Nurettin Cebeci, 1938 yılında Artvin’de doğdu.
Mesleğe, ayakkabıcılıkla uğraşan bir akrabalarının yanında çıraklıkla başladı.
14-15 yaşlarında başladığı mesleğini önce İstanbul’da sürdürdü. Daha sonra Ankara’da yüksek tahsil yapan ağabeyinin yanına giderek kunduracılığa burada devam etti.
"Bale Kundura"nın hikayesi
Nurettin Cebeci, 1963 yılında Cebeci’deki Ziya Gökalp Caddesi’nde bir dükkan açtı. Bu caddeyi tercih etmesinin bir anlamı vardı.
"Bu caddeyi tercih etmemin sebebi, Hacettepe’yi, Abidinpaşa’yı, Akdere’yi, Cebeci’yi, Dikimevi’ni, Kurtuluş’u Kızılay’a bağlayan bir cadde olmasıydı. Hem kira anlamında beni çok fazla zorlamayacak hem de rahatlıkla Ankara’ya hitap edebileceğim bir caddeydi. Bundan dolayı seçimim bu cadde oldu."
"Bale Kundura"nın hikayesi böyle başladı.
"Neden Bale Kundura?" sorusunu şöyle yanıtlıyor Nurettin usta:
"Soyadım Cebeci, semt de Cebeci, o yüzden Cebeci ismini istemedim. Daha sonra dönemin Tiyatrolar Genel Müdür Yardımcılığından bir beyefendi, ‘Türkiye’de bale ayakkabısı yapılır mı?’ diye sordu. Londra’dan gelen bir örneğin aynısını yaptım ve bu şekilde Bale Kundura ismi oluştu."
Sanatçıların, siyasetçilerin uğrak yeri oldu
Bale Kundura, yavaş yavaş bulunduğu muhitte tanındı.
El işçiliğiyle ayakkabı üretilen önemli bir merkez halini aldı.
Dürüst ve insan odaklı bir ticari hayat sürmesi, Nurettin Cebeci’ye önemli müşteriler kazandırdı.
İlk zamanlarda, yakınlardaki Ankara Radyosunun ses sanatçıları dükkana sıkça uğramaya başladı.
O dönemin ünlü bestekarlarından İsmet Nedim, dükkanın ilk müşterilerinden…
Ses sanatçılarının verdikleri imzalı fotoğraflar, Bale Kundura’nın vitrinini süsleyince de dükkanın ünü arttı.
"Kimler gelmedi ki; Güneri Tecer, Ziya Taşkent, Kutlu Payaslı, Adnan Şenses, Mustafa Sağyaşar, Ahmet Sezgin… Hep bu ünlü sanatçılara ayakkabı imal edip sattım. Hep üst düzeye hitap ettim. Bir tek Zeki Müren’e ayakkabı yapmamıştım. Ama ona da bir Ankara programında ulaştım."
Fotoğraf albümünü saklıyor
Nurettin Cebeci, dükkanından kimlerin gelip geçtiğini tek tek hatırlıyor. Neredeyse gelen herkesin bir fotoğrafının olduğu albümleri göstererek…
"Bu bir İngiliz aktör. Türkiye’de çekilecek bir filmde ata binecekmiş. O sahneler için ona özel bir çizme yaptım."
Ankara’nın "protokol kunduracısı"
Cebeci’nin küçük kunduracısı zamanla politikacıların da uğrak mekanı oldu.
Eski Milli Eğitim Bakanı Ali Naili Erdem, bu isimlerden biri.
Yine eski bakanlardan Halil Başol, Köksal Toptan, Ahmet Tahtakılıç gibi isimler de dükkana gelip ayakkabı diktirdi.
Bir anda Ankara’nın “protokol kunduracısı” olmasını ise, şöyle anlatıyor Cebeci:
"Esasında bunun olması zincirlemeydi. Çünkü politikacılardan birisine ayakkabı diksem bir diğeri çok şık bulup kime diktirdiğini soruyordu ve birkaç gün sonra ise o isim muhakkak dükkanıma ayakkabı siparişi vermek için geliyordu. Ve bu saydığım isimlerin hepsi de bizzat dükkanıma gelen isimlerdi. Bunun haricinde kuvvet komutanlarının birçoğu da buraya gelmiştir."
Ecevit’e ayakkabısını giydirmek isteyince…
Bülent Ecevit de CHP Genel Başkanlığı yaptığı dönem, Bale Kundura’nın müşterilerinden biri olmuş.
Cebeci, Ecevit’le bir anısını da paylaştı.
"Bir keresinde çekecekle ayakkabısını giydirmek istedim, kabul etmedi, ‘Ben kendim giyeceğim’ dedi. ‘Bu, benim mesleğim’ diye ısrar ettiğimde, çekeceği elimden aldı ve ayağını koltuğun alt tarafına alarak ayakkabısını giydi."
Bir dönemin hafızası
Müşterilerinin ayakkabı ölçülerini özenle alan Nurettin Cebeci, bunları ajandasına kaydederek tek tek arşivlemiş.
Birçok ünlü ismin ayakkabı ölçüleri, tebrik kartları ve fotoğrafları, Bale Kundura’da yer alıyor.
Dükkanı, hayatı oldu
80 yaşındaki Cebeci’ye göre, Bale Kundura kendisi için bir dükkan olmaktan çok öte. Sadece ayakkabının değil muhabbetin de merkezi.
"Bu cadde, bu sokak, bu dükkan… Bunlar benim hayatım."
Bulunduğu semtte herkes tarafından tanınan 80 yaşındaki ustayı küçücük dükkanında genç, yaşlı birçok kişi ziyaret ediyor.
"Bu dükkanı sadece ticari olarak değil aynı zamanda dost kazanma yeri olarak da görüyorum" diyen Nurettin Cebeci, ölene kadar burada vakit geçireceğini söylüyor.
Haber: Cengiz Yalçınkaya
Kamera-Kurgu: Bertuğ Ulukan