Vatani görevinden döndükten sonra 1964'te Çorum'un Dodurga ilçesinde marangozluk yapmaya başlayan Kula, burada birkaç yıl çalıştıktan sonra İskilip ilçesinde ilk atölyesini açtı.
Zamanla işlerini büyüten, yeni ekipmanlar alan Kula'nın atölyesi ve bitişiğindeki evi yandı. Bunun üzerine komşuları aralarında para toplayarak, Kula'ya yeni bir ev ve atölye inşa etti.
Bu atölye ve ev de 1980'li yıllardaki selde yıkılınca Dodurga'ya geri dönen Kula, 1985'te kurduğu atölyesinde mesleğini sürdürmeye devam etti.
Atölyesinde ürettiği hamur tahtası, oklava, kesme tahtası, baston gibi ahşap ürünleri her hafta salı günleri kurulan ilçe pazarında satarak geçimini sağlayan Kula, vatandaşların özel siparişlerini ve tamir işlerini de özenle yapıyor.
İki çocuk babası Kula, atölyesinin yanındaki evinde eşiyle yaşamını sürdürüyor.
Mehmet Kula, AA muhabirine, ahşap işlemeye ilk kez çocukluk yıllarında tüfek kundağı yaparak başladığını söyledi.
Yangın ve sel gibi afetler nedeniyle bütün birikimini kaybettiğini ancak yeniden atölye açmayı başardığını belirten Kula, bu kez de sağlık sorunlarının çıktığını, akciğer ve kolon kanseri tedavisi gördüğünü anlattı.
"Üretmek ve çalışmak çok güzel bir şey"
Kula, "1991-1996 yılları arası 7 kez ameliyat oldum. Kolon kanseri ve akciğer kanseri var. Ben bu işi birincisi vatandaşa hizmet etmek için, ikincisi de hastalığı kafaya takmamak için yapıyorum. Çalışmaya başladığın zaman hastalıklara kafayı takmıyorsun. Yorulduğunda oturup dinleniyorsun. Vatandaşların gece ve gündüz her zaman işlerini görerek kendi başıma burada çalışıp duruyorum" dedi.
Ahşaptan en çok mutfak gereçleri yaptığını belirten Kula, siparişlere göre de üretim yaptığını dile getirerek, "Burada genelde ekmek tahtası, bel sapı, oklava yapıyorum. Ekmek paramızı kazanmamız için en güzel yaptığım ekmek tahtası. Kendimiz üretip kendimiz yapıyoruz. 1. sınıf keresteden 1. sınıf malzeme yapıyoruz. Ahşaptan istediğim her şeyi yapabilirim. Bir kişi bana istediği ürünün fotoğrafını getirirse ben onu yapabilirim" diye konuştu.
Kula, 4 yıldır mesleği öğretecek bir çırak bulamadığından yakınarak, "Üretmek ve çalışmak çok güzel bir şey. Yaşlı kişilerin bir geliri oluyor, hastalığı ve yaşlılığı bahane edip çalışmak istemiyor. Bilhassa 4 senedir mesleği öğretmeye insan bulamıyorum. Ben öldükten sonra buradaki makineler hurdaya gidecek. Üzülüyorum bu makineler için" ifadelerini kullandı.