41 yaşındaki Levent Karadöl, Ankara’da yaşıyor. Keçiören Meslek Hastalıkları Hastanesinde psikolog.
Gözleri hiç görmüyor. 7 aylıkken geçirdiği menenjit sonucu gözlerini kaybetti… Ne ışık görüyor ne de başka bir şey. Güneş onun için sadece cama vuran bir ısı.
Karadöl’ün hayat enerjisi ise ona gözlerinin yokluğunu hissettirmiyor. Kendisi otomobil tutkunu. Hem yarışları hem de tamiri çok seviyor.
“Otomobil tutkunuz nasıl başladı?” diye sorduğumuzda, “Çocukluktan gelen bir sevgi” diye cevap veriyor.
“Hareket eden nesnelerin seslerine ilgi duymaya başladım. 5 yaşındayken oyuncak tren almış babam. Sürekli söküp takıyormuşum. 1993 yılında babam otomobil aldı, sürekli sanayiye gitmeye başladık. Gide gele arabayı öğrendim. Sonra ben otomobilde arızalar bulmaya başladım. Arızalar buldukça daha çok zevk almaya başladım. Ondan sonra da bu tutku bana bir beton gibi yerleşti."
Karadöl, otomobiller hakkında geniş bir bilgiye sahip. Öyle ki çevresindekilerin otomobil arızalarını kendisi tespit ediyor.
Kaçırdığı yarış sayısı 4 ya da 5
Gelelim Formula 1 sevgisine…
1994 yılının Mayıs ayında pikniğe gittiğini ancak yağmur yağdığı için piknikten erken döndüğünü anlatıyor Karadöl.
“Eve dönmek zorunda kalınca da televizyon açtım. Bir kanaldan inanılmaz sesli otomobiller geçiyor. 2 tane adam da yarışı anlatıyor ve o yarış benim için hayatımın dönüm noktası.”
1994 Monako Grand Prix’inden 2019’daki Avustralya Grand Prix’ine kadar kaçırdığı yarış sayısı en fazla 4 ya da 5. Karadöl, düğününü bile Formula 1 yarışının olmadığı bir hafta sonuna denk getirmiş.
Formula 1 hayattır…
Biraz da sözü Levent Karadöl’e bırakalım, otomobil sevgisini o anlatsın…
“Açıkçası dünyaya alıcı gözüyle bakmanın başka bir tabiri olabilir mi bilmiyorum. Ama yolu seviyorum, otomobili seviyorum, otomobille yolun özdeşleşmesini seviyorum. Dolayısıyla sürekli burada bu var, şurada şu var gibi kendi gittiğim yolları ezberliyorum. Virajları, kasisleri, ışıkları, dönüşleri... Ankara'dan Alanya’ya 550 kilometrelik yolu avucumun içi gibi bildiğimi iddia ediyorum.
Formula 1 aslında birçok ders hayata da uyarlanabilir. Yarışı tam kazanmak üzereyken kaza yapan bir pilotu, bütün işlerini bitirmişken rehavete kapılmış bir insana benzetebilirsiniz. Ya da hayatta bütün her şeyini kaybetmiş bir insanın tekrar zirveye çıkmasını Formula 1’deki mücadele hırsına benzetebilirsiniz. Bence Formula 1 hayattır.”
25 yıllık bir izleyici deneyimi ve mekanik bilgisi
Ferrari taraftarı olan Karadöl’ün en sevdiği pilot ise Michael Schumacher. Ona bir akrabasından bile daha bağlı olduğunu söylüyor. Ayrıca bir Ferrari pilotu olduğu için Sebastian Vettel’i de destekliyor.
Arabaların sesinden, sürüş tarzından pilotları ayırt edebiliyor. Hatta çekim açısını bile seslerden anlıyor. “Şimdi içinden gösterecekler aracın” diyor. Peki, bunu nasıl yapıyor?
“25 yıllık bir izleyici deneyimi ve mekanik bilgisi birleşmesi sayesinde sesinden anlıyorum hangi pilot olduğunu. Şu anda sürüş tarzlarından büyük takımlarım pilotlarını ayırt edebiliyorum. Hamilton biraz daha fren kullanan bir pilot. Sebastian Vettel biraz daha aracın motor ayarlarından yararlanıyor.”
Ona uçuk gelen hayalleri var
O, hayallerini “çok uçuk” diye tanımlıyor. Hayallerinden biri Monza Grand Prix’inde Ferrari’nin pit alanında olmak ve hiç dokunmadığı Formula 1 aracına dokunmak.
İkincisi ise bir rekor. Karadöl, dünya görme engelliler hız rekorunu kırmak istiyor. Daha önce onun için kapatılan bir havalimanında 244 kilometre hız yaptı, şimdiyse “Rekor neden Türkiye’ye gelmesin?” diye düşünüyor.
“İzlediğim yarışlarda baya bir şeye hakimim. Kazalara, arızalara, pilotların performanslarına… Neden olmasın? Dünyanın ilk görme engelli Formula 1 yorumcusu olabilirim.”