Aileler, otizmli çocuklarının gelişimlerine katkı sağlamak için büyük çaba gösteriyor.
Eğitim için Otizm Vakfına giden aileler, otizmli çocukları için verdikleri mücadeleyi anlattı. Sınıf öğretmeni Gülşah Savsa, 10 yaşındaki otizmli oğlu Toygar'a aldırdığı eğitimlerle çocuğunun gelişimine katkı sağlamaya çalıştığını belirtti.
Zor ve sabır isteyen bir süreç geçirdiklerinden bahseden Savsa, şöyle konuştu:
"Oğlumdan önce sabretmeyi bilmiyormuşum. Otizmle beraber sabretmeyi de öğrendik. Emek vermek, karşılığını almak çok güzel. Her şeyin başı eğitim. Çok sıkıntılı zamanlarımız olabiliyor, bu süreçte anneye, babaya ve çocuğa destek gerekiyor. Özellikle ailemden çok büyük destek alıyorum. Sevgi ve şefkat bizi de onu da iyileştiriyor."
"Aileler çocuklarına sevgi ve şefkatle yaklaşsın"
Otizmli çocuğu olan ailelerin öncelikle hastalıkla savaşmaları gerektiğini söyleyen Savsa, ailelere etraftan gelen olumsuz davranışlara, söylemlere kendilerini kapatmalarını tavsiye etti.
"Aileler çocuklarına sevgi ve şefkatle yaklaşsın. Yılmadan eğitimlere devam etsinler. Hastanelerde, alışveriş merkezlerinde olumsuz durumlarla karşılaşılabiliyor. İnsanlar otizmliye sadece farklı olarak baksınlar, hasta olarak değil. Bizden farklı oldukları için onları eve hapsedemeyiz.
Tek istediğim, aileler çocuklarını otizmli çocuklarla oyun oynamaktan geri bırakmasınlar. En güzel onlar öğretiyorlar, akran eğitimiyle bu çocuklar ilerleme kaydedebiliyorlar. Bizim ülkemizde bu yok. Oğlum devlet okulunda kaynaştırma öğrencisi. Arkadaşlarıyla olmaktan çok keyif alıyor ancak bazı veliler çocuklarını oğlumla görüştürmek istemiyor. Hiçbir zaman otizmliye yaklaşmaktan çekinmesinler. Çok güzel adapte olabiliyorlar, çok mutlu olabiliyorlar."
Otizmli çocuklarını gönderebilecekleri okulların olmamasından şikayet eden Savsa, sosyal yaşamda zorluk çeken otizmlilerin birçok farklı alanda beceri sahibi olabildiğini söyledi.
Bu çocukların aile desteğiyle ilerleyebildiğini anlatan Savsa, "Devlet tarafından verilen özel eğitimlerin azlasını vermek zorundayız ama bu işin çok ciddi mali boyutu da var. Sadece psikolojik değil ekonomik anlamda da aileye çok büyük yük getiriyor. Çocuklarımızı emanet edebileceğimiz okul ve özel eğitim mezunu öğretmen istiyoruz. Bu sürece girildiği anda çocukların çok hızlı gelişim göstereceğine inanıyorum" dedi.
"İnsanlar bu konuda bilinçlendi"
Otizm Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Hülya Saygı ise 18 yaşındaki otizmli kızı Selin ile beraber çok zor zamanlar geçirdiklerini anlattı.
Geçmişte otizmin çok bilinen bir hastalık olmadığını, son zamanlarda insanların bu konuda daha çok bilinçlendiğini vurgulayan Saygı, ailelerin yaşadıklarını duyurma çabalarının insanların dikkatini çektiğinden bahsetti.
Erken tanının önemine işaret eden Saygı, kızına "yaygın gelişimsel bozukluk" olarak tanı konulmasının ardından özel eğitim merkezlerinde eğitime başlandığını söyledi.
Özel eğitim merkezlerinde devlet tarafından verilen eğitim süresinin çok kısa olduğunu belirten Saygı, şunları anlattı:
"Eğitim sürelerinin artırılması gerekiyor. Çocuklarımız haftada 3 gün 2 saat bireysel, 1 saat grup eğitimi alıyor. Bu dersler devlet tarafından karşılanıyor. Ancak yetmediği için sürekli ilave eğitimler aldırmak zorunda kalıyorsunuz. Maddi olarak bu durum aileleri çok zor durumda bırakıyor. Okul çağına geldiklerinde çocuklar kabullenilmiyor. Toplumda dışlanma halindesiniz."
Kaynak: AA