Sevimli dostlar, kepenklerin açılmasıyla dükkanlara geliyor, mesai bitene kadar esnafla, çalışanlarla birlikte vakit geçiriyor. Üşüdüklerinde ısınabilecekleri, acıktıklarında karınlarını doyurabilecekleri dükkanları kısa sürede benimseyerek, vazgeçilmezlerden biri oluyorlar.
Mesai yapan kediler, sevimlilikleri, kapıda nöbetçi gibi beklemeleri ve yaydıkları sıcak enerjiyle hem çalışanların, hem de müşterilerin gözdesi haline geliyorlar.
Kafe kedisi Antonio
İstanbul’da birçok esnaf, mesaisini sevimli kedilerle birlikte yürütüyor. Harbiye’de bir kafede çalışan Hacı Kayan da bu isimlerden biri. Antonio adını verdikleri kedi ile her gün kafeyi beraber açıp akşama kadar onunla birlikte vakit geçiren Hacı Kayan; sıra dışı mesai arkadaşını şöyle anlatıyor:
“Antonio bizim kedimiz. Sabah beraber dükkanı açıyoruz, akşam beraber kapatıyoruz. Onunla beraber eğleniyoruz, oynuyoruz, yemeğini veriyoruz o da bizi çok seviyor. Ne zaman açsak geliyor dükkana. Müşteriyle beraber içeri giriyor. Hani konuşabilse müşteriyi çağıracak, buyurun çekecek.”
Sabahları eczanenin açılmasını sabırsızlıkla bekliyor
Mesaisini Cihangir’deki eczanede yaptığı için adını ilaç markasından alan bir başka sevimli kedi de, semtin tanınan simaları arasında yer alıyor. Her sabah kepenkleri açan eczane çalışanı, “Sabah köşede bekliyor, ben kapıya geldiğimde kapıyı tırmalıyor, ‘hadi aç artık içeri gireyim’ diye. Akşam da çıkarken kucağımızda çıkartıyoruz çünkü çıkmak istemiyor. Arada sırada çıkıyor bir dolanıp geri geliyor. Hemen ya üst kata çıkıyor ya da şuradaki sandalyesine oturuyor. Ama genelde bütün gün bizimle beraber” diyor.
Kepengin sesiyle dükkana koşuyor
Kadıköy’deki kasap dükkanının kapılarını bir kediye açan esnaf ise kedinin doğum izninde olduğunu söyleyerek, şunları anlatıyor:
“Sabah dükkanı açmamı beklerdi, açmadığım zamanlar yan komşuda dururdu. Kepengin sesini duyduğu an direkt dükkana koşuyordu. Yemeğini yerdi, akşama kadar benimle burada olurdu. Şimdi doğum yaptı, yavrularının yanında. Ben hayvanlara verdikçe işler artıyor. Herkesin haberi olsun, onların rızkı da geliyor bir şekilde. Hor görmesinler hayvanları.”
Haber: İlyas Umut Özacar
Görüntü: İlyas Umut Özacar
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu