Kaya, Dalaman ilçesindeki Kille Koyu'nda kamp yaptığı sırada karavanlarıyla seyahat eden üç Fransız çift ve bir İspanyol'la tanıştı.
COVID-19 tedbirleri kapsamında mesire alanlarında piknik ve kamp yapmanın yasaklanması nedeniyle zor durumda kalan tatilcilere yardım etmek isteyen Kaya, ev sahibinden izin alarak yabancı misafirlerini Eldirek Mahallesi'ndeki evine davet etti.
Gecelerini Kaya'nın evinin bahçesine park ettikleri karavanlarında geçiren tatilciler, gündüz ise yoga yapıyor. Yemeklerini evde yiyen yabancılar, müzisyen ev sahiplerinin öncülüğünde müzik aletlerini çalarak eğlenceli zaman geçiriyor.
"Evde koronavirüslü yabancıları barındırıyor, saklıyor" diye ihbar edildi
Kaya, yasaklar konulunca tatilleri sekteye uğrayan yabancılarla empati yaparak onları evine davet ettiğini söyledi.
Gündüzleri hep birlikte evde vakit geçirdiklerini anlatan Kaya, yaklaşık 16 gündür, dışarıyla hiçbir temaslarının olmadığını ifade etti.
Misafirleri sayesinde evde hiç sıkılmadığını anlatan Kaya, "Evde koronavirüslü yabancıları barındırıyor, saklıyor" diye polise ihbar edildiğini anlattı.
Kaya, polislerin ve sağlık çalışanlarının yaptıkları kontrol sonrası bir soruna rastlanmadığını belirterek mümkün olduğunca az kişiyle temas için sadece kendisinin alışveriş için dışarıya çıktığını, izole bir yaşantılarının olduğunu vurguladı.
Kaya, misafirleriyle ilk günler iletişim konusunda çok zorlandıklarını belirterek "Bir şekilde onlarla anlaşıyorum. Sonuç olarak dünyaca bir kaosun içerisindeyiz. Dayanışmaya ihtiyacımız var. Yalnız ne yapabilirlerdi? Çok zor olacaktı. Empati kurdum ve istedikleri kadar kalabileceklerini söyledim" ifadelerini kullandı.
"Bize evimizdeymişiz gibi hissettiriyor"
İspanyol Jon Ansoleaga, İstanbul ve Kapadokya gezisinin ardından Fethiye'ye geldiğini, salgın nedeniyle bütün uçuşlar durdurulduğu için Türkiye'de kaldığını anlattı.
Türkiye'ye ilk kez 11 yıl önce geldiğini, Türk misafirperverliğini bildiğini vurgulayan Ansoleaga, şöyle devam etti:
"Türkler çok yardımsever"
"Alper ilk günden bu yana bize evimizdeymişiz gibi hissettiriyor. Gerçekten hem Türkiye'ye hem de Alper'e çok müteşekkirim. Türkler genel olarak çok yardımsever. Sosyal medyadan durumumu yazdığımda birçok Türk arkadaşım yardım etmek istedi. Zaman kısıtlaması ya da çok uzun süre burada kalmam gerekirse büyükelçilikle irtibata geçeceğiz."
"Kaldığımız evde birçok kültürü paylaşıyoruz"
Fransız Maxime Baudouin da ocak ayı başından bu yana seyahat ettiklerini; İstanbul, Pamukkale ve İzmir'i gezdiklerini söyledi.
Salgın çıkınca güneye gelip kendilerini karantinaya almaya karar verdiklerini anlatan Baudouin, "Belirsiz bir sürecin içerisindeyiz. Sadece şu an burada olmaktan mutluyuz diyebilirim. Polis geldiğinde stres olduk ama bir problem çıkmadı. Şimdilik en azından 2-3 hafta daha burada yaşayabiliriz. Kaldığımız evde birçok kültürü paylaşıyoruz. İspanyol bir arkadaşımız da var. Alper ve bazı arkadaşlarıyla da tanıştık. Kültürel olarak bize çok büyük katkısı oldu" diye konuştu.
Romane Natoli ise Türkiye'de ya da Fransa'da olmalarının bir şey değiştirmeyeceğini, evde vakit geçirdiklerini ve kendilerini güvende hissettiklerini dile getirdi.
"Türkiye çok hoşumuza gitti"
Fransız Hugo Taiel de Türkiye'de mahsur kalmış gibi görünseler de aslında durumun öyle olmadığını ifade etti.
"Üç farklı kültürden bireyler aynı evde yaşıyoruz. Her birimiz birbirimize bir şeyler öğretiyoruz. Aslında bu kriz bizim için pozitif bir deneyim haline geldi. Becerilerimizi paylaşıyoruz" değerlendirmesini yapan Taiel, virüs salgını nedeniyle bir plan yapamadıklarını, geri gitmek de istemediklerini söyledi.
Taiel, "Türkiye çok hoşumuza gitti. Buraları çok sevdik. Türkiye'de seyahat etmeye devam etmek istiyoruz. Bir sonraki rotamız Türkiye'nin diğer yerlerini gezmek" dedi.