri dönmedi, kendi düşüncelerinden, görüşlerinden."
Kekeç, İzzet Yasar'ın aynı zamanda çok zekice espriler yapan biri olduğuna dikkati çekerek, "Tanıdığı insanlarda bağımlılık yaratacak derecede bir sohbeti, muhabbeti vardı. Bundan sonra inşallah kitapları, eserleri daha çok satar, daha çok insanlara yayılır. İnsanların 'Ah keşke daha çok okusaymışız, daha çok bilseymişiz.' diyeceklerini düşünüyorum. Öyküleri de çok önemlidir. 1981 yılında 'Sabahattin Ali Öykü Ödülünü' almıştı." ifadelerini kullandı.
İzzet Yasar'ın cenazesi, kılınan namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
İzzet Yasar
İstanbul’da 1951’de doğan İzzet Yasar, Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne girdi ama öğrenimini tamamlamadı.
Çeşitli kurumlarda metin yazarlığı yapan Yasar, "Birikim" dergisi ve "Yeni Dergi"de yayımlanan yazı ve şiirleriyle tanındı.
Çeviriler de yapan Yasar'ın bazı eserleri şöyle:
"Kanama", "Yeni Kuş Bakışı", "Ölü Kitap", "Kuvve'den Fiil'e", "Dil Oyunları", "Asla Yazamayacaksın O Şiiri", "Başka Akıl Peşinde", "Dönüşü Olmayan Hikayeler", "Özel Sektör İmamı", "Camdan Mezbahalar", "Esther Kyra", "Balta/zar", "Bakış ve Ses", "Pascal Bonitzer", "Kör Alan ve Dekadrajlar", "Pascal Bonitzer"
Kaynak: AA