Samsun Büyükşehir Belediyesi Huzurevi'nde 3 yıl kalan Celal Aktaş, zamanın büyük bölümünü odasında ya da bahçedeki kameriyede, çobanlık yaptığı yıllardan beri yanından ayırmadığı radyosundan türküler dinleyerek geçiriyordu.
Aşık olduğu Hanife'nin 50 yıl önce kaza kurşunuyla yaşamını yitirmesi üzerine hayata küsen ve hiç evlenmeyen Aktaş, o günden beri radyodan dinlediği türkülerle gerçekleştiremediği hayallerine teselli bulmaya çalışıyordu.Huzurevinin diğer sakinleriyle zorunlu olmadıkça konuşmayan, günlerini kavuşamadığı Hanife'sini düşünerek geçiren Aktaş, kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
Anadolu Ajansının "Elinden radyoyu, gönlünden Hanife'yi düşürmüyor" başlığıyla hikayesini haberleştirdiği Aktaş'tan geriye, elinden düşürmediği radyosu kaldı.
Arkadaşına verdiği radyosu hatıra kaldı
Huzurevi sakinlerinden 68 yaşındaki Ahmet Gülaçtı, arkadaşının vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirerek "Çok üzüldük. Devamlı kameriyede radyo dinlerdi. Geçen hafta kırmızı bir radyo ile geldi. 'Celal, senin radyon vardı ya' dedim. 'Cızırtı yapıyor' dedi. Eski radyosunu bana verdi. Hatıra olarak kaldı. Allah rahmet eylesin." dedi.