Görgü kuralları, nezaket kuralları, adabı muaşeret de dediğimiz kurallar... Her toplumda, insanların aynı anda uymak zorunda oldukları kurallarmış gibi görünüyor ama öyle değil. Farklı kültürlerde, inanışlarda farklı özellikler ve yansımalar görüyoruz.
Tibet'te dil çıkararak selamlaşmak yaygınken, Hindistan'da namaste, Japonya'da karşı taraftan daha çok eğilerek selamlaşmak esas... Körfez ülkelerinde, Arap coğrafyasında selamlaşırken erkekler arasında burun sürtme dikkati çekiyor.
Burun sürtme, alın değdirme Yeni Zelanda ile eskimolarda da rastlanan bir selamlaşma şekli. Türkiye'de ise öpüşerek selamlaşmak esas...Tokalaşmaksa evrensel bir selamlaşma yöntemi. "Bende silah yok, birlikteyiz, anlaştık mı?" anlamını taşıyor. Özellikle iş dünyasındaki tek temas şekli olarak ifade ediliyor. Ancak salgın döneminde bütün selamlaşmalara ara verildi.
Nezaket kurallarına koronavirüs engeli
Maske, mesafe ve hijyen... Salgın döneminde herkesin uyması gereken üç kural. Bu kurallar en çok selamlaşma alışkanlıklarımızla araya mesafe koydu. İnsanoğlu yine de birbirine dokunmadan duramadı; görgü kuralları şekil değiştirdi. Mümkün olan en az temasla da olsa insanoğlu dokunarak anlaşma geleneğini sürdürmeye çalıştı. Tokalaşmak yerini daha az temasın olduğu yumruk tokuşturmaya bıraktı. Bu selamlaşmanın da risk barındırdığını düşenenlerse dirsek ya da ayakkabı dokundurmayı tercih etti.
Uzmanlar ise temasın hiç olmadığı selamlaşmaların tercih edilmesi gerektiği görüşünde. Protokol ve Nezaket Kuralları Uzmanı İhsan Ataöv, o yöntemleri anlattı:
"Sağ elin sol göğse, kalbe dayandırılarak, hafif başla eğilip selam vermek, mesafeli bir şekilde, yani kendinize dokunarak selam verin diyoruz. Bazı ülkeler kendiyle tokalaşmaya başladı, yani senin elini tokalaşmışım gibi say ama pandemiden dolayı bunu böyle gösteriyorum der gibi selamlaşmaya başladı."
Selamlaşma eski haline dönecek mi?
İnsan karşısındakiyle anlaştığında ona dokunmak istiyor. Coğrafya, inanış ve kültürlere göre bu alışkanlıklar şekil değiştiriyor. Sarılanlar, öpüşenler, kafa tokuşturanlar... Peki salgın bittiğinde o günlere yeniden dönmek mümkün olacak mı? Yoksa korku samimiyetin önüne mi geçecek? İhsan Ataöv, eski selamlaşmaların kolay kolay dönmeyeceği görüşünde:
"Pandemiyle beraber yeni bir dünyaya uyandık. Yeni bir dünyayı yaşamaya başladık ve bu dünyada artık dokunma, sarılma, öpüşme pek olmayacak gibi. Mesafemiz var maskemiz var o zaman kimse umrumda değil demeyelim. Biz insanız, biz dokunmasak da selama devam etmeliyiz. Selamlaşmayı aramızda yaymalıyız. Yeni dünyada neyi öğrenebiliriz? Gözlerimizle gülmeyi öğretebiliriz. Siz maskenin altında samimi bir şekilde gülümsediğinizde zaten göz çukurlarınız kırışacaktır. Ben sizin samimi bir şekilde gülümsediğinizi yine anlarım. Lütfen samimiyetten ve selamdan pandemiyi bahane ederek kaçınmayalım. Belki tokalaşmak geri dönebilir, çok da emin değilim dönmeye de bilir. Ama öpüşmek ve sarılmak uzun bir süre hayatımızda olmayacak gibi görünüyor."