Suriye’de 13 yıl önce özgürlük talebiyle başlayan halk hareketlerine Baas rejimi şiddetle karşılık verdi. Binlerce kişinin öldürüldüğü rejim saldırıları, süreci iç savaşa dönüştürdü.
Evleri yakılan yıkılan, sebepsizce hapishanelere atılıp çeşitli işkencelere maruz kalan Suriyeliler, rejimin katliamlarından kurtulabilmek için ülkelerini terk etmek zorunda bırakıldı. Onlardan biri de Muhannad Hammoud.
İç karışıklıkların başladığı 2011 yılında henüz üniversite öğrencisi olan Muhannad, saldırıların arttığı süreçte eğitim hayatını durdurmak zorunda kalan milyonlarca Suriyeliden biri. Saldırılarda 3 defa yaralanan ve aylarca tedavi gören Muhannad, sağlık sorunları nedeniyle doğduğu toprakları ve ailesini geride bırakmak zorunda kaldı.
Başkent Şam’ın Kalamun bölgesinde yaşayan ve 2015’te tedavi amaçlı Türkiye’ye gelen Muhannad, Suriye’de yaşadıklarını TRT Haber’e anlattı.
"2011’de gösterilerle başlayan olaylar, rejimin bombalamalarıyla gittikçe şiddetlendi. Olaylar alevlendikçe halk da kendini koruma amaçlı silahlanmaya başladı. Bunu gören rejim bombalarla olayları bastırmak istedi. O dönemde evimin bahçesine top mermisi düştü. O saldırıda Allah’tan kimse yaralanmadı ama kadınlar ve çocukları hemen güvenli bölgelere sevk etmek zorunda kaldık."
Şam kırsalında yer alan Kalamun bölgesi Lübnan sınırına yakın olmasıyla da coğrafi öneme sahip noktalardan biri. Dağlık bir alan olan bu bölgenin ele geçirilmesi, rejimin konumunu da güçlendirecekti.
Kalamun’un 30 gün boyunca kuşatma altında kaldığına değinen Muhannad, halkına destek olmak amaçlı ilk yardım eğitimleri alarak bölgede yaralılara yardım ettiğini söyledi. Fakat yardımlar sırasında o da yaralandı:
Suriye’de yıllarca devam eden iç karışıklıkta sadece kadınlar ve çocuklar değil, genç yaşlı demeden milyonlarca kişi yaşama umuduyla sınır ülkelere göç etti. Geride kalıp mücadele eden çok sayıda insan olsa da doktorların, mühendislerin ya da öğretmenlerin göçü birçok eksiği de beraberinde getirdi.
Kırsal bölgelerdeki tıbbi müdahaleler her geçen gün yetersiz kalırken, bu açığı bölgede yaşayanlar doldurmaya çalıştı. Tıpkı Muhannad gibi…
“Kalamun’da hekim kalmayınca ilk yardım eğitimleri alıp ihtiyaç olunan bölgelere gittim. Yaşadıklarımızı dünyaya duyurmak için gönüllü basın görevi yaptım. Ama burada başka bir saldırıya uğradım. Yakınımıza düşen bomba sonucu etraf toz duman olmuştu, uğultudan hiçbir şey duyamıyordum. Bu saldırıda elimden yaralandım. Yüzde 40’ını artık kullanamadığım sol elim için birçok yerde tedavi aradım ama bulamadım. Rejim pasaport vermediği için ülkeden de çıkamıyorduk. 2015’te çıkan pasaport yasası sonrasında Türkiye’ye geldim. Buranın sağlık olanaklarından yararlanmak istedim. Ama elim için artık çok geçti.”
Yurduna dönemeyen Muhannad’da yarım kalan eğitimini Türkiye’de tamamladı. Hem de girdiği Ondokuz Mayıs Üniversite’sinde bölüm ve fakülte birincisi olarak. Suriye’de tamamlayamadığı eğitimini Türkiye’de başarıyla devam ettiren Muhannad, bugünlerde Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimine devam ediyor.
Petrol Mühendisliği’nden Gazetecilik bölümüne olan geçişini ise şöyle tanımlıyor: Rejimin baskıları sonrası siyasetin, iktisattın ve basının ne kadar değerli olduğunu fak ettim. Medyanın önemini gördüm. O yüzden okuduğum bölüm yerine bu alana geçmeye karar verdim.
Abisiyle Türkiye’ye sığınan Muhannad geride babası ve üvey annesini bırakmıştı. Yaşlarından dolayı evlerini bırakmak istemeyen ebeveynlerini senelerce göremeyen Muhannad bir yanda vatan, bir yanda da aile hasreti çekiyordu.
Yıl 2022’yi gösterdiğinde Lübnan’a gidebilme olanağı yakalayan Muhannad ailesiyle burada, aradan geçen 8 yılın ardından görüşebildi. Yurduna ise 10 senedir giremeyen Muhannad, rejimin düşmesiyle bugünlerde memleketine gitmenin planlarını yapıyor.
Muhannad, genç yaşta geldiği Türkiye’de karşılaştığı hoşgörüyü şöyle ifade etti:
Ailesini görmek için en yakın zamanda Suriye’ye gideceğine değinen Muhannad Hammoud, ülkesindeki dikta rejiminin yıkılmasıyla geleceğini yurdunda sürmek istediğini söyledi.