Yapılaşma yoğunluğu, trafik sonucu araçlardan sıcak gaz salımı, asfaltlar, betonlaşma ve yeşil alanların azlığı… Tüm bunlar şehirlerin sıcaklığını yükseltiyor. Cam binalar yansımaya, koyu renkli çatılar ısının tutulmasına neden oluyor. Şehrin ısı adası etkisi olarak tanımlanan bu durum kentsel alanların çevrelerindeki kırsal alanlara göre daha fazla ısınmasına sebep oluyor. Türkiye’de bu etkinin en kuvvetli hissedildiği yerlerden biri İstanbul.
Gözleme başlamak
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin gökdelenlerin yanında ve İTÜ’nün yeşil bahçesinde sıcaklığı ölçersek ortalama 1-1,5 derecelik bir fark gözlemleyebileceğimizi söylemişti.
Biz de bu gözlemi yapmak üzere Maslak’ta buluştuk. Termometrelerimizin aynı ölçümü yapıp yapmadığını test ettik ve İstanbul’un farklı noktalarına doğru yola çıktık. İstanbul’daki sıcaklığı aynı şartlarda ve saatlerde şehrin farklı noktalarında ölçtük. Bakalım bu ölçümler şehrin ısı adası etkisi hakkında ne gösterdi?
Birinci ölçüm: Taksim ve Göktürk
Birinci ölçüm için bir ekip Taksim Meydanı’na, diğer ekip Göktürk Mahallesi’ne doğru yola çıktı.
Taksim İstanbul’un en yoğun semtlerinden. Yan yana binaları, sıkışık sokakları ve nispeten daha az yeşil alanıyla sıcaklığın yüksek olmasını beklediğimiz yerlerden biri. Eyüpsultan ilçesine bağlı Göktürk Mahallesi ise yeşil alanlarla çevrili. Yoğunluk ise Taksim ile kıyaslayınca daha düşük.
Sonuç sürpriz olmuyor. Aralarında 30 dakika civarında mesafe olan bu iki alanda, aynı saatte ve gölgede yaptığımız ölçüme göre 4 derece kadar fark görülüyor. Termometrelerimize göre Göktürk Mahallesi’nde sıcaklık Taksim’e göre 4 derece kadar daha düşük. Taksim'de ölçtüğümüz sıcaklık 36,1 dereceyken, Göktürk'te ölçtüğümüz sıcaklık 32,4 derece.
Bu ilk ölçüm şehir etkisinin anlamlı bir farka neden olduğunu gösteriyor. Bu fark elbette gece sıcaklığına da yansıyor. Basit bir çıkarımla Göktürk’te yaşayanlar Taksim’de ikamet edenlere oranla geceleri daha rahat uyuyor denilebilir.
İkinci ölçüm: Esenyurt ve Terkos
İkinci ölçüm içinse duraklarımız günün ilerleyen saatlerinde Esenyurt ve Terkos oluyor. Aralarında yaklaşık 35 kilometre var.
Esenyurt, Taksim gibi İstanbul’un kalabalık ve yoğun semtlerinden biri. Büyük binalar ve siteler, yeşil alanların azlığı sıcaklığı artırıyor. Esenyurt’ta büyükçe bir meydanda durduğumuzda hissedilen sıcaklığın çok yüksek olduğunu fark ediyoruz. Rüzgârın esmemesi ve meydanda gölgelik alanın az olmasıyla iyice ısınan termometremiz 41,5 dereceye kadar yükseliyor.
Peki, Terkos’ta durum nasıl? Terkos, İstanbul’un kuzeyinde, yapılaşma yoğunluğu az ve yeşil alanın fazla olduğu semtlerden. Burada aynı şartlarda yaptığımız ölçümde termometremiz 31 dereceyi gösteriyor.
Bu farklar neyi gösteriyor?
Gün boyu yaptığımız ölçümlerde elde ettiğimiz anlamlı farklar gösterdi ki betonlaşmanın sıcaklığa etkisi azımsanmayacak düzeyde. Yapılaşma yoğunluğunun, betonun, asfaltın etkisinin yüksek olduğu ilçeler daha sıcak. Yeşil alanı fazla ve yoğunluğun az olduğu ilçelerdeyse sıcaklık daha düşük. Bu ilçeler arasındaysa sadece yarım saatlik, 45 dakikalık mesafeler var.
Yani şehirler çevrelerindeki kırsal alanlara göre daha fazla ısınıyor. Bir de hissedilen sıcaklık faktörü var ki şehirde yaşayanlar için sıcaklığın etkisini artırıyor.
Çözüm yeşil ve mavi alanlar
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Özçevik’in anlattığı gibi kentte doğal karbon yutaklarının olması gerekiyor. Yani kentteki ormanların, koruların, parkların, bahçelerin ve her türlü açık alanın, geçirimli yüzeyin korunması ve çoğaltılması gerekiyor.
Bu alanları koruyup çoğalttıkça betonlaşmanın ve karbon salımının etkisini bir nebze olsun azaltmamız mümkün.
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu