Ekip biçtiğimiz, üzerinde hayat kurduğumuz, insana, hayvana, bitkiye hayat veren, ölümden sonra üstümüzü örten toprak...
Varlığımıza bu kadar büyük etki eden toprak tehdit altında. Hem de yine bizim tarafımızdan. Ürettiğimiz kimyasallarla her geçen yıl daha da kirleniyor.
Topraktaki kimyasal kirlilik gözle görülemese de tükettiğimiz yiyecek ve içecekleri, içtiğimiz suyu, hatta soluduğumuz havayı zehirliyor.
Madencilik ve tarım başta olmak üzere, atık sular, filtresiz bacalarıyla fabrikalar ve kullandığımız araçların egzoz gazı kirliliğe neden olan başlıca etkenler arasında.
Kimyasal madde üretimi 2 kat arttı
Birleşmiş Milletler raporuna göre, arıtma ve filtreleme gibi teknolojileri kısıtlı olan ülkeler kirlilikten daha fazla etkileniyor.
Dünyada yıllık 2,3 milyar tona ulaşan kimyasal madde üretimi, 21. yüzyılın başından beri 2 kat arttı. Artış her yıl devam ediyor.
Tehlikeli atıklar toprakla temas ettirilmeden bertaraf edilebilir
Peki, gezegenimizin yaşayan ve yaşatan derisi olan toprağı korumak için ne yapabiliriz?
Tehlikeli maddelerin depolandığı tesislerde, ekipmanların bakım ve onarımları zamanında yapabiliriz.
Tarım ilaçları ve yapay gübre kullanımlarında yanlış uygulamaları önleyebiliriz.
Tehlikeli atıkları toprakla temas ettirilmeden bertaraf edebiliriz. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanabiliriz.
Küçük değişikliklerle büyük fark
Atıkları doğaya değil, ayrıştırarak çöpe atabiliriz. Kaba depolama yerine geri dönüşüme gönderebiliriz.
Bireysel olarak en basit şekilde, karbon ayak izimizi nasıl azaltacağımızı öğrenip hayatımızda çok küçük değişikliklerle büyük bir fark yaratabiliriz.