Ayşe Batırel, 1997 yılında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2 yıl sonra da Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevine başladı.
O, çocukluğundan beri başka meslek düşünmedi. Hep doktor olmak istedi.
"Hiç unutmuyorum 3.sınıftaydım. Yoğun bakımda bize ders anlatıyordu bir hocamız ve bir hasta kalp krizi nedeniyle getirilmişti. Hasta eliyle işaret etti, beni yanına çağırdı iki elimi tuttu ve 'Kızım bana yardım et' dedi. İnanın, o zaman bu mesleğin çok büyük sorumluluk gerektirdiğini hissettim. O hastayla konuşan son kişiydim. Çok kısa süre sonra maalesef hayatını kaybetti. Hastaneden çıktım, otobüse bindim, eve giderken şimdi de olduğu gibi yol boyu ağlamıştım."
Kendisinden çok ailesi için endişelendi
Batırel, salgın sürecinde bir dönem 7/24 çağrı merkezi gibi hizmet verdiklerini söyledi.
"Bazen hasta çocuğunuzu yüksek ateşle evde bırakıp gelip nöbet tutuyorsunuz. Hastanede başka hastalara şifa vermeye çalışırken kendi öz yavrunuza faydanız olamayabiliyor. Aslında bu ömür boyu nöbette olmak gibi bir şey. Bunu pandemi döneminde de yaşadık. Özellikle pandeminin ilk 2-3 ayı bizim çok zorlu geçti. Açıkçası kendimden çok ailem adına endişe duydum."
"Yine dünyaya gelsem yine doktor olurdum"
İyileştirdikleri her hasta için çok sevindiklerini anlatan Batırel, "Bu 1 yıl içinde COVID-19 savaşına yenik düşen meslektaşlarımı saygıyla, minnetle anıyorum. Mekanları cennet olsun. Duygusallık biraz daha şefkat, merhamet getiriyor. Biraz daha adanmış oluyorsunuz. Bazen bir poliklinikte gördüğünüz hasta, onun hikayesi sonrasında hatırınıza geliyor. Daha fazla ne yapabilirim o hasta için diye düşünüyorsunuz. İnsanların yararına, insanlık yararına bir şeyler yapmak... İnsanların iyileştiklerine tanık olmak, bizim için en önemli mesleki motivasyon. Mutluluk kaynağımız. Yine dünyaya gelsem yine doktor olurdum" diyor.
Kamera: Hakan Demir