Türkiye'nin son cambazı 67 yaşındaki Özdemir Turan, birçok kez ölüm tehlikesi atlattığı, bu sebeple 'Sırat Köprüsü' olarak nitelendirdiğini gergin ip üzerinde geçen 51 yılı anlatırken, "Bu işin hiç şakası yok. Yüzlerce usta bu telden düşüp öldü, yüzlerce usta sakat kaldı. Ben bu mesleği ölümüne sevdim. Son nefesimi verene kadar da bu parmaklıkların içerisinde kalacağım" dedi.
Cambazlığa 10 yaşından beri ilgi duyduğunu ve ilk günkü heyecanını koruduğunu belirten Turan, doktor babasının talebi doğrultusunda eğitim hayatını başarıyla tamamlayarak diş hekimi olduğunu söyledi.
Okul yıllarında ailesinden gizlice "Sihirbaz Farabi" lakabıyla bilinen ustasının yanına gittiğini, ilerleyen zamanlarda da "Muğlalı Cambaz Yakup" ile tanıştığını anlatan Turan, ustalarının desteğiyle 15-16 yaşlarında ipe çıktığını ve para kazanmaya başladığını kaydetti.
Babasının izni olmadığı için kendisinde tutku oluşturan cambazlık mesleğini eğitimini aksatmadan yapmaya çalıştığını aktaran Turan, diş hekimi olarak Afyon'da özel bir klinikte çalıştığını ancak hekimliği benimseyemediğini vurguladı.
Hayatını ip cambazı olarak devam ettirme kararı alan ve mesleki tercihi dolayısıyla babasıyla yaklaşık 25 yıl küs kalan Turan, babası ile boşa geçen onca yılın ardından Beşiktaş'taki cambazhanesinde barıştığını söyledi.
"Cambazlığı tercih ettiğim için babam benimle konuşmadı"
Meslekte 51 yılı geride bırakacağını ifade eden Turan, Türk tarihinde 4 bin yıldır önemli bir yer ve değere sahip olduğu için cambazlık mesleğini büyük bir aşkla benimsediğini söyledi.
Ailesinin hekimliği, kendisinin de cambazlığı tercih ettiğini anlatan Turan, "Eğitim hayatımı tamamladıktan sonra kısa süre hekimlik görevimi yaptım. Özel muayenelerde hekimlik yaptım ancak ben o işi sevmedim, ben bu işi sevdim. Ailem o işi, ben de bu işi sevdim. Biraz sıkıntı buradan kaynaklanıyordu. Bundan dolayı rahmetli babamla 20-25 yıl hiç konuşmadık.
Ihlamur Kasrı'nın karşısında cambazhanem vardı. Burada gösteriler yapıyordum. Bin kişilik cambazhanemde geceleri 3-4 bin kişiye gösteri yapıyordum. Dört sene her yaz oralarda gösteriler yaptım. Babamla da yıllar sonra burada barıştık" dedi.
"Yerde daha çok düşüyorum"
Tansiyon ve şeker hastası olduğunu, buna rağmen gösterilerinde pek sıkıntı çekmediğine dikkati çeken Turan, "Tel üzerinde bir problem asla yaşamıyorum. Ben yerde daha çok düşüyorum" ifadesini kullandı.
Kendisinin "son cambaz" olduğuna ve bu durumdan hicap duyduğuna değinen Turan, bu sene birkaç çırak yetiştirmeyi planladığını söyledi.
Avrupa'da da kendisi gibi gösteri yapan cambazların bulunmadığını ifade eden Turan, "Avrupa'da ip cambazı yok. Avrupa'da tel akrobatları var. Onlar yaptıkları gösterileri bellerinden tavana bağlı oldukları emniyet kemeri ile yapıyorlar. Bizim öyle bir güvencemiz yok. Ustalarımıza ihanet olmasın diye biz asla güvenceyle gösterimizi yapmıyoruz. Hiçbir güvencemiz yok, Allah'a sığınıp gösterimizi sunuyoruz. Avrupalı akrobatlar aldıkları eğitim doğrultusunda ve emniyet kemerleri oldukları için biraz daha cesaretli davranıyorlar. Biz güvenlik desteğimiz olmadığı için sınırlı gösteriler yapıyoruz. Ben en son 3 ay önce tele çıkmıştım ama Avrupa'da her gün prova yapılıyor" diye konuştu.
"Bu mesleği ölümüne sevdim"
Turan, gençliğinde ufak tefek kazalar atlattığını ancak hepsinde de telin üzerinde kalmayı başardığını kaydederken, "Çok ölüm tehlikesi atlattım. Bu işin hiç şakası yok. Yüzlerce usta bu telden düşüp öldü, yüzlerce usta sakat kaldı. Ben bu işi gönül adamı olarak yapıyorum. Gönlümü de bu işe kaptırdım. 51 yılı da böyle doldurdum. Sevgimden zerre kadar bir şey azalmadı. Mesleğin büyük sıkıntılarını yaşadım. Bu mesleği ölümüne sevdim. Son nefesimi verene kadar da bu parmaklıkların içerisinde kalacağım" değerlendirmesini yaptı.
Hiçbir şekilde maddi destek beklemediğini, bu türden destekleri de kabul etmediğinin altını çizen Turan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından kendisine geçici olarak tahsis edilen alanda kurduğu cambazhanesinde yaz aylarının müsait günlerinde ücretsiz gösteriler sunduğunu anlattı. Turan, yer tahsisi ve manevi desteğinden ötürü İmamoğlu'na teşekkür etti.
Turan'dan TDK'ya öneri
Turan, Türk Dil Kurumu'na meslek adının değiştirilmesini önerdi. Cama nefesiyle şekil veren kişilere "cambaz", kendileri gibi canıyla oynayanlara ise "canbaz" denilebileceğini dile getirdi.
Mesleğe ilişkin hayallerine de değinen Turan, şunları kaydetti:
"Benim Haliç'te planladığım bir proje var. Ölmeden bu projeyi hayata geçirirken yetiştireceğim çıraklara da el vermiş olacağım. Onlar benden aldıkları bayrağı devam ettirecekler. Haliç'te 800 metrelik tel üzerinde yerden 40 metre yükseklikten geçeceğim.
Sponsor görüşmelerimiz devam ediyor. Bu görüşmeler sonuçlandığında ben Haliç'i boydan boya geçeceğim. Bu hayalime kavuşacağıma inanıyorum. Haliç'te 40 metreyi de bisikletle geçeceğim kısmet olursa. Bu da bir dünya rekoru olacak."
Turan'ın 45 yıllık yaveri
Cambaz Turan'ın mesleki başarısının arka plandaki sırrı 45 yıldır kendisine adeta yol arkadaşı olan 63 yaşındaki Yaşar Ürkmez.
Çocukluğunda Yılmaz Güney ile tanıştıktan sonra Yeşilçam'da bir dönem çalışan, ardından da cambaz Turan ile tanışan Ürkmez, "O dönemde Özdemir Turan ile tanıştım. İlk zamanlar valiz taşıdık, sonra cambazhane işleri başladı. Senelerdir birbirimize destek oluyoruz. Ben genelde teknik, ses, ışık ve sahne düzenlerini yapıyorum" şeklinde konuştu.
Turan'ın yanındaki ilk yıllarda boyu ve kilosu uygun olduğu için kendisinin de cambazlığı denediğini belirten Ürkmez, teknik işlere daha yatkın olduğu için, "Benim yiyeceğim nane değil" diyerek vazgeçtiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA