Kaşıkla yemeğini yedirirken sevgiyle bakıyor yüzüne. Ardından ağzını silip elini öpüyor. Eski fotoğrafları çıkarıyor ardından, belki aralarından birini tanır da hafızası canlanır diye. Tanımıyor; ne gam ertesi gün tekrar yapacak bunu, usanmadan…
Adı Hatice Dilruba Duman. Bursa’da yaşayan Duman, iç yolculuğunda Allah’ın insanları yeryüzüne diğer insanların yükünü almak için de gönderdiğini keşfettiği gün evinin mutfağına girmiş. O güne kadar gönüllü çalıştığı pek çok yardım kuruluşundan edindiği tecrübeden yola çıksa da kafasında bambaşka bir hizmet anlayışı vardı.
“Önceleri diğer dernek ve vakıflara yardıma giden gönüllülerden biriydim. Ancak içimde kendimle çatışma halindeydim. Sürekli bunun böyle olmayacağını düşünüyordum. Şimdi erzakı götürüp bırakıyorlar, ancak o kişi bunu pişirip yiyebilecek durumda değil. Yatalak hastaya para yardımı yapıyorlar ancak kalkıp harcayamayacak. Hizmetin ihtiyaca göre şekillenmesi gerektiğine inandım. İhtiyaç neyi gerektiriyorsa ona göre değişebilmeli hizmet. Çünkü insan değişen ve gelişen bir varlık. Sanırım ben bunu iyi yakaladım ve değişerek, gelişerek bugüne kadar getirdim.”
Evinin mutfağında başladı, 7 eve ulaştı
Bu motivasyonla 2005 yılının Ramazan ayında evinde yemek pişirip ihtiyaç sahiplerine dağıtmaya başladı Hatice Dilruba Duman. O günleri, “İyi ki başlamışım” diye tarif ediyor.
“Biz evde yemek yapıp dağıtmaya başladığımızda bir şeyi fark ettik. Sıcak yemeği bile yiyemeyecek durumda insanlar vardı. Üstelik kalacak düzgün yerleri bile yoktu. Biz bunun üzerine bir ev kiraladık ve o insanları bu eve aldık. Zaman içinde insan sayısı ve çeşitliliği arttıkça ev sayısı da arttı. Böyle böyle yedi eve ulaştık.”
Yedi ayrı ev arasında mekik dokumak yorucuydu elbette. Hatice Dilruba Duman’ın en büyük hayali bu evleri tek bir çatı altında birleştirmekti.
“Ben artık dua etmeye başladım. Rabbim bu fakirlerin haklarını bazı kullarına emanet etmiştir. Ben o kullarını sana şikâyet ediyorum. Onlar emanete hıyanet ediyorlar. Vermiyorlar. Verseler bunların güzel bir evi olurdu. Niye biz bu eski evlerle uğraşıyoruz? Gelsin bize büyük bir bina yapsın. Ne olur ya rabbim.”
Yoğun olarak dua ettiği günlerde İstanbul’dan bir grup insan yardım faaliyetlerini yerinde görmek üzere ziyarete gelmiş. Duman kafasındaki hayalini paylaştığında gelenler yakından ilgilenmiş.
“Hiç unutmuyorum telefonum çaldı. Arayan kendisini mimar olarak tanıttı. Projeyi gerçekleştireceklerini bunun için hayırsever bir iş insanının gönüllü olduğunu söyledi. Bana, ‘peki, kimin yapacağını biliyor musunuz’ diye sorduğunda, ‘o Allahlın işi. Allah hangi kuluyla yapmak istiyorsa bu ortaklığı ona yaptırır. Şaşırmadım, şaşırırsam onu incitirim çünkü onun bunu yapacağından eminim’ dedim.”
“Dimdik ayakta durduk”
Dilruba evi altı ay gibi kısa bir sürede tamamlandıktan sonra yedi evin sakinleri buraya taşınmış. Organizasyonda şimdilerde 38 gönüllü görev yapıyor. Resmi yaşlı bakım evi olarak çalışıyor. En çok hizmete ihtiyaç duyanlar onlar çünkü. Evin tüm ihtiyaçları kendisi, dostları ve hayırseverler tarafından karşılanıyor.
“Bu vaka tam bizlik”
Bir yardım isteği aldıklarında hemen harekete geçiyorlar. Ona göre hayırlı işler bekletilmemeli.
“Bize bir ihbar ya da haber geldiğinde ekibimiz hemen yola çıkar. Çünkü geciktirirsek belki ölecek ve ben onu yakalayamayacağım. Ekip gidip baktıktan sonra beni hemen ararlar. Hatice Hanım tam bizlik derler ve zaten bizliğin ne anlama geldiğini biz biliriz.”
“Herkes önünden başlasın”
Dilruba Bakım ve Huzur Evi’nin Türkiye’nin dört bir yanından misafir ettiği konuklar 54 yaşını doldurmuş, bakıma muhtaç, yatağa bağımlı ve özellikle de bakacak kimsesi olmayan insanlardan oluşuyor.
“Önce özel hastaneye götürür raporlarına çıkartıp Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bildiririz. Banyosunu yaptırır, tedavilerini tamamlar, sağlık, temizlik, yeme içme, sosyalleşme gibi bakımda gerekli olan her hizmeti veririz”.
Profesyonel bir ekibe sahip olan Dilruba Bakım ve Huzur Evi’nde üç vardiya çalışan bir hemşire, üç hekim, bir psikiyatri uzmanı, aile hekimi ve çok sayıda hasta bakıcı görev alıyor.
Hatice Dilruba Duman 17 sene önce hayallerinden yola çıkarak başlattığı iyilik hareketi gün geçtikçe büyüyor. Onun iyiliğe olan muhibbi daha da büyütecek gibi. Otizimli aileler için açmayı planladığı misafirhane sıradaki projelerden sadece biri.
“İnsanlara hizmet etmek çok güzel bir duygu. Annenizden babanızdan başlayın hizmetinize ihtiyaç duyuyorlarsa; komşularınıza, mahallenize bakın mutlaka yardımınızı bekleyen birileri olacaktır. Ve bir kere başladınız mı zaten verdiği hazdan kolay kolay vazgeçemeyeceksiniz.”