Yazarlar, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine tepki gösterdi.
Sanat eleştirmeni-yazar Ömer Lekesiz yaptığı açıklamada, 15 Temmuz'un milletin devletine sahip çıktığı bir gün olduğunu belirterek, "O gece, 250 yıllık sömürge mantığı parçalanmıştır. İstiklal duygusu yerleşik hale gelmiştir. Şerden hayrın doğması dedikleri şey biraz da bu olsa gerek." dedi.
Lekesiz, FETÖ'nün devletin tüm birimlerini örümcek ağı gibi sardığının uzun süredir gündemde olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"FETÖ'nün neler yapabileceği, öncelikli olarak bürokrasi tarafından ve kimi çevrelerce bilinmek istenilmiyor, Pensilvanya'daki liderinin ihanette, melanette mümkün olabilecek en alçak seviyeye inebileceğine inanılmıyordu. Bugün görüyoruz ki, bunlar yedi düvelin bile el uzatamadığı Meclis'e tecavüz ettiler, Cumhurbaşkanı'nın dinlendiği tatil evine saldırdılar, millete ateş açtılar, masumların kanlarını bile isteye ellerine bulaştırdılar, güvenlik güçlerinin karargahlarını uçakla bombalayarak toplu katliam yaptılar."
Yaşananlarla FETÖ'nün ihanet düzeyinin ve potansiyel tehlikesinin net olarak anlaşıldığı yorumunu yapan Lekesiz, "Buna karşılık, bu milletin vatanını korumak için neler yapabileceği de anlaşılmış olmalı. Bu millet evlerinden çıkıp kilometrelerce merkezi noktaları savunmaya yürürken ölümü göz almıştır. Bunu kimse unutmasın, Pensilvanya'daki hain asla ve asla unutmasın." diye konuştu.
"Şimdi sıra sanatçılarda"
Yazar Cemal Şakar ise halka mermi sıkan, onun kurumlarına bomba atan halk düşmanlarını 80-100 yıldan beri tanıdığını dile getirerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Halkın temsil ettiği değerlere yönelik bu nefret yine acımasızca kendini gösterdi. Ama bu kez halkın emanetine sahip çıkacağını hesaplayamadılar. Halk sesini yükseltti, iradesini ortaya koydu. Şimdi sıra sanatçılarda. Bakalım onlar bu yükselen sese kulak verecekler mi yoksa duymazdan mı gelecekler?"
Yazar Armağan ve Ayvazoğlu'ndan darbe girişimine tepki
Tarihçi-yazar Mustafa Armağan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merhum tarihçi Cevdet Paşa'nın "Eğer Sultan Abdülaziz darbecilere direnebilseydi oyunu bozabilirdi" sözünü hatırlatarak, "İşte 140 yıl sonra oyun bozuldu. Bunca darbe ve darbe girişimi bünyemizin üzerinden silindir gibi geçtikten sonra dövüle tokatlana demokrasinin ve meşru yönetimin nasıl savunulacağını öğrendik." dedi.
Mustafa Armağan, meydandaki insanların "ellerindeki nimetin kıymetini" anladıkları yorumunu yaparak, "Milli irade, demokrasi ve Recep Tayyip Erdoğan liderliğini elde tutmanın kıymetini ve onların bir daha kolay kolay elde edilemeyeceğini anladılar. Bu bilinç işte ülkenin geleceği adına büyük bir umuttur." ifadelerini kullandı.
"Korkunç bir kabustan uyandık"
Yazar Beşir Ayvazoğlu ise darbelerin, başarılı olsun veya olmasın, büyük acılara, travmalara yol açan hadiseler olduğuna dikkati çekerek,"27 Mayıs darbesinin acı sonuçlarını hala yaşıyoruz. Daha sonraki darbelere bizzat şahit olmuş, acılarını derinden yaşamış bir nesildenim. Postmodern darbe dedikleri 28 Şubat uygulamalarının açtığı yaralar da henüz kapanmış değil. Ama bütün bu yaşananların aynı zamanda büyük bir tecrübe olduğunu düşünüyor, birçokları gibi ben de darbeler devrinin artık kesinlikle kapandığına inanıyordum."diye konuştu.
Darbe girişiminin yaşandığı gece olayın vahametini anlayınca bu inancını kaybetmek üzere olduğunu paylaşan Ayvazoğlu, "Ancak halkımızın sokaklara dökülüp destansı bir cesaretle tankların üzerine çıkarak, devletin kurumlarına canlı kalkan olarak darbenin akamete uğramasında büyük bir rol oynadığını görünce kendi kendime 'Darbeler devri asıl şimdi bitti' dedim." şeklinde konuştu.
Ayvazoğlu, yaşananları takip ederken kelimenin tam manasıyla dehşete kapıldığını ifade ederek, Türkiye'nin milli ordusunun üniformasını giymiş, milletin ödediği vergilerle alınmış silahları emaneten taşıyan birtakım askerlerin, tankları sivillerin üzerine sürdüğünü, helikopterlerden halkı taradığını, uçaklarla milletin Meclis'ini bombaladığını, Cumhurbaşkanı'nın canına kastettiğini görünce büyük üzüntü yaşadığını kaydetti.
Doğrudan doğruya milli iradeyi, demokrasiyi hedef alan "gözü dönmüşlüğü ve alçaklığı" idrakinin almadığına vurgu yapan Ayvazoğlu,"Bir asker, silahını korumakla yükümlü olduğu halka nasıl doğrultabilir? Halk, kendi iradesine, dolayısıyla demokrasiye ve geleceğine sahip çıktı. Devletin asıl yöneticilerinin bu darbeyi akamete uğratmak için gösterdiği cesaret ve kararlılığın da her türlü takdirin üzerinde olduğunu söylemek isterim. Korkunç bir kabustan uyandık. Bütün milletimize geçmiş olsun diyor, şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum."ifadelerini kullandı.
"Halk iradesine sahip çıktı ve karanlık odakların emellerine izin vermedi"
Yazar Cihan Aktaş da yaptığı açıklamada, darbe girişiminin başladığı andan itibaren olağanüstü ibretli, sarsıcı saatler yaşandığını söyledi.
"Halk iradesine sahip çıktı ve karanlık odakların emellerine izin vermedi. Kayıpların hüznünü, direnişin kıvancını yaşıyorum." diyen Aktaş, şu değerlendirmede bulundu:
"Çok darbe gördük. Oligarşilerden çok çektik ama yaşadıklarımızdan ders aldığımız çıktı ortaya. Toplum olarak rüştümüzü ispatladık. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cesareti darbenin akamete uğramasında önemli bir rol oynadı. Başbakan Yıldırım ve önde gelen siyasi aktörler de bir hayli cesur ve yapıcı bir tutum sergilediler. Medya halkın moralinin yüksek tutulmasını etkileyen bir dil kullandı. Selalar, ezanlar, tekbirler, sloganlar duyduk.
"Türk halkının bu asil çıkışı bir şiirdir"
Şair-yazar Ali Ural ise siyasi görüşü ne olursa olsun yüz binlerce Türk vatandaşının, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında birleşip demokrasiyi gömmeye çalışan darbeyi tarihe gömdüğünü söyleyerek, şunları kaydetti:
"Bu, Türk vatandaşının büyük ve hür bir millet olduğunun göstergesidir. Bakalım dünya 'Türk Demokrasi Savaşçıları' olarak yüceltebilecek midir kendilerini canları pahasına tankların önüne atan bu kahramanları. 'Yılın Adamları' diyebilecek midir onlara? Bundan emin değilim. Emin olduğum Türk halkının bu asil çıkışının bir şiir olduğu ve bu insanların 'Yılın Kahramanları' olarak tarihte yerlerini aldıklarıdır."
"Her zaman halkın safında yer alacağız"
Anadolu Yazarlar Birliği'nden (AYB), yapılan açıklamada, 15 Temmuz akşamı Türkiye'nin bir anda tarihte geriye gittiği, ülkenin bu kuşağının hiç de görme ihtimali olmadığı düşünülen olaylara, görüntülere sahne olduğu belirtildi.
Ordunun bir bölümünün, kendi geleneğini sürdürmek için tankları yollara sürdüğünün aktarıldığı açıklamada, "Anlaşılan bu sefer sadece halka ve devlete değil, ordunun komuta kademesine rağmen tertiplenen bu kalkışma sabahı göremese de 161 canı yitirmemize yol açtı. AYB olarak, millet iradesine karşı yapılan bu alçak teşebbüsü nefretle lanetliyor ve bu vesileyle demokrasi dışı her girişimin karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz." ifadelerine yer verildi.
Medyanın ve siyasi partilerin darbe girişimi sırasında halkın yanında olarak başarılı bir sınav verdiklerine de değinilen açıklamada, "AYB Yönetim Kurulu ve bu milletin birer ferdi olarak ve bu milletin birer ferdi olarak, her durum ve şartta, kimin tarafından ve kime karşı yapıldığına bakmaksızın demokrasi dışı her teşebbüsün karşısında kararlılıkla duracağız. Özellikle halka, halkın değerlerine savaş açan yapı ve örgütlere karşı her zaman halkın safında yer alacağız." ifadeleri kullanıldı.
"Darbe girişimi kimi düşman devletlerin kışkırtmasıyla yapıldı"
Şair-yazar Şaban Abak, darbe girişiminin kimi "düşman devletlerin kışkırtmasıyla" yapıldığını savunarak, şöyle konuştu:
"Cinnet halindeki bir terör saldırısı şeklinde gerçekleşen bu ihaneti yapanların, o düşman güçlerin talimatıyla hareket ettiğini düşünüyorum. Çok yakın iki dostumu şehit verdik. Erol Olçak ve canım yavrusu Abdullah Şamil ile birlikte vuruldu. FETÖ'cü teröristler tarafından hedef gözetilerek vurulduklarını sanıyorum, bu ayrıca hususen incelenmelidir."
"15 Temmuz Demokrasi Şehidleri Bayramı ilan edilsin"
Tarihçi-yazar Erhan Afyoncu ise darbe girişiminin yaşandığı cuma gecesi tarihte çok az olan bir şey meydana geldiğini dile getirerek, şu değerlendirmeyi:
"Türk milleti ordunun içinde yapılanıp, silah zoruyla yönetimi ele geçirmek isteyenlere karşı malını ve canını ortaya koydu. Tarihimizdeki en önemli dönüm noktalarından biriydi. Millet olarak uçurumun kenarından döndük. 15 Temmuz darbe teşebbüsü milletimizin cesaret ve fedakarlığıyla engellendi. Birçok sivil ve güvenlik görevlisi kardeşimiz şehit düştü. Bu yüzden 15 Temmuz'un Demokrasi Şehitleri Bayramı ilan edilmesi gerekir."