Ona göre insan nefes alabildiğince yaşıyor hayatı…
27 yaşındaki İbrahim Akyüz bir süreden sonra nefes alamadığını fark etti ve istifasını verip dünya turuna çıktı.
Hiçbir şeyi sorgulamadan tek başına adım atmanın gücüne inanan Akyüz, Afyonkarahisar’da doğdu. Liseyi Antalya’da bitirdikten sonra İsviçre’ye gitti ve orada 4 yıl kaldı. Bu süre boyunca Fransızca öğrendi. 2013’te Türkiye’ye döndü, satış danışmanlığı, müşteri ilişkileri, modellik gibi işlerde çalıştı.
İbrahim 2014’ten 2017’ye kadar 12 ülke, 30 şehir gezdi. Daha sonra “Yolda olmak, yaşamın devam ettiğini anlamanın ve bir şeyler yapmanın farkına varmamı sağlıyor” diyerek yola çıkmaya karar verdi. Yola çıktığında ise cebinde sadece 100 dolar vardı. Şimdi bileklik satarak barınma ve yol ihtiyaçlarını karşılıyor. Kimi zaman sokaklarda kalıyor kimi zaman ona destek verenlerin evlerinde…
“Bildiğim tek şey inandığım şeylerle doğru orantılı yaşamak” diyorsunuz, bu sizin için ne anlama geliyor?
İnandığım şeyler hayallerim. Her şeyden önce kendim. Bugün burada, yarın başka bir şehirde, ertesi gün başka bir ülkede doğmak… Kendime olan inancımı adımlayarak hayallerime kavuşturmak. Aslında bu bir nevi iç savaş vermek benim için.
Cesaret et! Hayallerini yaşa ve sorgulama! İnandığım şeylerden birkaçı bunlar ve bunlarla doğru orantılı yaşıyorum. İşin sorgulama kısmına girdiğinizde içinden çıkamıyorsunuz. Beyin algı sistemiyle yönetiliyor bana göre. Eğer kaygılarınızı, hayallerinizin önüne koyarsanız adım atamazsınız.
Her şeyi bir kenara bırakıp dünya turuna çıktınız, sizi bu maceraya iten neydi?
Bu aslında içimde uzun zamandır olan bir tutkuydu. Bundan 3 sene önce tek başıma Balkanlar turuna çıktığımda kendime şöyle dedim: “Bu sensin İbrahim!”
"Pencereni, gözlerinin merceğini biraz da gün batımlarına çevir. Çünkü hayallerin orada başlar" sözünün ete kemiğe bürünme halini yaşadım. Kendime bir felsefe edindim. "Başka bir hayat mümkün. Bir gün gelecek ve bunu kendine ispatlayacaksın İbrahim” dedim. O gün 6 ay önce geldi ve şu an yollardayım.
Sizce bu bir cesaret işi mi? Herkesin yapabileceğini düşünüyor musunuz?
Cesaret bu işin yüzde bir milyonu kesinlikle fakat bunu herkes yapabilir. İnsanlar hayatı boyunca birçok zorluğa göğüs geriyor, hayatlarını bir anlık kararlarla değiştirebiliyor. Neden hayallerine sınır çiziyorlar anlayamıyorum. Kaybedecek neyimiz var? İş, araba, ev… Bunların hepsine hayatın bir döneminde sahip olabilirler.
Bizim insanımızda kaygı mekanizması, adım atmaktan önce işliyor. Buna izin vermesinler, önce adım atsınlar, kaygı yolda olsun. Kaygıdan ziyade kazanacak çok şeyiniz var, öncelikle benliğiniz, asıl ruhunuzun derinliğinde ve her gün size fısıldayan özgürlük hissiyatı. Benim de elbette kaygılarım oldu ama bunlar hiçbir zaman adımlarımın önüne geçmedi.
Dünya turuna Asya kıtasından başladınız, sırada hangi ülkeler var?
Dünya turum toplamda 4 yıl sürecek. Tabii bu uzayabilir ama asla eksilmeyecek. Şu an 9. ülkem Endonezya Bali Adası’ndayım. Buradan sonra rotamda Vietnam var ve bu serüven bir ay sürecek. Motor ile en güneyden en kuzeye doğru geze geze 4 bin kilometre yol kat edeceğim. Daha sonra Myanmar, Sri Lanka, Hindistan, Nepal, Moğolistan ve Kırgızistan’dan sonra Asya kıtasını bitirmiş olacağım. Asya sonrasında biraz Türkiye’ye dönüp dinlenmek istiyorum. Ondan sonra yeni kıta Güney Amerika. Çok uzun soluklu bir serüven olacak.
Sadece bileklik satarak barınma ve yol ihtiyaçlarımı karşılıyorum. İlk başlarda bunları karşılayamıyordum tabii. Singapur, Malezya, Tayland, Hong Kong gibi ülkelerde günlerce sokaklarda uyudum. İşler bazen istediğiniz gibi ilerleyemeyebiliyor. Bu zamana kadar destek veren, vermek isteyen birçok insan da oldu. Bazen gerçekten işin içinden çıkamadığım anlarda insanlardan destek aldım. Genel olarak bütün ihtiyaçlarımı bileklik üzerinden karşılıyorum.
“Dünya turunu şu zaman tamamlayacağım” gibi bir hedefiniz var mı?
30 yaşıma kadar adım atmadık ülke bırakmak istemiyorum. Bu hedefi koymamın sebebi ise amaç doğrultusunda ilerlemek. Yani kendimi tamamen boşluğa bırakmak istemiyorum. Elbette ki hayatım boyunca, gücüm yettiği kadar gezeceğim ama 30 yaşımdan sonra başka projelerim var. Biraz farklı bir boyut kazandırarak yoluma devam edeceğim.
Yolda olmak sizde neler değiştirdi?
Bütün bildiğim doğruları ve yanlışları değiştirdi. Düşünmeyi öğrendim. Kendimi dinlemeyi ve daha fazlasını... Hatta insan olmayı. 27 yaşımdayım. Bu yaşlarda herkes kendini bilinçli bir birey zanneder ya… Şuna inandım ki 90 yaşına gelsen de hala bir şeyleri yeni yaşamış ve öğrenmiş olacaksın. Emekleyeceksin…
Ufak şeylerle daha mutlu olmayı, var olanla yetinmeyi öğrendim. Dünyada aslında gerçekten iğne ucu kadar yerimizin olmadığını ve hayatın her konuda hak ettiği gibi sürdüğünü anladım.
Farklı kültürden insanlar tanımak veya farklı kültürler tanımak size neler kattı?
Çok fakir ülkeler gezdim ama insanları gülümsüyor. Yoldayken gerçek hoşgörüyü öğrendim. Otostop çektiğimde beni arabasına alan insanlar yemek ısmarladı. Yollarını değiştirerek beni gideceğim yere bıraktılar hatta bazıları evine bile davet etti. Bunlar bana dünyanın hala iyi insanlar için döndüğünü hatırlattı. Yolları olmayan köyler, kilometrelerce yürüyen çocuklar ve insanlar bana hayatımı sorgulatarak şanslı bir insan olduğumu anımsattı. Daha sayamayacağım birçok şey var. Bu sorunun cevabı bitmez…
Gördüğünüzde sizi çok şaşırtan bir kültür var mı?
İnanışlar kültürün bir parçası. Hindular ve Budistler daha fazla şeye sahip olmanın ruhlarında bir ağırlık oluşturduğuna inanıyor ve bu yüzden de daha basit yaşayarak daha mutlu oluyorlar. Halk sadece doymak için yemek yiyor. İstisnasız her sabah iş öncesi ve akşam iş sonrası tapınaklara gidiyor. Özellikle Endonezya’da yaşayanlar beni çok şaşırttı.
Haber: Gülçin Sakarya