Birleşmiş Milletlerin (BM) 15. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi, "Karasal ekosistemin sürdürülebilir kullanımının, ormanların çevreci idaresinin, çölleşme ile mücadelenin, arazi ve biyo çeşitlilik kaybının tersine döndürülmesinin teşvik edilmesini" kapsıyor.
Ormanlar ve ağaç nüfusu, geçim kaynaklarını desteklemek, temiz su ve hava sağlamak, biyo çeşitliliği korumak ve iklim değişikliğine cevap verebilmek gibi hem insana hem de tabiata hayati katkılarda bulunuyor.
BM’nin Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) "Ormanların Durumu 2018" raporunda paylaştığı 1990-2010-2015 yıllarının grafiklerine göre, dünya ormanları bu süre zarfında küresel arazilerin yüzde 31,6'sından yüzde 30,6'ya geriledi.
Raporda, karasal ekosistemin ve ormanların korunması yükselişte olduğu ve orman kayıplarının yavaşladığı vurgulanıyor.
Orta ve Güney Asya’da orman seviyeleri yükseldi
Rapor, yeryüzündeki orman bölgelerinin 2000 yılında 4,1 milyar hektar seviyesinden, 2015 yılında 4 milyar hektar seviyesine gerilediğini ortaya koyuyor. Bununla birlikte hızlı gerilemenin kaydedildiği 2000-2005 döneminden bugüne orman kayıplarının yüzde 25 oranında azaldığını ve son dönemde kayıplarda bir yavaşlama olduğunu gösteriyor.
Avustralya ve Yeni Zelanda’da bu oran yüzde 17,4’ten 17’ye gerilerken, Avrupa ve Kuzey Amerika’da 40,3’ten 41’e yükseldi.
Bu oran, Doğu ve Güney Doğu Asya’da yüzde 28,5’ten 29,6’ya yükselirken, Sahraaltı Afrika’da yüzde 30,6’dan 27,1’e düştü.
Latin Amerika ve Karayipler’de yüzde 51,3’ten 46,4’e gerileyen söz konusu oranın, Orta ve Güney Asya’da yüzde 9,5’ten 10’a yükseldiği gözlendi.
Müstahsil verim
Dünyanın bitki örtüsüyle kaplı kara yüzeyinin 5’te 1’i, 1999’tan 2013’e kadar müstahsil verimliliğinde azalma eğilimi gösterdi. Bu eğilim 1 milyardan fazla insanın geçim kaynağını tehdit ediyor.
Tarlaların yüzde 19’u, orman bölgelerinin yüzde 16’sı, çayırların yüzde 19’u ve meraların yüzde 28’i olmak üzere yaklaşık 24 milyon kilometrekare arazi bundan etkilendi.
Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) Küresel Kırmızı Liste Endeksi’ne göre (RLI) 1993’ten beri tehdit altındaki türlerin 0,82’den 0,74 oranına düşüş gösterdiği ve memeli, kuş, yüzergezer nüfusunun alarm trendine girdiği belirtiliyor.
Bu trendin ana sebepleri sürdürülemez tarım ve hasat ticareti, ormanların yok edilmesi, yabancı türlerin istilası.
120 ülkede yaklaşık 7 bin tür hayvan ve bitkinin yasa dışı avlanarak vahşi yaşamın karaborsacılığında istismar edilmesi de koruma çabalarını da tehdit ediyor.
Raporda, biyo çeşitlilik destekli karşılıklı resmi kalkınma yardımlarının 2016’da 7 milyar doları bulduğu, bu rakamın 2015 reel verilerine kıyasla yüzde 21 azalma gösterdiği belirtildi.
Nüfusun yüzde 71'i güvenli içme suyuna erişebiliyor
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2017’deki "İçme suyu, Hıfzıssıhha ve Hijyen" raporuna göre ise dünyada 159 milyon insan içme suyunu hijyen açısından en düşük düzeydeki "yer üstü" sularından karşılıyor.
Raporda, hijyen açısından içme suları en düşükten en yükseğe doğru "yer üstü", "işlenmemiş", "kısıtlı", "temel" ve "güvenli işlenmiş" olarak sınıflandırılıyor.
Buna göre, dünya nüfusunun yüzde 71'ine denk düşen 5,2 milyar insan, "güvenli işlenmiş" içme suyu hizmetine erişebiliyor. Yaklaşık 844 milyon kişi sadece "temel" içme suyuna ulaşabilirken, 159 milyon kişi ise içme suyunu "yer üstü" sularından karşılıyor.
Kaynak: AA