Hamza adındaki bir arkadaşının telkinleri doğrultusunda tarihi bir camide itikafa girmeye karar veren 37 yaşındaki Recavarren, İstanbul'a geldi.
Kentin tarihi ve turistik bazı mekanlarını gezdikten sonra Sultanahmet Camisi'nde namaz kılan Recavarren, camide tanıştığı kişilerden aldığı adres bilgileriyle Şehzadebaşı Camisi'ne gelerek itikafa girdi.
İbrahim Mına Recavarren, İran, Mısır, Suriye, Irak, Pakistan, Özbekistan ve farklı ülkelerden İstanbul'a gelen yaklaşık 90 kişiyle tarihi mekanda tüm vaktini ibadet ve dua ile geçiriyor.
Perulu İbrahim, İslam'ı nasıl kabul ettiğini ve itikafa girmeye nasıl karar verdiğini anlattı.
Ramazanın son 10 gününde itikafa girmek için Türkiye'ye geldiğini belirten Recavarren, "Burada itikafa girmiş olmak benim için bir rüya. Çok inanılmaz bir duygu. Çünkü ülkemde Katoliklerle birlikte yaşıyorum. Orada böyle bir imkanım yok. Büyük bir camiye gidip itikafa girme gibi bir fırsatım bulunmuyor. Burada ise o imkanlara sahibim." dedi.
"İslam ile tanışmam enteresan oldu"
Hristiyanlığın Katolik mezhebinin mensubuyken çevresinde İslam hakkında bazı şeyler duyduğunu ancak ciddi bir araştırma içine girmediğini ifade eden Recavarren, şöyle konuştu:
"İslam ile tanışmam biraz enteresan oldu. Hiç beklemediğim bir anda İslam ile tanıştım. Bir gün Müslüman arkadaşlarımın Peru'da gittiği bir mescide gittim. Ramazanın ilk günüydü. Bana orada oruçtan bahsettiler. 'Ramazan ayı boyunca oruç tutuyoruz.' dediler. Ardından da 'Sağlıklı sıhhatli oluyoruz.' gibi telkinlerde bulundular. Oradaki sohbetimizin sonunda, imam bana 'Allah'ın bir olduğuna, peygamberlere ve meleklere inanıyor musun?' diye sordu. 'Evet inanıyorum' dedim. Çünkü, bu inanç var. Ardından birkaç soru daha sordu ben de 'Hepsine inanıyorum.' dedim. Sonra bana 'Söylediklerimi tekrar et.' dedi. Kelimeişehadet getirdi ben de söyledim. Böylece Müslüman oldum."
"Hayatım epey değişti"
Bir televizyon programcısı olarak "Daha iyisini nasıl yapabilirim?" diyerek hayatı boyunca hep sorgulayıcı olduğunu dile getiren Recavarren, "İslam'ı tercih ettikten sonra sanki bu iç sorgulamam tamamlandı. Hemen ardından televizyon kanalında bir yardım programına başladım. Bu da bana bir motivasyon oldu. İnsanlara daha fazla faydalı olabildiğimi görünce yoluma devam ettim. Hayatım epey değişti. Kendimi sürekli geliştirmeye ve değiştirmeye çalışıyorum. İslam, hayatıma girdikten sonra ailemi daha çok sevmeye başladım. Çocuğumu daha çok sevdim, dua etmeyi daha çok sevmeye başladım. Zaten dinleri, en azında Allah'ın varlığı birliği noktasında birbirine yakın görüyorum." ifadelerini kullandı.
Din değiştirdiğinde ilk başta ailesinin biraz tedirgin olduğunu anlatan Recavarren, şunları kaydetti:
"Hristiyanlık da bir din. Ne oldu da İslam'ı tercih ettin, gibisinden endişeli ve sorgulayıcı yaklaşımları oldu. Ancak, daha sonra davranışlarımdaki olumlu farklılıkları görünce onların da hoşuna gitti İslam'ı seçmiş olmam. Zira Müslüman olduktan sonra aileme daha saygı duymaya başladım. Çünkü, İslam, anne ve babaya saygıyı emrediyor. Anne ve babamın ellerini öptüm. Bu da onların hoşuna gitti ve bunu iyi karşıladılar. Şu anda onlara öğrettiğim 'Maşallah, inşallah ve elhamdülillah' gibi kelimeleri kullanarak davranışlarıma tepki veriyorlar. Bence, İslam sadece bir ibadet dini değil. Tüm davranışlarımızı değiştiren bir dindir."
"İtikafı, İslam'ın doktorası olarak görüyorum"
Recavarren, Müslüman olduktan sonra ramazan özelinde itikafa girmenin bir seviye artışı olduğunu anladığını söyleyerek, "İtikafı, İslam'ın doktorası olarak görüyorum. Herkesin bu doktorayı yapması gerekiyor. Günlük olarak burada herkesin yapmış olduğu şeyleri yapıyoruz. Oruç tutuyor, namaz kılıyor, dua ediyoruz. Burada en hoşuma giden şey de bir birlik ve beraberliğin olmasıdır. Burası ümmetin bir olduğu bir yer. Irak'tan Suriye'den, İngiltere'den ve diğer ülkelerden insanlar var. Hep birlikte ibadet ediyoruz. İslam'ın burada birlikteliğini görmek benim için en can alıcı nokta." diye konuştu.
Müslüman olduktan sonra hayatının çok değiştiğini, renklendiğini aktaran Recavarren, "Düşünün ki dünyadaki herkesin bir kredi kartı var. Müslüman olduktan sonra kredi kartım platinum olmuş gibi hissediyorum. Sanki çok önemli bir VIP kartım var. İslam'ın tek yol olduğuna inanıyorum. Bundan da önemlisi Allah ile buluşmanın en iyi yolu. Allah'a ulaşmanın İslam'dan başka daha iyi bir yolu yok." dedi.
"Müslümanlara bakış güzelleşiyor"
Recavarren, Peruluların Türkiye'ye yönelik bakışını ise şu sözlerle dile getirdi:
"Türk dizileri bizim televizyon kanallarımızda oynuyor. Bunda dolayı insanların Türkiye hakkında bilgileri var. Hatta diziler alt yazılı olduğu için 'Selamünaleyküm. Aleykümselam. İnşallah. Maşallah' gibi kelimeleri benimsemiş durumdayız. Ama hem dizi filmler hem de medyadaki diğer şeylerden ötürü insanlar, Türkiye'yi biraz daha kapalı ülke olarak görüyor. Peru'daki insanlarda böyle bir ön yargı var. Son Venezuela'daki sıkıntıdan sonra İHH gelerek yardım faaliyetlerinde bulundu. Yarım milyon insan şu anda orada sokaklarda kalıyor. Bu insanlara yardım edildi. Ben de o insanlara yardımcı oldum. Yaşadığımız yerde Müslüman olarak sadece 100 kişi varız. Hepimiz insanlar için faydalı olmaya çalışıyoruz. Perulular bunu görüyor ve 'Müslümanlar iyi insanlar, bize yardım ediyorlar.' gibi geri dönüşlerde bulunuyorlar. Onun için Müslümanlara bakış her geçen gün güzelleşiyor."
Perulu İbrahim (Abraham) Mına Recavarren, itikaftan çıktıktan sonra Ramazan Bayramı'nı İstanbul'da geçireceğini ve bayramın üçüncü günü olumlu düşünceler, unutamayacağı yeni hatıralar ve edindiği arkadaşlıklarla ülkesine döneceğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA