Geçmişte İstanbul’a gelmek için Anadolu’dan yola çıkanlar, gözlerini açtıklarında ya Haydarpaşa Garı’nda ya da Harem Otogarı’nda bulurlardı kendilerini.
Haydarpaşa Garı'nda bugün kapsamlı bir restorasyon çalışması sürerken, Harem Otogarı hala hizmet vermeye devam ediyor.
Bir zamanlar İstanbul'un en yoğun yerlerinden biriydi Harem Otogarı. Her gün yüzlerce otobüs, binlerce yolcuyu ağırlardı. Ayrıca sayısız filme de ev sahipliği yapmıştı.
Harem’in geçmişi ile bugünü arasındaki en büyük fark, otogarın otobüs ve yolcu sirkülasyonundaki büyük düşüş.
Bu düşüşün en önemli etkeni ise alternatif yolların devreye girmesinin ardından otogarın çoğu otobüs firmasının güzergâhı dışında kalması.
Manzarası yeter
İstanbul’un Üsküdar ilçesinde yer alan Harem Otogarı şehrin en güzel manzaralarından birine sahip.
Solunda Marmara Denizi, karşısında Kız Kulesi ve sağında İstanbul Boğazı’na komşu olan otogar, sadece gün batımını seyretmek için bile İstanbul’un en ideal noktaları arasında yer alıyor
Bölgenin Harem ismini ise Osmanlı padişahlarının harem dairelerinde yer alan ailelerini yaz aylarında faytonlarla bu alana getirmeleri sonucu aldığı söyleniyor.
Köprülerden önce o vardı
Harem Otogarı 1970 yılında hizmete girdi.
Özellikle Yeşilçam filmlerinde birçok yönetmen otogarı doğal plato olarak kullandı.
Harem Otogarı'nın geçmişi İstanbul Boğazı’ndaki köprülerden daha eskiye dayanıyor. Bu nedenle Avrupa Yakası’ndan otobüsler, Harem Otogarı'na arabalı vapur seferleriyle ulaşırdı.
Artık moda Sultangazi ve Dudullu
Harem Otogarı'nın yoğun dönemlerinde çalışan birçok insan bugün hala aynı yerde çalışıyor. Onlardan biri olan Nurettin Yavrutürk 20 yıldır Harem Otogarı’nda yazıhanecilik yapıyor. 10 sene öncesine kadar Harem Otogarı’nın çok hareketli olduğunu anlatan Yavuztürk, günümüzde ise otogarı kullanan firma sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceğini söylüyor.
Firmaların artık Sultangazi ve Dudullu garajlarını tercih ettiğini anlatan Yavuztürk, bunun da zaman içinde Harem’e olan ilgiyi azalttığını belirtiyor.
Daha güzel değerlendirilmeli
Harem’de bir diğer yazıhanecilik yapan isim Muhammet Koçal.
35 yıldır bu işi yapan Koçal, Harem Otogarı’nın en eski birkaç isminden birisi.
İstanbul’u ilk gördüklerinde şaşkınlık yaşayan birçok insan tanıdığını belirten Koçal, Harem’in aslında yaşayan bir tarih olduğunu söylüyor.
“Güzergah dışı kalmasının ardından Harem Otogarı miladını doldurdu” diyen Muhammet Koçal, burasının bir açık hava müzesi gibi daha güzel düzenlemelere layık olduğunu belirtiyor.
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu