Didem Baran ve Çağrı Ergül çifti, ailelerine ait 100 dönümlük arazide Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansının (BEBKA) da hibe desteğini kullanarak, sertifikalı organik tarım yapmak için köy yaşamına döndü.
Çift, 135 yıldır çömlekçilik yapılan Kınık köyünde bulunan çiftliklerindeki 6 bungalov tipi evlerinde sınırlı sayıda misafiri ağırlıyor.
Özellikle hafta sonları çevre illerden ve İstanbul'dan yer ayırtan misafirler, büyük kentlerin yoğun ve stresli yaşamından 2 günlüğüne de olsa kurtularak doğayla iç içe oluyor.
"İstanbul'da hayat giderek yoğunlaşmaya, stresli hale gelmeye başladı"
Sabah erken saatte horoz ve kuş sesleriyle uyanan, tarladan topladıkları domates, biber ve salatalıklarla kahvaltı yapan, tulumbadan su çeken, dalından kopardıkları çileklerin lezzetini tadan misafirler, güzel hatıralarla evlerine dönüyor.
Didem Baran Ergül, dünyaya geldiği Kınık köyünden eğitim hayatı için ayrılıp İstanbul'a gittiğini ve mimar olduğunu belirterek, mühendis eşi Çağrı Ergül ile evlenip İstanbul'da iş yaşamlarını sürdürdüklerini anlattı.
Kuş ve horoz sesi ile uyanıyorlar
Ergül, 2 sene önce köyünde bir iş yapma kararı aldıklarını ve BEBKA'dan destek sağlayabilmek için proje hazırladıklarını anlatarak, şunları söyledi:
"Projemiz seçildi ve burayı yapmayı başladık. Sertifikalı organik tarım yapıyoruz. Çiftliğe çok yakın, biri 4 ve diğeri 9 kilometre uzaklıkta 2 gölet var. Bu göletler doğa harikası, aynı zamanda bu bölge çok yeşil bir bölge. Sabahları kuş ve horoz sesleriyle uyanılıyor. Güzel bir kahvaltınızı yaptıktan sonra dilerseniz bu arada domatesinizi, biberinizi, salatalığınızı kendiniz toplayabilirsiniz. Çiftlik işleriyle ilgili bize yardımcı olabilirsiniz. Bunlar ürün toplamak, yumurtaları almak ve koyunlarla ilgili bir şey yapmak olabilir. Aile ortamında 6 bungalov evimiz var, sayıyı artırmayı düşünmüyoruz, maksimum 18 kişi konaklayabiliyor."
"Buranın doğası ve havası bizi çekti"
İstanbul'dan ailesiyle çiftliğe gelen mühendis Kemal Can, "Buranın doğası ve havası bizi çekti. Çocuklar İstanbul'da böyle bir alan görmüyorlar. Bir gece kaldık, sabah kahvaltımızı yaptık. Domatesler, salatalıklar, soğanlar, ay çiçekleri yedik. Onun lezzeti daha bir farklı keyifli oluyor. Yürüyüş yaptık, çay içiyoruz. İş güç olmasa İstanbul'da yaşamayı tercih etmeyiz" dedi.
Kaynak: AA