Atalarımız, "Bugünün işini yarına bırakma" demiş ama artık o işler günler belki haftalar sonrasına bırakılır oldu.
Modern insanın günümüzde en büyük sınavlarından biri, erteleme... Hem başarının önünde bir engel hem de hayatı doya doya yaşamanın. Erteliyoruz, nedenini tam da bilmiyoruz... Hatta pek çok insan bu sorunla mücadele ettiğinin farkında bile değil. Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk'le sorumlulukları neden ötelediğimizi konuştuk.
Hastalık mı, tembellik mi?
Erteleme, oldukça kişisel bir tercih olarak görüldüğünden olacak, çoğu kişi bu durumu sadece tembellikle açıklıyor. Ancak durumun hiç de sanıldığı kadar basit olmadığı, benzer şikayetlere sahip kişi sayısının artmasıyla ortaya çıktı. Erteleme, bir rahatsızlık olarak görülmeye başlanacak dereceye gelse de Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk henüz literatürde doğrudan bir hastalık olarak tanımlanmadığını söylüyor.
"Genellikle kişiler işin başına oturmadan önce son bir kez başka bir şey yapma, kasıtlı veya bilinçli olarak yapılması gereken eylemden kaçınma ve o eylemi ağırdan alma gibi bazı özelliklerle karşımıza çıkabiliyor. Ama bu duruma tembellik diyemeyiz açıkçası."
Peki, neden erteliyoruz? 'Başaramayacağım bir işe neden başlayayım' inancı sorumlulukları öteleme nedenlerinden sadece biri.. Erman Şentürk olası nedenleri şöyle sıralıyor:
"Bununla ilgili birçok öngörü var. Bunların en başında bir motivasyon eksikliği yer alıyor. Kişinin yapması gereken işe yeterince motive olmama durumu, zamanı iyi yönetememesi keza sebepler arasında yer alıyor. Mükemmeliyetçi kişilik özelliklerini de çok fazla görüyoruz erteleme davranışını. Kişi yapması gereken işi tam layığıyla yapamayacağını düşündüğü zaman erteleme yolunu seçebiliyor. Başaramama, bitirememenin verdiği kaygıyı da çok fazla görüyoruz, başaramayacağını düşündüğü için en iyisi hiç başlamama yolunu seçebiliyor kişi. Kişiliğine uygun olmayan iş ya da okul, bölüm seçimi, yani kişinin uğraştığı işle ilgili kendisini yeterince başarılı görmemesi, sebeplerden biri olabiliyor.
Bazen bu davranış bir alışkanlık haline gelebiliyor. Bazı kişiler daha planlı, daha sistematik, daha programlı çalışma yolunu seçebilirken bazı insanlar bunu son dakikada da yapabileceğini, başarabileceğini daha önce son dakikalarda hep yapabildiğini gördükleri için bu yolu seçebiliyorlar. Bu tamamen kişinin çalışma sistematiğiyle alakalı bir durum. Çünkü mesela öğrencilik hayatımızdan da biliyoruz. Bazı çocuklar son dakikaya, son saniyeye bırakabiliyorlar ders çalışmayı ve nitekim bu şekilde başarılı olabiliyorlar."
Erteleme ile nasıl başa çıkılır?
Erman Şentürk, "Aslında bakarsanız erteleme davranışı hepimizin hayatında olan bir davranış" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Bizim bunu bir bozukluk olarak değerlendirmemiz, genellikle devamlılık seyretmesi ve kişinin hayatının her yönünü etkilemeye başlamasıyla alakalı oluyor. Herkeste olan bu davranış yaklaşık yüzde 20'lik bir kesimde kronik hale dönebiliyor."
Şentürk'e bu sorunla mücadele etmenin yollarını da soruyoruz.
"Bunun bir farkındalığının olması gerekiyor. Yaş, meslek fark etmeksizin, böyle bir problemi yaşadığını kişinin kabul etmesi gerekiyor. Sonra da buna sebebiyet veren, kişinin konsantrasyonunu bozan, ertelemeye yol açan etmenler tek tek not edilmeli. İşe başlarken ertelemeye sebep olan nedenler, nesneler ortadan kaldırılmalı.
Kronik erteleyicilerin çok önemli bir bölümünde biz sosyal medya uğraşısını ve internette sörf yapmayı çok fazla gözlemliyoruz. Bu kişilerin günde ortalama bir buçuk saat bu mecraları sorumluluklarını ertelemek için kullandıklarını gözlemliyoruz. O yüzden öncelikle yapılacak işleri bölümlere ayırmak ve planlanan zaman aralığında da bu bölümleri tamamlamak gerekiyor. Yani doğru ve etkili bir zaman yönetimi burada çok önemli.
Yapılan hiçbir işin mükemmel olmayacağını kabullenmek, işlerin bazen iyi ya da normal şekilde de sonuçlanabileceğini kabul etmek çok önemli. Kişinin erteleme için yaptığı eylemlerin boşa bir zaman olduğunun farkına varması ve bunları sınırlandırması çok önemli."
Profesyonel yardıma ne zaman başvurulmalı?
"Birçok rahatsızlıkta olduğu gibi, erteleme de kişinin günlük hayattaki işlevselliğinde azalmaya yol açacak boyutta bir alışkanlığa dönüştüyse yardım almakta fayda var" diyor Erman Şentürk. Zira belli bir aşamadan sonra kişinin kendi kendine sorunları aşması da zorlaşıyor.
"Bu bir bozukluk haline geldiyse kendi kendini yönetebilmek çok kolay olmuyor. Öncelikle sorunun üstesinden gelebilmek için, bu bozukluğun farkına varmak gerekiyor. Ama farkına vardığında dahi kişiler bu zaman yönetimini önceliklendirmeyi, planlamayı, programlamayı başaramayabiliyorlar. Bu noktada destek almalarını öneriyorum açıkçası"
Grafik: Nursel Cobuloğlu