Başarınızı küçümseyebilir, yeteneğinizi eleştirebilirler ya da işinizi kaybedeceğiniz konusunda sizi tehdit edebilirler.
Kısacası sizi yıldırmak için kasıtlı olarak psikolojik şiddet uygularlar. İş yerinde uygulanan mobbing dünyanın ortak sorunu. İlk olarak 1980'lerde Heinz Leymann tarafından ortaya atılan mobbing kavramı, 1990'larda İsveç’te bir kanunla yasal nitelik kazandı.
İşte yaşanan şiddet tüm yaşantımızı etkiliyor
Zamanımızın büyük bir kısmını iş yerinde geçiriyoruz. Üretmek, başarılı olmak bize iyi hissettiriyor. Çalışma ortamı aynı zamanda bize önemli bir sosyal çevre sağlıyor. Bu nedenle yaşadığımız psikolojik şiddet ve baskı tüm yaşantımızı etkiliyor.
Yıldırma, bu gücü kullanan kişi ya da kişiler tarafından planlı bir şekilde uygulanmaya başladığında ruhsal etkilenme de sürekli hale geliyor.
Olumlu duyguları yitirmeye neden oluyor
Yalnızlaşma ve çaresiz hissetme, tükenmeye, yabancılaşmaya yol açıyor. Sürekli huzursuz hissetmek ve stres ise çeşitli olumlu duyguları yitirmeye neden oluyor.
Mobbing tek başına doğrudan bir intihar nedeni olmasa da depresyon ve benzeri bir durum geliştiğinde intihar düşüncesini artırabilir, düşüncenin eyleme dökülmesine yol açabilir.
Peki, mobbinge maruz kaldığımızı nasıl fark edebiliriz, bu konuda ne gibi önlemler alabiliriz? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım’a sorduk.
"İş yerinden uzaklaşma isteği ve mutsuzluk belirtileri ile başlar"
Kişi mobbinge maruz kaldığını nasıl fark edebilir?
İnsanlar çoğu zaman yaşadıkları baskıyı göremiyorlar ya da olağan kabul ediyorlar. Baskıyı çalıştıkları yerin ya da iş kolunun olağan bir özelliği olarak görüyorlar. Mobbingi mazur gösteren ve yaygınlaşmasına neden olan etkenlerden biri de işte bu iş kollarının yerleşik gelenekleri. Yapılan işe ve ürüne özgü değişkenlerin de etkisi ile yani kuralların ve çalışma disiplininin önemli olduğu yerlerde hatasız iş talebi ya da hata riskinin önemli olması mobbinge zemin oluşturmaktadır.
Kıdemli olanın bilgi ve beceri hiyerarşisini baskı aracı olarak kullanması, diğer çalışanların bu tür baskıları geçici ve olağan kabul etmesi, "baskı bu işin doğasında var" düşüncesi, baskı ve disiplin olmaz ise hatalar artar şeklinde inanışlar mobbingi olağan kılmaktadır. Baskıyı bu şekilde kabullenmiş bireyler ise yetki sahibi olduğunda benzer baskı yöntemlerinin uygulayıcısı olmaktalar.
Mobbing kişinin iş yerine yabancılaşması, iş yerinden uzaklaşma isteği ve mutsuzluk belirtileri ile başlar. Mobbing ruhsal etkilenmeye neden olur ancak sonuçta her mobbinge maruz kalanda ruhsal bozukluk oluşmaz. Özellikle uzun süreli ve şiddetli mobbing olduğunda yalnız hissetmek ve çaresiz, çözümsüz kalmak ruhsal etkilenmeyi giderek içinden çıkılması zor bir noktaya götürecektir. Eğer baş etme yöntemleri ve destekleri yetersiz ise ruhsal bir bozukluk gelişme olasılığı artar.
Mobbinge maruz kalındığında ne yapılmalı? Hangi noktada bir uzmana başvurulmalı?
Mobbing çalışma ortamını yani günün önemli bir zaman dilimini içinden çıkılamaz bir cendereye dönüştürür. Güncel yaşamını daraltmakla kalmaz, stresin sürekli hale geldiği ruhsal bir tükenme sürecini başlatır. Sosyal destek yani çevrenin ve ailenin desteği mobbingde çok önemli. Aynı zamanda iş arkadaşlarının desteği de. Depresyon bu tükenmişliğin sonucunda en sık görülen ruhsal bozukluktur. Ayrıca kaygı bozuklukları, bazen travma sonrası stres bozukluğu benzeri ruhsal etkilenmeler, ağır uyku bozuklukları, bedensel belirtiler ile giden psikosomatik hastalıklar gibi birçok ruhsal bozukluğa neden olur ya da bu hastalıkları tetikler. Bu nedenle ruhsal belirtiler belirli bir süre devam ediyor ise ve bu belirtilerin üstesinden gelinemediği fark edildiği anda psikiyatrik bir yardım alınmalıdır.
Ruhsal başvurular aynı zamanda mobbinge maruz kalanlar için adli başvurular için tıbbi kayıt ve delil imkanı da vermektedir. Ruhsal yardım ile birlikte hukuki destek de bu aşamada son derece önemli olacaktır. Çünkü mobbing davalarında hak arama süreci çok sağlıklı yürümüyor. Diyelim ki bu konuda bir şeyler yapmak istedi kişi. Kurumlar buna ne kadar hazır? Bir diğer önemli sorun ise kişiler uğradıkları mobbing nedeniyle yasal başvuru yaptıklarında başvurunun ayrıca mobbingi artırabileceğinden çekinmekteler.
Neden mobbing uygulanıyor ya da buna ihtiyaç duyuluyor?
"Bu insanın doğasında var" ya da "bu işin doğasında var" demek kolaycılığa kaçmaya ve olağanlaştırmaya neden oluyor. “Hükmetmek insanın doğasında var” “insan zayıf olana baskı kurar” ya da “insan psikolojisi baskıdan hoşlanır” gibi açıklamalar bu meşrulaştırmalara örnek teşkil etmekte. Elbette her davranışın ruhsal bir açıklaması yapılabilir ancak sorun yaratan davranışları incelerken bireyin ruhsal dünyası kadar toplumun normları ve endüstrinin çıkarını gözetmemiz gerekmekte. Aslında mobbing günümüzde iş barışını bozuyor olması, dolaylı olarak üretimi olumsuz etkilemesi, tükenmeyi artırarak kalifiye çalışanların verimini düşürmesi gibi birçok nedenle endüstri için istenmeyen bir durum.
Bunun altındaki psikolojik sebepler neler?
Toplumsal ölçekte bu psikolojik nedenleri aramak daha doğru olacaktır. Elbette bireye özgü değişkenler, kişilik özellikleri, sağlıklı bir ruhsal yapıya sahip olamama şiddete eğilimini artırmakta ancak toplumsal kabullerin oluşturduğu psikoloji şiddetin kabul edilmesine yol açmakta. Ekip çalışması olan bir yerde amir konumundaki kişi yetkilerini paylaştırmayı seçmeli.
Hayatımızın her döneminde zorbalığa maruz kalabiliyoruz. Bununla nasıl baş edebiliriz, kendimizi nasıl koruyabiliriz?
Zorbalığa maruz kalmayı azaltacak en basit ama en etkili yöntemler zorbalığı görünür kılmak ve zorbalığı olağanlaştıran yerleşik gelenekleri ifşa etmek ve değiştirmektir. Yoksa sadece maruz kalanı güçlendirmek oldukça yorucu ve sınırlı bir korunma yaratır. İlkokullardan başlayarak yapılacak çok şey var. Diğer taraftan şu aşamada maruz kalan için de çeşitli korunma ve baş etme yöntemleri var. Haklarını bilmek, yalnız kalmaya karşı sosyal desteği artırmak, iş yerinde yaşanılan zorluğu profesyonel bir ilişki içinde değerlendirmek, güvenli alan yaratmak ve hak arama yollarında doğru adreslere ulaşmak söylenebilir. Tekrar edecek isek en önemli çaba toplumun ve kurumların bu duruma müdahil olmasını istemek olmalı.