Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması üzerine imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması, ülkeyi ordusuz bırakmıştı.
27 Aralık 1919’da Pozantı bölgesini Fransız 412. Taburu işgal etti. İşgalin komutanı Fransızların ‘Verdün Kahramanı’ olarak bildikleri, Binbaşı Pierre Mesnil idi. Pozantı’nın ve beraberinde Gülek’in işgali, Anadolu’da ortaya çıkan direnişin Akdeniz ile bağlantısını kesecekti. Bunun üzerine bölgedeki kuvayımilliye güçleri de Kavaklıhan Müfrezesi’ni oluşturarak Pozantı’yı kuşattı.
1 Nisan 1920’de Türk komutan Tekelioğlu Sinan, Adana’daki Fransız İşgal Komutanı General Dufieux’ya telgraf çekerek Adana ve çevresini boşaltmasını istedi. General Dufieux’nun Pozantı’ya yardım için gönderdiği müfrezeler, kuvayımilliyecilerin yoğun direnişi ile püskürtüldü. Belemedik ve Kavaklıhan bölgelerinde sert çatışmalar oldu.
13 Nisan’da Mustafa Kemal Paşa, Yüzbaşı Saffet Bey’i Pozantı Kuşatma Komutanı olarak atadı. Fransız askerler Tarsus’a çekilmek zorunda kalınca, havadan yardım ulaştırmayı denediler. Bu da yeterli gelmeyince, Pozantı tamamen Türk askerlerinin kuşatmasıyla karşılaştı.
Türk askeri karşısında iki kez mağlup olan Dufieux, Mesnil’e “Pozantı’dan çıkaran Namrun-Gözne üzerinden Mersin’e geçmesini, isterse teslim olabileceğini” bildirdi.
Binbaşı Mesnil, 9 subay, 696 asker, 1 yaralı subay, 8 yaralı asker, 4 süvariden oluşan birliğiyle, 44 sivil gayrimüslim ve 39 Türk esirini de yanı alarak gece karanlığının yardımıyla Pozantı’dan ayrıldı. 26 Mayıs’ta yolda karşılaşıp esir alınan Kumcu Veli isimli Gülek köylüsü onları Tarsus yönü yerine Karboğazı yönüne götürdü. Diğer köylüler de kuvayımilliye birliklerine haber verdiler.
‘Kara Afet’ lakaplı ‘Kara Bomba Müfrezesi’ Komutanı Üsteğmen Hasan Fehmi Bey ve askerleri, Pazın Çukuru’nda Fransızları tuzağa düşürdü. Öncü birliğin 120 askeri komutanları ile birlikte esir edildi.
27 Mayıs’ı 28 Mayıs’a bağlayan gece yoğun ateş altında kalan ve yağmur altında ciddi kayıplar veren Fransızlar için çıkış yolu kalmadı. Binbaşı Mesnil, teslim şartlarını müzakere etmek istedi. Fransızca bilen Teğmen Besim aracılığıyla yapılan görüşmeler sonrasında 1 binbaşı, 3 yüzbaşı, bir doktor, 5 teğmen, 522 asker, 150 yaralı ile birlikte 2 kıta dağ topu, 830 tüfek, 13 makineli tüfek, 27 otomatik tüfek ile önemli miktarda teçhizatı teslim alındı.
Esirler, pilav ve ayranla ağırlandıktan sonra trenlere bindirilerek Kayseri’deki cezaevine gönderildiler. Güçlü silahlarla donatılmış, 600’den fazlası asker 718 kişilik taburu esir alan 44 kahraman, Mustafa Kemal Paşa tarafından gönderilen telgrafla tebrik edildi.
Bu zaferle birlikte, Fransızların Akdeniz Bölgesi’nde tutunma imkanları olmadığı anlaşıldı. Sonrasında işgal güçleri bölgeyi tamamen terk edinceye kadar mücadele devam etti.