Her şey 1970’lerde ABD’li bir postacının gittiği her yere “TAKI 183” yazmasıyla başladı.
Bu yazılar zamanla insanların dikkatini çekti. Başkaları da ona katıldı, adını duyurmak için duvarlara, trenlere adını yazdı. Ortaya ise bugün şehirleri renklendiren grafiti kültürü çıktı.
Bu kültürü sokaklarda yaşatan isimlerden biri de Atione. O, Ankara’nın duvarlarına imzasını atıyor. Hem kendisi hem de insanlar için…
Grafiti evrensel bir dil
Atione, Türkiye’nin ilk grafiti sanatçısı Tunç “Turbo” Dindaş’ın karakterlerini bir dergide gördüğünde başladı sokakları boyamaya.
2013 yılından beri de neredeyse her gün sanatını duvarlara yansıtıyor. Grafiti onun için evrensel bir dil. Dünyanın herhangi bir yerindeki insana, aynı dili konuşamasalar bile kendini anlatabildiğini düşünüyor.
“İnsanların sabah uyandıklarında adımı köşe başlarında görmeleri çok hoşuma gidiyor. Çok güzel tepkiler alıyoruz. Bunlar paha biçilemez çünkü başarının maddi bir karşılığı olamaz."
Amacı insanların dünyasını renklendirmek
Türkiye’nin 40 farklı şehrine kendinden izler bırakan Atione, 2 sene İstanbul’da kaldıktan sonra Ankara’ya yerleşti. Şimdiyse başkentin gri sokakları onun tuvali. Ayrıca kendisi, şehrin en büyük grafiti ekibinde yer alıyor. Ekibin adı “Need More Cans”.
Onun için grafiti, dünyada yaşayan bir Atione’ın varlığını ispat etmek demek. “Grafiti benim hayatım. Onunla yatıyorum, onunla kalkıyorum” diyen Atione, insanlardan da çok güzel tepkiler aldığını söylüyor.
“Sokağa çıkıyorsunuz, adınızı yazıyorsunuz, onlar sizi buluyor. Size kalplerini açıyorlar. Onların hayatına dokunuyorsunuz, onlar sizin hayatınıza renk katıyor. Daha önce insanlar için hiç kimseyken şimdi sokakta Atione adı var. Evime kadar gelip sprey kutularını imzalatan çocuklar var. Bunlar benim için başarmanın tam olarak tanımı.”
Belli bir yaş üstü insanlar ilk başta tepki gösterse de şimdi “Şurayı da boyasanıza” diyor. Atione ise Ankara’da insanların grilikten sıkıldığını anlatıyor. Onun isteği; daha fazla insana ulaşmak, daha fazla insanın dünyasını renklendirmek.
“Dünyam ya grafiti, her şeyim”
Grafiti sanatçılarının birilerine siyasal bir mesaj vermeye çalışmadığını belirtiyor Atione. Ona göre sanatçılar “Ben de varım” demek istiyor.
“Bir bireyim ve sokağa çıkıyorum, bir sürü duvar benim. Her köşe başı benim. Herkese sesimi duyurmak istiyorum. Bir Atione yaşadı, yaşıyor, bilsinler istiyorum. En nihayetinde yaptığım şey, insanların dünyasını ve kendi dünyamı renklendirmek. Aldığım tepkiler, kazandığım paranın dışında bana başardığımı hissettiriyor. Başardıkça daha çok ilham alıyorum. Dünyam ya grafiti, her şeyim.”
Ankara’ya ilk geldiğinde Tunalı ve Kızılay civarında neredeyse hiç grafiti olmadığından bahseden Atione, aynı zamanda birçok grafiti sanatçısını da cesaretlendiriyor. Hatta “Senin sayende bu işe başladım” diye mesajlar alıyor. Bu da ona gelebileceği en iyi noktada olduğunu hissettiriyor.
"Sokağın dışına yapılan şey grafiti değil"
Son dönemlerde herkesin grafiti alıp satmaya başladığını vurgulayan Atione, grafitinin alınan veya satılan bir şey olmadığını anlatıyor ve şunları söylüyor:
"Grafiti tamamen sokağa ait bir kültür. Sokağın dışında nereye yaparsanız yapın niteliğini kaybeder. İnsanlar bir sabah uyandıklarında gördükleri renkli şeyleri seviyor. Bunu bir iç mekana taşıdığınızda adı grafiti olmaktan çıkıyor. Buna resim, dekor, hatta selfie duvarı deyin ama grafiti diyemezsiniz."
Atione ve onun gibi birçok grafiti sanatçısı, dünyanın dört bir yanında gri sokakları renklendirmeye devam edecek.