Beşiktaş’taki evinde hayatını kaybeden ünlü psikolog ve yazar Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun ölümü Türkiye’yi yasa boğdu… Duayen iletişimcinin ardında bıraktığı, annesi Zehra hanıma duyduğu sevgisi ve büyüdüğü evi anlattığı video viral oldu…
"Annen yok kimsen yok"
Silifkeli “Cüceli Sami’nin oğlu Doğan’ın” gzt platformuna verdiği o röportajdaki şu sözleri yüreklere kazındı:
"Annem benim yaşamda özgüvenimin temel kaynağı, kökleri… ‘Annen hastalandı ve öldü’ diyorlardı ama ben kelime olarak biliyorum; “öldü” yani yok... Ama hep içimde ‘Misafirliğe gitti; 2-3 gün sonra sonra gelecek’ diye bekliyorum... Günler geçti gelmiyor... Bir gün dedim ki ‘Annemi bir daha göremeyeceğim’… O zaman ölümün farkına vardım. Kaçtım mezarının başına gittim... Orda annem toprağın altında… Böyle kalakaldım… ‘Annemi bir daha göremeyeceğim annem öldü.’ Eve geldim babama bakıyorum. ‘Allahım babam ölmez inşallah’ diyorum. O zaman anladım tabi ölümü… Ölünebilirmiş...
Aynı gün babam birşey için bana çıkıştı 'Niye öyle yaptın' diye... Kala kaldım… Çocuk aklımla o an şuna karar vermiştim: Annen yok kimsen yok… Ve böyle bir karar verdiğimi yıllar sonra anladım…
‘Annen yok kimsen yok’. O zaman kimsen yoksa senin bir şey istemeye hakkın yok. Sadece başkalarını memnun etmeye çalışırsın… Annen yok kimsen yok. Bunun farkına vardığım zaman kendimi yavaş yavaş fark edip hem yaşam ekibi keşfetmeye çalışıyorum hem de kendimi var etmeye çalışıyordum. ‘Yolculuk yapan biri var’ bunu fark etme meselesi… Böylelikle farkına varış yolculuğum devam ediyor… Ben de şimdi farkına vardırmaya çalışıyorum paylaşarak…"
"Akrebimiz çiyanımız vardı…"
Cüceloğlu doğduğu evi ise şöyle anlatmıştı:
"Büyüklerin denetimlerinden ziyade çocuklar arasında oynayarak hayatı öğrendim ben. Beklentiler ve kızmalar olmadı. Tüm etkileşimi abim ablamlarla yaptım. Bir nevi öncü gibiydiler bana... Tavuğumuz, kedimiz, köpeğimiz, akrebimiz, çiyanımız vardı…"
"Annem ona daha özel bir ilgi ve sevgi besliyordu"
Bu görüntülerin ‘ana’ kaynağını Levent Afet Yolal Camii'ndeki cenaze töreninde ağabeyi Şahin Cüceloğlu anlattı. 11 kardeşin en küçüğü olan “Doğan beyin” anne özlemini şöyle dile getirdi:
“Doğan bey 10 yaşındaydı annem öldüğünde. Çok güçlü bir anne sevgisi oldu. O sevgi içinde kökleşti. Anne özlemi onu ara ara dürtükledi. Bu kitap ve konuşmalarına da yansıdı. Doğan en küçüğümüz olduğu için annem ona daha özel bir ilgi ve sevgi besliyordu. Çok erken kaybettik. Ve Doğan da tüm eserlerinde annesine olan özlemini ve anneliğin ne kadar önemli olduğunu vurguladı."
"Ot gibi uzun bir hayat yaşamak yerine..."
Cüceloğlu'nun 6 ay önce kalp rahatsızlığı geçirdiğini anlatan ağabeyi, doktorların "sakin hayat" tavsiyesini kardeşinin nasıl geri çevirdiğini ise şöyle anlattı:
"6 y önce kalp damarında tıkanma oldu kalp krizi geçirdi. Yüzde 90 tıkalı olan damarı açtılar. Kalp doktorları uzun yaşamayı istiyorsa sakin bir hayatı tavsiye etti ama o dinlemedi. Bir gün bana, ‘Ben Türk halkına hizmeti bırakamam, kitap yazmayı bırakamam. Ben konferanslar vermeyi barakamam. 2,5 milyon takipçim var onlara zaman ayırmayı bırakamam. Ot gibi uzun bir hayat yaşamak yerine dolu dolu Türk halkına hizmet veren, coşkulu ve beni mutlu eden hayatı yaşamayı tercih ediyorum. Allah artık ne takdir ettiyse’ dedi…"