Çok Bulutlu -0.4ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Yaşam
TRT Haber 11.05.2022 10:40

İstanbul’un altındaki gizemli yapılar

İstanbul'un altında adeta bir başka İstanbul var. Tam olarak keşfi yapılmamış bir İstanbul... Kentin özellikle “Tarihi Yarımada” olarak adlandırılan bölümünde saklı olan bu yapıları, Arzu Ulaş araştırdı. Tam 285 yer altı yapısını haritaladı.

İstanbul’un üstü kadar altı da büyüleyici… Şehrin altında yüzyıllar öncesinden kalma sayısız yapı bulunuyor. Özellikle de tarihi yarımadanın altında… Yer altındaki İstanbul'a ait pek çok yapı bir tez çalışması sayesinde ortaya çıkarıldı. Görüntüleme ve haritalama çalışması ile bilimsel olarak kayıt altına alındı. Tarihçi Arzu Ulaş, bunun için üç yıl süren hummalı bir çalışma gerçekleştirdi.

İstanbul’un altındaki gizemli yapılar

285 yeraltı yapısı haritalandı

Yer altındaki İstanbul'a ait keşifler, Ulaş’ın yüksek lisans çalışması olarak “Osmanlı Belgeleri Işığında İstanbul Tarihi Yarımada Bölgesinin Yer altı Yapılarının İncelenmesi” konusunu seçmesiyle başladı.

Ulaş, bu önemli çalışma için önce arşiv belgelerini taradı. Osmanlı Arşivi’nden önemli ölçüde faydalandığını ifade eden Ulaş, “Çünkü konunun ana omurgası belgelerdi. Ama tek başına belgeler bürokratik bir dil. Dönemin toplumsal algısı, edebiyatta ve diğer alanlardaki yer altı algısıyla, bunların yansıdığı kaynakları tespit edebilmek için yazma ve matbu eserlerin olduğu Süleymaniye Kütüphanesi, Beyazıt Yazma Eserler Kütüphanesi, Beyazıt Devlet Kütüphanesi ve Atatürk Kitaplığı’ndan da faydalandım” diyor.

İstanbul’un altındaki gizemli yapılar

Tüm bu araştırmalar sonunda önemli bilgiler ortaya çıktı. Yer altı yapılarının izini sürme macerasında bir kapının bir başka kapıyı açtığını anlatan Ulaş şöyle devam etti:

“Bu çalışmada 285 yer altı yapısını haritaladım. Aslında daha fazla yer altı yapısı bulduk. Ancak kimi zaman belgelerle eşleşmedi kimi zaman saha araştırmasında bu yapıları tespit edemedim. Çünkü çalışmamın güncel verisi bu yapıları haritalamaktı. Ada-parsel bazında görünür kılmak amacıyla Tarihi Yarımada üzerinde güncel ve yeni bir harita oluşturmaktı.”

İstanbul’un altındaki gizemli yapılar

İstanbul’un su ihtiyacını gideren yapılar

Haritalanan yer altı yapılarının ortak özelliği suyla ilgili... Hepsi vakti zamanında İstanbul’un su ihtiyacını gidermeye yönelik olarak inşa edilmiş. Ulaş, yapılar hakkında şu bilgileri veriyor:

“Kapalı sarnıçların, Osmanlı döneminde çukurbostan olarak nitelendirilmiş açık sarnıçların, suyu dağıtmak için yapılan maksemlerin, ayazmaların ve suyollarının tespitini yaptık… Bunun dışında ticari amaçlı ürünlerin ya da şehrin ihtiyacını karşılayacak olan emtianın depolandığı mahzenleri ve yangın havuzlarını da tespit ettik.”

İstanbul’un altındaki gizemli yapılar

26 sarnıç ilk defa bulundu

Bu yapılar yer altında olduğu için çoğu zarara uğramadan bugüne dek ulaşabilmiş. Ulaş, yaptığı araştırmalar sonunda 182 sarnıcı haritaladı. Üstelik bunların 26’sını ilk defa ortaya çıkardı. Bununla da kalmayarak bazı sarnıçlara bizzat girdi.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Yavuz Sultan Selim Camii, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii, Şehzadebaşı Camii, Sokullu Mehmet Paşa Camii, Sultanahmet Camii, Ahmediye Camii ve Fatih Camii gibi pek çok tarihi yapının altına inerek sarnıçları ve yer altı yapılarını görüntüledi. 

“Arşiv belgelerinde önce yapıları tespit ettikten sonra, ‘Bu yapılar günümüzde var mı yok mu, işlevsellikleri nedir?’ diye merak ettim. Bunları araştırırken nasıl bir söylem kullanmalıydım... Bir tarihçi olarak bunları görmek istedim. Gerekli izinleri aldıktan ve yapıları tespit ettikten sonra erişimleri nasıl sağlarım diye düşündüm. Çünkü bunlara yer altında ve küçük bir açıklıktan giriliyor. Emniyetli bir şekilde o yapıları incelemek için neler yapabilirdim? Mağaracı ve dalgıç arkadaşlarla birlikte bu yapılara eriştik, fotoğrafladık ve video çekimlerini gerçekleştirdik.”

İstanbul’un altındaki gizemli yapılar

“Meraklı bir serüvendi”

Yerin altında çalışmak kolay olmamış. Uzun yıllar sonra bu yapılara ilk defa girilmesi, karanlık ve dar geçitler işlerini hayli zorlaştırmış. Şöyle diyor Ulaş:

“Tabii ki meraklı bir serüvendi. Bir korku oluşmadı bende. Yapıyı bilmiyoruz ama güvenli bir şekilde önce havalandırarak profesyonel olarak bu işi yapan arkadaşlarımızla birlikte iniyoruz. Yani bazı yerler daralıyor, oradan geçersek belki devamı var diyoruz. Bir kısmı yığılmış moloz yığınıyla kapanmış bir açıklık olabiliyor. Oradan gidersek belki de devamını görürüz diyerek yola devam ettik. O alanlarda heyecan ve merak var ama emniyetimizin ön planda olması nedeniyle bazı çalışmalarda ilerleyememek üzücüydü. Çünkü orada arkeolojik bir çalışma yapılması gerekiyor. Emniyeti ön planda tutmak için bazı çalışmaları yarıda noktaladık.”

İstanbul’un altındaki gizemli yapılar

Fatih Camii’nin altında sarnıç

Yer altındaki her yapı kendisi için ayrı bir heyecan uyandırmış. Ancak Fatih Camii’nin altındaki sarnıcın Ulaş için yeri çok başka olmuş:

“Yer altında karanlıktan dolayı her şey çok daha büyük görünüyor. Yani bir adım attığınızda kendinizi 10 adım atmış gibi hissediyorsunuz. Buranın da suyla dolu olması ve hacim olarak çok büyük olması nedeniyle bir Yerebatan Sarnıcı daha bulduk hissine kapıldım. Burada ekstra bir çalışma daha yaptık. İç mekanı çekebilmek için botla gezdik. Daha sonra derinliği tespit edebilmek için ölçüm yaptık. Dalgıç arkadaşım su altına iniş yaptı ve arkeolojik tabanının dolu olduğunu -en son 1939 yılında görülmüş bu sarnıç ve ondan sonra günümüze kadar görülmemiş- gördü. Halen sarnıç yapılırken tamir için bırakılan ya da havalandırma menfezlerinden su alırken kırılan küp parçalarını ve o döneme ait izlerin kalıntılarını görmek bizi çok heyecanlandırdı.”

Sıradaki Haber
"Yolun yarısı" artık 40 yaş
Yükleniyor lütfen bekleyiniz