Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki göçerlerin 3 ay süren zorlu yayla yolculuğu sürüyor.
Havanın ısınmasıyla Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman ve Mardin'deki kışlaklarından çıkan göçerler, yaz boyunca konaklayacakları Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yaylalara yola çıktı.
Bir ay önce 300-400 kilometre uzaklıktaki Bingöl ve Erzurum'daki yaylalara ulaşmak için yola koyulan göçerler, yüzyıllardır aynı güzergahı kullanıyor.
Besiciler, binlerce koyun ve kuzuyla kötü hava şartlarına, yağmura, çamura aldırmadan yaya katettikleri yolda, konaklama yeri olarak Murat Nehri havzasındaki Palu ilçesini tercih ediyor. Bu sırada hayvanların su ihtiyacı da Murat Nehri'nden karşılanıyor.
Çok zor şartlarda sürdürdükleri atadan kalma mesleklerini "kader" olarak nitelendiren göçerler, gündüzleri yürüyüp, geceleri konaklıyor. Şafak vakti dağların eteklerinden indirdikleri sürüyü tarihi Palu Köprüsü'nden geçirip, yaylalara doğru ilerlerken, Palu'da sürülerin geçişi sırasında hayvanların sesi ve kalkan toz dolayısıyla görsel bir şölen yaşanıyor.
28 gündür yollarda
Şanlıurfa'dan 28 gün önce yola çıkan 35 yaşındaki çoban Şeref Demiral, hayatını sürülerin peşinde geçiriyor.
Yolculuğu iki ay daha sürecek olan Demiral, Bingöl Karlıova'daki yaylaya gidip 3 ay kalacak. Daha sonra tekrar dönüş yoluna geçecek.
"Yaylada yaşam yoldaki gibi değil daha iyi. Yaylada çadırlarımızı kuruyoruz, ailemiz geliyor. Annem, kız kardeşim, gelinim hepsi gelecek onlarla beraber olacağız."
Demiral, geceleri dağlarda keçe üzerinde yatıyor, yiyeceklerini eşek sırtında taşıyor. Yolculuk sırasında onu başka zorluklar da bekliyor. Demirel, banyo yapma imkanı bulamıyor, yemeğini kendisi yapmak zorunda kalıyor.
49 yıldır zorlu yolculuğunu sürdürüyor
49 yaşındaki Ali Barut'da hayata gözlerini yaylada açanlardan. Koyunlarının yünlerini dikkatle kırpıyor, 49 yıldır zorlu yolculuğunu sürdürüyor. Barut, göçerliğin kendilerine atalarından miras kaldığını ve kalabalık olmalarının kendileri için avantaj olduğunu düşünüyor.
Barut'un yolculuğunun varış noktası ise, Erzurum'un Hınıs ilçesindeki yaylası.
"Bizim yolculuğumuz 3 ay sürüyor. Yola çıkınca günlük konaklamalarla ilerliyoruz. Yağmur da çamur da olsa hayvanlarımızdan ayrılamıyoruz."
Kadının omuzundaki yük çok ağır
Göçer kadınlar da teknolojik yoksunluğa rağmen yılmadan her işin üstesinden geliyor. Güneş doğmadan güne başlayan ve omuzlarındaki yorgunluğuna rağmen tebessümünü yüzünden eksik etmeyen 3 çocuk annesi Semiha Barut, çocuklarının da yardımıyla yayla yolculuğu öncesi koyunlarını özenle kırpıyor.
Barut, gün ağarmadan uyanıp hamur yoğurup ardından ekmek pişiriyor, koyun sağıyor, yemek yapıyor, çamaşır yıkıyor.
"Şehirdeki insanların işi kolay. Hayvancılık her mevsim zor."
Akranlarına göre hayatın zorluğuyla küçük yaşta karşılaşan 11 yaşındaki Zeynep Barut, bir yandan 2 yaşındaki kardeşine bakıyor diğer yandan annesinin yardımına koşuyor.
Kaynak: AA