Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. 1972 yılında İsveç'in Stockholm şehrinde Birleşmiş Milletler Konferansında alınan bir kararla kutlanmaya başlandı.
Dünya Çevre Günü nedeniyle, dünyada yaşanan hava kirliliği, iklim değişikliği gibi problemleri sizler için derledik.
Yerküre insan faaliyetleri sebebiyle 1 derece ısındı
Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Meteoroloji Örgütü gibi kuruluşların raporlarına göre, dünya yaklaşık bir asırdır hızlı iklim değişikliği ve küresel ısınma tehlikesiyle karşı karşıya.
Uzmanlar atmosfere salınan yoğun sera gazı sebebiyle gezegenin daha hızlı ısındığı konusunda birleşiyor.
Kömür, petrol ve otomobil kullanımı ile ağaç kesmek gibi insan faaliyetleri, sera gazı emisyonları oranını artırıyor. Bu durum küresel ısınma ve iklim değişikliğinin ana kaynağı olarak değerlendiriliyor.
İklim değişikliğiyle ilgili bilimsel çalışmalar yapan ve aynı zamanda BM kuruluşu olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) "1,5 santigrat derece Küresel Isınma Özel Raporu"na göre, yerküre insan faaliyetleri sebebiyle 1 derece ısındı.
Bilim insanları, dünyanın en fazla 0,5 derece daha ısınmayı kaldırabileceği, dolayısıyla küresel ısınmanın sanayi öncesi döneme göre 1,5 derece artışla sınırlandırılması gerektiği noktasında uyarıyor.
Karbondioksit oranı hiç bu kadar yükselmedi
Sanayileşmenin ivme kazandığı 1950'lerden bugüne karbondioksit ve sera gazı salınımının artmasıyla atmosferin ve okyanusların ısındığı, deniz seviyelerinin yükseldiği ve küresel ısınmanın yaşandığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
Bilim insanları son 650 bin yılın hiçbir döneminde karbondioksit oranının bugünkü kadar yükselmediğini ortaya koyuyor.
BM Gıda Ve Tarım Örgütü (FAO) Gıda Ve Tarım İçin Genetik Kaynaklar Komisyonunun hazırladığı "Gıda ve Tarım İçin Biyoçesitliliğin Küresel Durumu 2019 Raporu"nda gıda ve tarım için biyo-çeşitliliğin elzem olduğu belirtildi.
Son 10 yılda ormanlık alanların azalması yüzde 50'ye kadar indirgendi. Ancak raporda, küresel azalmanın devam ettiği belirtiliyor. Son yıllarda küresel olarak mercan kayalıklarında da büyük kayıplar görüldü.
"Yaşayan Gezegen Raporu"na göreyse, son 50 yılda karasal türlerin popülasyonlarında yüzde 38, deniz türlerinin popülasyonlarında yüzde 36 azalma olurken, en fazla kayıp yüzde 81'ile sulak alanlarda oldu.
Rapor kapsamında hazırlanan Küresel Yaşayan Gezegen Endeksi verilerinde, canlı türlerinin popülasyonlarında yüzde 60 genel düşüş yaşandığı belirtildi.
İnsan faaliyetleri yüzünden 1 milyona yakın hayvan ve bitki türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
10 kişiden 9’u kirli hava soluyor
Birleşmiş Milletler'e göre her 10 kişiden 9’u kirli hava soluyor. Bu durum da her yıl 7 milyonun insanın ölümüne neden olan küresel bir sağlık krizine yol açıyor.
Hava kirliliği nedeniyle yılda 7 milyon insan hayatını kaybediyor. Bu yılki teması hava kirliliğiyle mücadele olan 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, Birleşmiş Milletler'den yine uyarı geldi.
Bu kez “Hava kirliliğinden hiç kimse kaçamaz” denildi. Dünya Çevre Günü'nün 2019 yılı sloganı "Hava kirliliğini alt et".
Hava kirliliği, kronik obstrüktif akciğer hastalığından kaynaklanan küresel ölümlerin % 41'inin, Tip 2 diyabetin % 20'sinin, akciğer kanserinin % 19'unun, kalp hastalıklarının % 16'sının ve inme ölümlerinin % 11'inin sorumlusu olarak gösteriliyor.
Ortalama hayat süresinin kötü hava koşulları nedeniyle en fazla kısalacağı yer ise Güney Asya ülkeleri. Çocukların ortalama ömürlerinin Güney Asya'da 30 ay, Sahra Altı Afrika'da 24 ay, Doğu Asya'da 23 ay, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da 18 ay, Latin Amerika'da 9 ay kısalacağı tahmin ediliyor. Global olarak ise 20 aylık bir kısalma öngörülüyor.
Hava kirliliğinin yol açtığı ölüm sayısı: 51 bin 574
Türkiye'de hava kirliliği, 2017’de 51 bin 574 ölüme yol açtı. Bu rakam aynı yıl trafik kazalarından ölenlerden 7 kat daha fazla.
Temiz Hava Hakkı Platformu'nun "Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Raporu"nun sonuçlarına göre, hava kalitesi değerleri hesaplanan 73 ilin 44'ünde kirli hava solundu.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) belirlediği değerlere göre, hava kirliliğinin en yüksek hesaplandığı iller sırasıyla Kahramanmaraş, Iğdır, Mersin, Manisa, Niğde, Bursa ve Afyonkarahisar oldu.
Kahramanmaraş, Manisa ve Muğla'daki kirlilikte şehirlerdeki kömür santrallerinin etkili olduğu tespit edildi.
Türkiye'nin "Çevresel Performans İncelemesi"
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatının (OECD) Çevresel Performans İncelemesi Raporu'na (ÇPİ) göre, Türkiye başta güneş, rüzgar, jeotermal ve hidroelektrik enerjisi olmak üzere son yıllarda kurulu kapasite bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden biri oldu.
Ayrıca, yenilenebilir enerjinin toplam birincil enerji arzındaki payı OECD ortalamasının üstünde.
Kaynakları verimli bir ekonomiye geçiş
Türkiye, atık ile ilgili Avrupa Birliği'ne (AB) uyum sağlayarak ve kentsel atıklar ile tehlikeli atıkların üretimini azaltarak ilerleme kaydetti. Kimyasalların yönetimi anlamında mevzuat bakımından da gelişmeler yaşandı.
Türkiye'de, biyoçeşitlilik bakımından koruma alanlarının kapsamı genişletilerek çevre koruma anlamında da ilerleme yaşandı.
Saha tespiti, biyoçeşitliliğin korunması ve nesli tükenen türlerin doğal yaşam alanlarının geri kazanımına yönelik araştırmalar yapılıyor. Tarımsal biyoçeşitlilik araştırma ve genetik nitelendirme çalışmaları, 2001 yılından bu yana yürütülüyor.
Ağaçlandırma, erozyon denetimi, bozulan ormanların ıslahı, mera ıslahı ve suni gençleştirme çalışmaları sayesinde, Türkiye'nin orman örtüsü genişledi.
Sadece 2018'de 263 milyon 76 bin fidan toprakla buluşturuldu. Mesire yeri sayısı 92'den bin 375'e çıktı. 137 şehir ormanı kuruldu.
Türkiye'de geri dönüşüm
Geri dönüşümün tüm topluma yayılmasının yolu, bireysel bilinç oluşturmaktan geçiyor. Bireysel olarak uygulanacak birkaç basit çözümle geri dönüşüme büyük katkılarda bulunmak mümkün. Peki, Türkiye'de geri dönüşüm için neler yapılıyor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2017’de “Sıfır Atık Projesi” başlatıldı.
Projenin ülke çapında duyurulması, yaygınlaştırılması, vatandaşların bilinçlendirilmesi ve bütün Türkiye’ye yayılması için yoğun olarak çalışmalar devam ediyor.
Projenin pilot uygulaması ilk olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ana hizmet binasında başladı. Bugün ise 7 bin 162 kamu kuruluşunda uygulanır hale geldi. Sıfır Atık Projesi için, önce atık kumbaraları yerleştirildi.
Geçici depolama alanı ve kompost tesisleri kuruldu. Tüm personele sıfır atık uygulamasına ilişkin eğitimler verildi. Projenin uygulamaya başlanmasından bu yana geçen 1 yıllık sürede elde edilen veriler, kısa sürede sağlanan büyük başarıları ortaya koydu.
Poşet kullanımı azalıyor
Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de bir kişi, yılda 440 plastik poşet kullanıyor. Bunu önlemek için 2019 yılının başında alışveriş poşetleri 25 kuruşa satılmaya başlandı.
Bu düzenlemeyle 2025 yılına kadar alışveriş poşetlerinden yüzde 90 tasarruf sağlanması hedefleniyor.
Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfının hedefi de ambalaj atıklarının sürdürülebilir bir sistem içerisinde toplanıp geri dönüştürülmesi.
ÇEVKO'nun 2017 yılında yaptığı faaliyetler arasında şunlar yer alıyor:
- Geri dönüşümü sağlanan kağıt-karton, kompozit, ahşap ambalajlı atıkları ile 4 milyon 714 bin 805 ağacın kesilmesi önlendi.
- Geri kazanımı sağlanan ambalaj atıkları ile 2 milyar 695 milyon 821 bin 784 kilovat saat elektrik tasarrufu sağlandı.
- Geri kazanımı sağlanan plastik ambalaj atıkları ile 130 milyon 108 bin 31 litre fosil yakıt tasarrufu sağlandı.
- Geri kazanımı sağlanan kağıt-karton/kompozit ambalaj atıkları ile 7 milyar 263 milyon 524 bin 765 litre su tasarrufu sağlandı.
- Geri kazanımı sağlanan ambalaj atıkları ile 339 bin 696 ton sera gazı salımı engellendi.