Bilgisayar monitörleri, sabit sürücüler, yazıcılar… Artık kullanılmayan veya işe yaramayan elektronik ürünler onlar için “çöp” değil. O atıkları hazineye çeviren bir girişim var ve çok anlamlı bir geri dönüşüm projesi için kapı kapı dolaşmaktan geri durmuyorlar...
Projenin mimarı olan Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği (EAGD) 2012 yılında kuruldu. Elektronik atıkların çevreye verdiği zararı minimize etmek amacıyla yola çıkan EAGD, o günden bu yana elektronik atıkların zararıyla ilgili konferanslar organize ediyor, bilinçlendirme çalışmaları yapıyor ve eğitimler düzenliyor.
30 bilgisayar sınıfı kuruldu
“Köy Okullarına Bilgisayar Projesi” derneğin en önemli faaliyetlerinden biri. EAGD Yönetim Kurulu Başkanı Burak Köktürk, projeyle bugüne kadar 30 bilgisayar sınıfı kurduklarını ifade ediyor.
Bir köy okuluna bilgisayar sınıfı kurmak için ilk aşama gerekli ekipmanın sağlanması… Elektronik atıklar derneğe bağış yoluyla veriliyor. Köktürk süreci şöyle anlatıyor:
“Bağışçıların bizlere ulaşabilecekleri birden çok yöntem var. Arama motoru reklamları bize ücretsiz olarak veriliyor. Dolayısıyla internette ‘elektronik atık, eski bilgisayarımı ne yapabilirim, köy okullarına yardım’ gibi aramalar yapıldığı zaman direkt ilk sırada yer alıyoruz. Bağışçı bize ulaşıyor ve randevulaşıyoruz.”
Elektronik atıklar bağışçının adresinden alınıyor
Bağışlar adreslere gidilerek toplanıyor. “Zaten bu projenin başarılı olmasının da en büyük nedeni bu” diyor Köktürk ve şöyle devam ediyor:
“Buna benzer başka projeler de var. Ancak onlar hep kargoyla karşı ödemeli olarak yollanmasını istiyorlar. Genelde eski elektronik eşyalar, büyük ekipmanlar olduğu için bağışçı açısından onların paketlenip gönderilmesi zor oluyor. Biz evden aldığımız için en verimli ve aktif çözüm bu oluyor.”
Bilişim ekipmanları ayrılıyor
Bağışlanan elektronik bir ürün atölyeye getirildikten sonra bağışçıya bir kullanıcı adı ve şifre gönderiliyor. Böylece bağışçı, ürünün nasıl değerlendirildiğini takip edebiliyor. Köktürk, bağışlanan ürünü aldıktan sonra izledikleri yolu şöyle özetliyor:
“Öncelikle eşya atölyeye geldiği zaman çalışıp çalışmadığına bakıyoruz. Eğer bilişim ekipmanıysa ayırıyoruz. Bilişim ekipmanı değilse, farklı bir yere koyuyoruz. Bilişim ekipmanlarına öncelik vererek tamir etmeye çalışıyoruz. Tamir etmeye çalıştığımız ürünün parçasını kendi havuzumuzda bulabilirsek zaten direkt o parçayı kullanıyoruz. Formatlayıp, ofis programlarını yükleyip bilgisayarı hazır hale getiriyoruz. Onun dışındaki ekipmanları, geri dönüşüm firmasına veriyoruz. Karşılığında hard disk, rem, klavye, mouse, monitör veya tamir etmek için kart gibi parçalar alıyoruz. Yaklaşık 30 tane hurda bilgisayardan 10 tane çalışan bilgisayar seti çıkarabiliyoruz.”
Fen Bilgisi kitabında 'geri dönüşüm' başlığı altında veriliyor
Hazırlanan bilgisayarlar ihtiyacı olan köy okullarına gidilerek bizzat kuruluyor. Şu an listelerinde bilgisayar sınıfı kurulması için bekleyen 82 tane okul olduğunu ifade eden Köktürk, “Artık okullar bize ulaşıyor. Yaklaşık 4 sene önce Milli Eğitim Bakanlığı Fen Bilgisi kitabında 'geri dönüşüm' başlığı altında bizden bahsedilerek direkt linkimiz konuldu. Dolayısıyla öğretmenler bilgisayar taleplerini artık doğrudan bize yolluyor” diyor.
Bilgisayar sürekli bir ihtiyaç olduğu için listeye sürekli yeni okullar ekleniyor. Köktürk, okulları seçerken bazı kıstaslara dikkat ettiklerini vurguluyor:
“Öncelikle oradaki kontağımız çok önemli. Öğretmenin ilgisinden, o bilgisayara sahip çıkabileceğinden, orada gerçekten çocuklara yararlı olabileceğinden emin olmamız gerekiyor. Onun dışında öğrenci sayısı da önemli. Verimli kullanıldığı zaman yaklaşık 200-400 öğrenciye, bir bilgisayar sınıfı yetiyor. Ne kadar çok öğrenci faydalanırsa o kadar iyi. Dikkat ettiğimiz üçüncü bir kriter ise internet altyapısının, boş bir sınıfının ve elektrik tesisatının olması.”
Türkiye’nin dört bir yanına bilgisayar sınıfı
Şırnak, Şanlıurfa, Gaziantep, Siirt, Diyarbakır, Elazığ, Sivas, Gümüşhane ve Samsun gibi pek çok şehirde köy okullarına bilgisayar sınıfı kurduklarını söyleyen Köktürk, yaşadıkları mutluluğu heyecanla anlatıyor:
“Bilgisayarlarla bir okulun bahçesine girdiğimiz zaman çocuklar etrafımıza doluşuyor. 5 dakika içinde 10 tane bilgisayarı sınıfa çıkarıyoruz. Sonrasında bilgisayarları kuruyoruz. Bazı çocuklar ilk defa bilgisayar görüyor. Bazısı ilk defa mouse görüyor, korkuyor dokunmaya. O tip şeyler yaşadık. Dolayısıyla çok mutlu oluyorlar.”
Bugüne kadar EAGD’nin yaklaşık 2 bin 800 bağışçısı oldu. Bunlardan yaklaşık 150’si kurumsal, geri kalanlar ise bireysel bağışçılar. Köy okullarına bilgisayar sınıfları kurmaya devam edeceklerini belirten Köktürk’ün bir de çağrısı var:
“İnsanlar genel olarak çalışan-çalışmayan hiçbir elektronik eşyalarını çöpe atmasın. Bu bilişim ekipmanı olsun ya da olmasın derneğimize bağışlayabilirler. Ama kesinlikle çöpe atmasınlar. Çünkü içinde tehlikeli maddeler var. Bunların havaya, suya, toprağa karışmaması gerekiyor. Öncelikle bunu söyleyebilirim. Eğer gerçekten içinde zehirli madde olan şeyler varsa, bunları da belediyelere ulaştırmaları gerekiyor. En yakın belediyenin çevre koruma müdürlüğüne başvurabilirler.”