İstanbul’un en sıcak, en şirin, en renkli semtlerinden biri Kanlıca.
Dar sokakları, rengârenk evleri, günümüze kadar korunan tarihi dokusuyla ilgi çeken Kanlıca’da Çepni ailesi de 1950’li yıllarda geldiği bu semti bırakamadı.
Paşabahçe’den Kanlıca’ya taşınan Çepni ailesi satın aldıkları evin hemen yanında bir marangoz atölyesi açarak geçimlerini sağlamaya başladı.
75 yaşındaki Bekir Çepni de babadan kalma bu mesleği günümüzde sürdürmeye devam ediyor.
Yarım asırdan fazla
Bekir Çepni Kanlıca’daki tek marangoz.
İlkokulu bitirmesinin ardından içindeki hevesin kendisini baba mesleğine yönlendirdiğini söylüyor.
Bugün hala işinin başına koşa koşa geldiğini anlatan Çepni meslekteki 60'ıncı yılını geride bıraktı.
Çepni eskisi kadar hızlı olmadığını belirtse de boş oturmayı sevmiyor, kendisine gelen en ufak işi bile büyük bir özveriyle yapıyor.
Bugün hiçbir ürün el emeği gibi olmuyor
Sağlığının elverdiği sürece sabahları dükkanın kapısını açmayı istediğini söyleyen Bekir Çepni, “Artık bizim gibi ustalar yetişmiyor” diyor.
İnsanların eskisi kadar marangozlara iş yaptırmadığını, hazır ürünleri tercih ettiklerini de belirtiyor Çepni.
Hazır ürünlerin kısa zamanda yıpranarak kullanılamaz hale geldiğini, babasının, arkadaşlarının ya da kendisinin 50 sene önce yaptığı bir ürünün ise bugün hala ilk günkü gibi sağlam olduğunu söylüyor.
İnsanlar kolaya kaçıyor
Bekir Çepni’nin yakındığı konulardan bir tanesi de yetiştirecek çırak olmaması.
Çepni’ye göre günümüzdeki yaygın düşüncenin kısa zamanda köşeyi dönmek olmasından dolayı artık yetiştirecek genç bulamıyor.
Günümüze kadar 10’un üzerinde çırak yetiştiren Bekir Çepni, bu çırakların yarısının dükkan sahibi olduğunu söylüyor.
Herkesin de ustalık yapamayacağının altını çizen Çepni’ye göre, her ne meslek olursa olsun insanın önce işine saygı duyması gerekiyor.
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu