Çok Bulutlu 8.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Türkiye
09.10.2019 11:03

Yurt içindeki terörist sayısı 500'lere düştü

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yurt içindeki terörist sayısının 500'lere kadar düştüğünü açıkladı.

Yurt içindeki terörist sayısı 500'lere düştü

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Karabük Üniversitesi'nin (KBÜ) 15 Temmuz Şehitleri Konferans Salonu'nda düzenlenen akademik yıl açılış törenine katıldı.

"Türkiye'nin 21. Yüzyıl Hedefleri Fırsatlar-Tehditler'" konulu ilk dersi veren Bakan Soylu, gençlere güzel bir dünya bırakmak için çalıştıklarını söyledi.

Türkiye'nin, dünyanın en çok insani yardım yapan, dünyanın en çok sığınmacı barındıran ülkesi olduğuna işaret eden Soylu, "Terörü desteklemedik, terör örgütlerine silah ve para vermedik, laboratuvarlarımızda sentetik uyuşturucular üretmiyoruz. Üretip de başka ülkelere göndermiyoruz. Bilakis dünyada hem terörle hem uyuşturucuyla en ciddi mücadeleyi veren ülkeyiz. Afrika'da, Somali'de, Myanmar'da bu ülkenin açtığı su kuyuları var, bu ülke insanının emekleriyle ve alın teriyle açılan sahra hastaneleri var. Sudan'da, Yemen'de yetim evlerimiz var. Yüzlerine gülümseme, sofralarına ekmek ve su olduğumuz, umut olduğumuz binlerce insan var." diye konuştu.

Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Balkanlar'a yeni bir gerdanlığın imzasını attığını aktararak, "Bu aynı zamanda bir barış yoludur çünkü biz sadece iyilik medeniyetinin çocukları değiliz, biz aynı zamanda barış medeniyetinin çocuklarıyız." dedi.

AK Parti hükümetinin hayata geçirdiği "mega projeler"den bahseden Soylu, bu projelerin ülkenin rekabet gücüne katkısına ve gençler açısından önemine değindi.

Soylu, Zeytin Dalı Harekatı'nı hatırlatarak, "Acaba mühimmatımız bize yeter mi diye bir endişemiz söz konusuydu çünkü mühimmatı aldığımız yer Amerika Birleşik Devletleri'ydi. Vermeyecekleri aşikardı. Onun için çok daha güzel bir planlama yapmalıydık. Bugün onlara ihtiyaç duymayan, akademisyenlerimizin, hocalarımızın öğrettiği, Türk mühendislerinin imal ettiği ve kimseye ihtiyaç duymadığımız mühimmatları Zeytin Dalı Harekatı'ndan bugüne kadar kendimiz üretebilme kabiliyetine sahip olan bir ülke haline geldik." ifadelerini kullandı.

"Türkiye büyük bir mücadele içerisinde"

Türkiye'nin büyük bir mücadele içerisinde olduğuna dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:

"Terör, göç ve uyuşturucu, birbiriyle simbiyotik bir ilişki içinde olan küresel güvenlik problemleridir. Dünyanın bazı bölgelerindeki siyasal istikrarsızlık, gelir adaletsizliği, gıdaya, sağlığa, suya ve enerjiye erişimindeki sıkıntılar da bu saydığım üç problemin de temel sebebidir. 400 yıldır dünyaya egemenlik kurduğunu iddia eden ve bugün bu egemenlik bandını kaybeden batı, bugün bu konularda çaresizdir. Sadece size şu rakamı vereyim; 2016 yılında toplam 175 bin kaçak göçmen yakaladık Türkiye içerisinde. 2017 yılında 176 bin kaçak göçmen yakaladık, 2018 yılında yaklaşık 268 bin kaçak göçmen yakaladık. 2019 yılında şu andaki rakam 350 bin. Bunun sorumlusu biz değiliz, bunun sorumlusu maalesef dünyayı yönsüzlüğe mahkum eden ve kendileri de yönsüzlük içinde bulunan batı ülkeleridir.

Soylu, uluslararası petrol ihracatçısı ülkelerin oluşturduğu OPEC'in üye listesi incelendiğinde bu ülkelerin çoğunda iç huzursuzluk, çatışma, istikrarsızlık, fakirlik olduğunun ve vatandaşlarının başka ülkelere kaçmaya çalıştığının görüleceğini söyledi.

"Ege'de kaçak göçmen botlarında Afrika'da adını sanını duymadığımız ülkelerin vatandaşlarını yakalıyoruz." diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim çocukluğumda ve gençliğimde Afrika'dan, Latin Amerika ülkelerinden, Orta Doğu'dan sürekli olarak darbe ve iç savaş haberleri gelirdi. Bugün de hala aynı haberler gelmeye devam ediyor. Yani istikrarsızlık, gelişmiş batılı ülkeler tarafından bir küresel yönetim modeli olarak uygulanıyor ve araçsallaştırılıyor. Bazı analistler bunu bir strateji olarak görebilir. Bana sorarsanız bu durum, batının yönsüzlüğü ve vizyonsuzluğudur, hatta aç gözlülüğüdür. Dünyayı sürekli çatışma halinde tutmak, bu çatışmaya silah satmak, terörü araçsallaştırıp küresel politikalarda kullanmak ve emperyalizmin radikalizm üzerinden dünyayı yönetmeye çalışması, belki başlarda strateji olarak görünmüştü ama bugün bu stratejinin iflas ettiği ortadadır. Bütün bunla birlikte yeni bir kavram daha var; gezgin terörizm. Bu da batının icadıdır. Bugün batının kapılarına dayanan göçmenler, kendi başkentlerinde patlayan bombalar, uyuşturucunun pençesinde eriyen kendi gençleri, strateji zannettikleri şeyin aslında bir yetersizlik olduğunu, yönsüzlük vizyonsuzluk olduğunu yüzlerine çarpmaktadır."

Bakan Soylu, Türkiye'nin tüm bu problemlerle ve küresel yönsüzlüğün olumsuz çıktılarıyla coğrafi konum itibarıyla temas etmek zorunda olduğunu, bununla mücadele ettiğini, kendi varlığını, kendi içindeki kardeşliği savunmak zorunda kaldığını vurguladı.

"PKK'yı terör örgütü ilan etmelerine rağmen bu desteği verdiler"

Türkiye'nin yaklaşık 40 yıldır terör örgütü PKK ile mücadele ettiğine işaret eden Bakan Soylu, teröre rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde doğu illerinde hayata geçirilen yatırımlardan bahsetti.

Türkiye'nin terörle mücadelede başarılı operasyonla imza attığını vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:

"Bunu artık çocuklar bile biliyor ki 'gelişmiş batı' diye tarif ettiğimiz ülkeler, bu örgüte 40 yıldır aklınıza gelebilecek her türlü desteği verdi. Para, silah, eğitim, uluslararası koruma verdiler ve son 5 yıl DEAŞ ile mücadele bahanesiyle bu desteği açıktan verdiler. Kendi uluslararası kuruluşlarının raporlarında PKK'yı onlarca defa terör örgütü ilan etmelerine rağmen, bu desteği verdiler. PKK terörünün Türkiye'ye parasal maliyetiyle ilgili yaklaşık 350 milyar dolar ile 1,2 trilyon dolar arasında çeşitli hesaplamalar ve analizler var. Keza başka bir uluslararası çalışmada, terörizmin gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme oranını yüzde 1,4 azalttığı yönünde bir sonuca ulaşılmıştır. Tabii bu işin bir de sosyal maliyeti var. PKK terörü, Türkiye'nin önemli bir gücü olan Anadolu'nun kardeşliğini bozmaya çalışmaktadır."

"Biz o bölgeyi yeni tanımış değiliz"

Soylu, özellikle PYD eliyle son 5-6 yıldır DEAŞ ile mücadele bahanesiyle sınırın altında yapılmaya çalışılanın, tam anlamıyla oradaki demografik yapının bozulması, coğrafyanın altüst edilmesi, doğal yapının yerine kendilerine ait militan bir demografi oluşturulması ve bin yıllık kardeşliğin arasına terörün sokulması olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bugün Türkiye'ye dönük olarak o bölgedeki barış operasyonuyla ilgili demografik yapıyı bozacağı iddiasında bulunanlar, esasında kendi sosyal hırsızlıklarını örtmeye çalışıyor. Bu kadar açık ve net. Batı bu konuda samimiyetsizdir. Hiçbir gün de samimi olmamıştır. Kimse kusura bakmasın, biz o bölgeyi yeni tanımış değiliz. O bölgede köy köy, mahalle mahalle, kimin yaşadığını, hangi aşiretlerin, hangi akrabaların yaşadığını biliyoruz. Orada YPG'nin bir süredir ne yapmaya çalıştığını da izliyoruz. Şunu söyleyeyim harita çok net; bir terör koridoru oluşturulmaya çalışılıyor. Bu da batının eliyle yapılmaya, batının eliyle oluşturulmaya çalışılıyor. Yapmak istedikleri; Türkiye'yi taca çıkarmaktı ve Türkiye'yi etkisiz hale getirebilmekti. Yapmak istedikleri bizi medeniyetimizden, coğrafyamızdan ayırmaktı. Afrin'de yapmak istedikleri oydu. Bunu bir İçişleri Bakanı olarak söylüyorum; DEAŞ'ın, YPG'nin, PYD'nin ve PKK'nın da patronu aynıdır, farklı değildir. Bütün verilerimiz, bilgilerimiz, bütün saha çalışmalarımız bizi bu sonuca çıkarmaktadır."

Türkiye'nin çok güçlü bir devlet olduğunun altını çizen Soylu, "Sayın Cumhurbaşkanımız, 2003 yılının başından itibaren savunma sanayiyle ilgili Türkiye'ye bugünlerde çok lazım olan bu önemli meseleye asılmamış olsaydı, bugün biz bu noktada olamazdık." dedi. 

"İHA ve SİHA'lar haftada bin 500 saat uçuş yapıyor"

İHA ve SİHA'ların sadece İçişleri Bakanlığının kontrolünde olan iç güvenlik bölgelerinde yaklaşık haftada bin 500 saat uçuş gerçekleştirdiklerini belirten Soylu, bundan 3 yıl önce 150 saate çıktıklarında kendilerini bahtiyar hissettiklerini söyledi. Şimdi bu rakamın 10 katına çıktıklarını ve daha da ilerleteceklerini ifade eden Soylu, Türkiye'nin bir mücadele aksı ortaya koyduğunu vurguladı.

Eskiden terör operasyonuna maruz kaldıklarında televizyon haberlerinin nasıl geçtiğine işaret eden Soylu, "Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 3 temel strateji üzerinde yürüyoruz; bir terörü kaynağında kurutmak. Zeytindalı Harekatı, Fırat Kalkanı Harekatı odur. Avaşin Basyan'da, Hakurk'ta, Sinat-Haftanin'de, Pençe Harekatları odur. Bestler Dereler'de, Ömeryan'da, Çemçir'de, Madur'da Kıran-1, Kıran-2, Kıran-3, Kıran-4 odur. Terörü kaynağında kurutmak. Sürekli operasyon mantığı. Kışa giriyoruz. 7 binin üzerinde operasyon gerçekleştireceğiz. Hepsi hazır. Nereye gideceğiz? Ne yapacağız? Nasıl yapacağız? Hangi dönem yapacağız? Bilimi, teknoloji en üst seviyede kullanan bir ülkemiz var. Evlatlarımız çok maharetli." diye konuştu.

"Terör örgütüne adım attırmıyoruz"

Soylu, sürekli taarruz ve kesintisiz operasyon yaptıklarını bildirerek, bunu sağlayabilecek bir kabiliyete de sahip olduklarını, terör örgütüne adım attırmadıklarını dile getirdi.

MLKP'nin eskiden kırsalda etkili olduğunu belirten Soylu, şöyle devam etti:

"PKK şemsiyesinin altındaydı, kırsalda kalmadı. DHKP-C kırsalda etkiliydi, kırsalda kalmadı. Erzurum bölgesi uzun zamandır ilk kez teröristsiz, aktaramıyor PKK teröristi artık. Büyük bir mücadele veriyoruz. 500'lü rakamlara geldi Türkiye içerisindeki terörist sayısı. Bu şu demektir, inanın açlıktan kırılıyorlar. Son ele geçirdiğimiz teröristler bir deri, bir kemik halinde. Telsiz konuşmalarından nasıl aç kaldıklarını, o mağaralarda nasıl ve ne durumda olduklarını çok iyi takip edebiliyoruz. Şu an Suriye sınırları dahilinde olan ancak bir şekilde YPG/PKK oradaki karışıklıktan istifa edip o bölgede farklı bir oluşuma gitmek istemektedir.

Afrin'de, Cerablus'ta, El-Bab'ta, Azez'de, Mare'de nasıl buna müsaade etmediysek bilmenizi isteriz ki Fırat'ın doğusunda da buna müsaade etmemiz mümkün değil. Kim bizim buna müsaade etmemiz istiyorsa, kim buna sessiz kalmamızı istiyorsa bilesiniz ki geleceğimizle hesabı vardır ve bugünümüzle hesabı vardır. Kim istiyorsa? Bugün güçlüyüz, Allah muhafaza ayağımız hafif bir sekmeye başlarsa tepemize her taraftan binecekleri aşikardır. Biz size böyle bir Türkiye bırakamayız bedeli ne olursa olsun. Bedeli ne olursa olsun her an tehdit edilen her an parmak sallanılan her an karşımızda 'sizi istediğimiz gibi idare edebiliriz' diyenlerin de yüksekten konuştukları ayaklarımızın titrediği bir Türkiye size bırakamayız. Ayakları üzerinde duran etrafındaki coğrafyaya barışı, huzuru ve dostluğu getirebilen ve ecdadımızın bize bıraktığı emanetlerle onları kucaklaştırabilen bir Türkiye tablosu bırakmalıyız."

"Tarihimize ve milletimize hiçbir zaman sırtımızı dönmedik, dönmeyeceğiz"

Büyük ve asil bir millet olduklarının altını çizen Soylu, kimseye sırtlarını dönmediklerini söyledi.

Süleyman Soylu, Osmanlı-Rus harbinden, oradaki haksızlıktan buraya gelenlere de sırtlarını dönmediklerini ifade ederek, içlerindeki Abhazlar, Çerkezler, Tatarlar, Pomaklar ve Gürcülerin bu coğrafyanın kardeşliğinin büyük eseri olduğunu dile getirdi.

Selanik'te Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra buraya geleceklere bu milletin sırtını dönmediğini anımsatan Soylu, 1950-1960 arası da sırtını kimseye dönmediğini bildirdi.

Soylu, Yugoslavya, Bulgaristan ve Yunanistan'dan gelenlere de bu devletin sırtını dönmediğini anlatarak, "Peşmergelere dahi sırtımızı dönmedik. İnsanlık adına Saddam onları kovalarken elimizi uzattık. Rahmetli Özal, 1989'da Belene kamplarından Türkiye'ye gönderilip Türkiye'nin ekonomisine, geleceğine, dengesini alabora etmeye çalışmaya gayret gösterenlere de prim tanımadı. 'Kapıları açarım herkes gelsin.' dedi. Zenginlik bizi hiçbir dönem şımartmamıştır. Osmanlı'da, Cumhuriyet'te zorluk çektiğimiz hiçbir yılda zenginlik bizi şımartmamıştır. Tarihimize ve milletimize hiçbir zaman sırtımızı dönmedik, dönmeyeceğiz." ifadesini kullandı.

"Bu coğrafyada güçlü olmalıyız"

Bu coğrafyanın zayıflığa tahammül edemediğini aktaran Soylu, zayıf düşüldüğü anda karşı karşıya kalınacak bedeli ödemenin mümkün olmadığına dikkati çekti.

Soylu, onun için bu coğrafyada güçlü olmaları gerektiğini belirterek, güçlü olmanın da tek yolunun yine din, inanç, milliyet, geleneklerinin bunu kendilerine emanet ettiğini belirtti.

Birlik içinde olmaları gerektiğini ifade eden İçişleri Bakanı Soylu, "Hiç kimsenin bir ülkedeki istikrarsızlığı fırsat bilerek, fiili durum oluşturarak, bir terör devleti kurmasına bizler müsaade edemeyiz ve sınırlarımızın içinde bizi sürekli rahatsız eden, evlatlarımızı şehit eden bu örgütlere de müsamaha etmemiz söz konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği perspektifte bu irini kaynağında kurutmaya kararlıyız. Bunu başaracağız. Bunu gerçekleştireceğiz." dedi.

Soylu, Avrupa'nın iki tezinden birisinin demografiyi değiştirmek olduğunu dile getirerek, demografiyi değiştirmeyeceklerini vurguladı.

Gittikleri hiçbir yerde demografiyi değiştirmediklerini anlatan Soylu, örneğin Afrin'deki insanların huzur içinde yaşadıklarını hatırlattı.

Soylu, Cerablus'ta, Azez'de, El-Bab'da, Mare'nin de Afrin gibi olduğunu aktararak, onların orada huzur içinde yaşamasını temin etmeye çalıştıklarını bildirdi.

"Bu coğrafya birbiriyle kardeştir"

Terörün 14-15 yaşındaki çocukların eline silah verdiğini belirten Soylu, BM'nin terör örgütünün bir mensubuyla imzaladığı antlaşmanın dünya ve BM için kara bir leke olduğunu söyledi.

Soylu, Fırat Kalkanı Harekatı'yla DEAŞ'ın tasfiye edilebileceğini herkese gösterdiklerini ifade ederek, kardeşliği terör örgütlerinin ortadan kaldırmaya çalıştığını kaydetti.

Bu coğrafyanın birbiriyle kardeş olduğunu dile getiren Soylu, orada hakkı olanın orada yaşamasını temin etmenin kendilerinin görevi olduğunu bildirdi.

Soylu, 2 bin 200 yıllık devlet gelenekleri bulunduğunu ve bu noktadaki refleksleri ve politikalarının doğru ve yerinde olduğunu anlatarak, egemen bir devletin ne yapması gerekiyorsa kendilerinin de bunu yaptığına işaret etti.

Türkiye'nin terör karşıtı politikalarında en başından beri samimi ve kararlı olduğunu belirten Soylu, "Türkiye'nin karşısında kimse şımaramaz. 40 yıldır Türkiye'nin sınırları içinde terör eylemleri yapacaksın, hem insan hem de birçok maliyet oluşturacaksın, insanları göçe zorlayıp ceremesini Türkiye'ye çektireceksin, sonra biz bunun hesabını sormayacağız öyle mi? Bunun hesabını sorarız. Türkiye 15 Temmuz'dan beri tüm güvenlik problemlerini bütüncül bir yaklaşımla çözmektedir, önümüzdeki süreçte de YPG/PKK meselesi, bu işin son darbesi olacaktır. Batı'nın üzerinden de sonra anlayacaklar büyük bir yükü almış olacağız." diye konuştu.

"Bu coğrafya, tehditler ve fırsatlar coğrafyasıdır"

Bu konunun bir iç siyaset malzemesi olarak kullanılmaması gerektiğine dikkati çeken Soylu, iktidar ve muhalefet arasında elbette eleştiri olabileceğini ancak siyasetin milli mesele konusunda kimin yanında durduğuna iyi bakması gerektiğini söyledi.

Dün Anamuhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu meseleyle ilgili yönelttiği 7 soruya okuduğunu belirten Soylu, "Üzüldüğümü ifade etmek isterim. Terörün hesabını, PKK'dan soruyor, Suriyeli muhaliflerden sormuş ve bizden sormuş. PKK/PYD'nin kim olduğunu bilmiyormuş gibi, ona silah verenin, eğitenin, para verenin kim olduğunu bilmiyormuş gibi, PKK'nın yerine Mehmetçikle yan yana, omuz omuza mücadele eden oradaki Özgür Suriye Ordusu'nu koymuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni de onun üzerinden terör destekçisi konumuna getirmiş. Bu ayıptır ve yazıktır. Bu ülkeye yapılabilecek bir ayıptır. Bu doğru değildir." dedi.

Soylu, Türkiye'yi terörle imtihan etmek isteyenlere bedel ödetme zamanı geldiğini dile getirerek bunu yapabilme kabiliyetine sahip olduklarını vurguladı.

Bakan Soylu, "Türkiye'nin orada ne işi var?" diyenlere seslenerek, "Siz bunu düşünedurun, biz iki dakikada şu PKK'yı bitirip hemen geleceğiz, sorunuza da cevap veririz. Bu coğrafya, tehditler ve fırsatlar coğrafyasıdır. Bugün, tehdit yoğun bir dönemdeyiz, bu doğrudur ancak bu tehdit yoğun dönemin son demlerindeyiz. Bunun arkası, fırsatlarımızın sefasını süreceğimiz dönemdir. Hiç endişe etmeyin, bugün yaşadığımız göç hadisesi dahil bugün katlandığımız pek çok maliyet, yarınlarımız için bize çok farklı fırsatlar ortaya koyacaktır. Bizim temel hedefimiz ve arzumuz, buradaki devletlerin istikrarıdır. İllegal tüm yapılar sahadan silindikten sonra, buradaki ekonomi, ticaret, tarım ve diğer faaliyetler normal seyrine döndükten sonra inanıyorum ki Türkiye'nin büyümesi ve kalkınması farklı olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"Dünyanın şu anda en önemli enerji geçiş güzergahıyız"

Dünyadaki ekonomik dengelerin değişmeye başladığını anlatan Soylu, Türkiye'nin bu fırsatı iyi yönetmesi için politikalar inşa ettiklerini söyledi.

Soylu, ciddi bir altyapı zenginliğine ulaştıklarını belirterek, zengin insan kaynaklarıyla rekabet edebileceklerini bildirdi.

Ekonomik ve diğer konularda yaptıkları çalışmalardan bahseden Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bundan 20 yıl önce Doğu Akdeniz'de turistik seyahat için bile izin vermez göndermezlerdi, bugün orada biz arama yapıyoruz. Allah'a şükürler olsun. Bu geldiğimiz noktanın en önemli ürünüdür. Dünyanın şu anda en önemli enerji geçiş güzergahıyız. Türkiye bunu elde etti. Daha güçlüsünü elde edecek. Hedefimiz, ilk bin üniversitesi arasına girmek ama hedefimiz Türkiye'de en 5 ülkenin dünyadaki ilk 100 üniversite arasına girmesini temin edebilmektir. O zaman Türkiye bambaşka bir noktaya gidecektir. O zaman masada daha farklı oturacağız. Daha güçlü ve yakışır bir şekilde oturmaya devam edeceğiz. Bunların hedeflerimizi içinde olduğunu, yapabildiğimiz kadar, yapamadığımız kadarını da sizlerin başarabileceğine inanıyoruz.

Öyle bir Türkiye'yi kucaklayıp yarına taşımak zorundayız. O güvenli bölgede yerleştireceğimiz insanlarla düzensiz göçmenlerin geri dönüşü, özellikle güvenli bölge oluşturulmasından sonra hızlanacaktır. Suriye içinde de bu bölge huzur potansiyeli oluşturacaktır. Ülkemizde kalanlar olabilir mi? Elbette ki olabilir ancak bizim öngörü ve analizlerimiz bu kalışların da makul seviyede olacağı ve hatta sosyal ve istihdam alanında ekonomi alanında da bize katkı sunacağıdır. Hali hazırda pek çok sektörde bu insanlar istihdam oluşturmakta, ticarethaneler açmakta ve vergi geliri sağlamakta. Güvenlik sorunları hallolunca bu mesele de makul zemine gelecektir. Kimse bugünkü Türkiye'yi 20 yıl önce hayal edemezdi. 20 yıl sonraki coğrafyamızı da kimse hayal edemeyecek. Buna inanmanızı istiyorum. 20 yıl sonra herkesin birbiriyle kucaklaştığı Avrupa'ya da Batı'ya medeniyetin nasıl olabileceğini ortaya koyacağız. Onun için size çok ihtiyacımız var."

Kaynak: AA

Sıradaki Haber
Konferanslarda izinsiz fotoğraf ve görüntüye kokartlı önlem
Yükleniyor lütfen bekleyiniz