Kadınların yargı sistemi içindeki ağırlığı giderek artıyor. Türk yargı sisteminde kadın hakim ve savcı oranı yüzde 38’e yaklaştı.
Türkiye’nin ilk kadın hakimi 1925 yılında görev başlayan Suat Berk idi. İlk kadın avukatlar, 1927 yılında Ankara Barosu’na kaydolan Süreyya Ağaoğlu ile 1928’de İstanbul Barosu’na kaydolan Fatma Beyhan Nil Tipi oldu.
İlk Yargıtay Üyesi ise 1945 yılında Melahat Ruacan olmuştu. Yargıtay’da daire başkanlığına seçilen ilk kadın 1989 yılında Türkan Güven olurken, 2022’de Türkiye Noterler Birliği başkanı seçilen Emine Çağlayan da bu göreve gelen ilk kadın oldu.
Hakim ve savcılar içinde kadınların oranı son 22 yılda ciddi artış gösterdi. 2002 yılında kadın hakim ve savcı sayısı 1847 iken, bugün bu sayı yüzde 406 artarak 9 bin 355’e yükseldi.
Kadın hakim ve savcı sayıları özellikle 2010’lu yıllarla birlikte tırmanışa geçti. 2013’te yüzde 25'i geçen oran, 2017’de yüzde 30’u, 2019’da yüzde 35’i aştı.
2024 sonu itibarıyla toplam 24 bin 691 hakim ve savcının yüzde 37,88’ini kadınlar oluşturdu. 9 bin 355 kadın, yüksek yargı kurumlarında hakim ve cumhuriyet savcısı olarak görevini sürdürüyor.
Ancak bu sayı daha da artacak çünkü 3 bin 642 hakim ve savcı adayının 1690’ını kadın adaylar oluşturuyor.
Adalet teşkilatında görev alan 95 bin 870 personelin de yine yarısına yakını (46 bin 21) kadınlardan oluşuyor.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Demirel, bu artışın Türkiye açısından çok olumlu ve ‘umut verici’ bir gelişme olduğunu belirtiyor. Avrupa ülkelerinde yargı mensubu kadın sayısının yüksek olduğunu anımsatan Demirel, şunları söylüyor:
“Örneğin Almanya'da 2021 istatistikleri incelendiğinde hem hakim hem de savcı sayısının yarısının kadın olduğu görülmektedir. ABD'de bu oran daha düşük. Yüzde 35-40'lara gerilemiş durumda. Ülkemizde kadın yargı mensuplarının sayısındaki bu artışın temel nedenlerinden biri, kadınların üniversite öğreniminden geçme oranının artmasıdır. Hukuk fakültelerini kazanan gençlerimize genel olarak bakıldığında kadınların sayısında her geçen yıl bir artış olduğu görülüyor. Kadınların da etkin olmaya başlamaları, yargı kararlarına farklı bir bakış açısı kazandırabilir. Özellikle çok üyenin katılımıyla verilen yargı kararlarında kadınların katılımının ayrı bir öneme haiz olduğunun altını çizmemiz gerekir.”
Doç. Dr. Demirel, kadınların yargı kurumlarına daha fazla katılımının sevindirici olduğunu ifade ederken, “Bununla birlikte, ister kadın ister erkek olsun, hakimlik cüppesini giydiğinde veya savcı olarak olay yerini incelediğinde, objektif olarak, bir insan olarak vicdanıyla ve ülke adına karar veren kişi olmalıdır” diyor. Demirel, “Dolayısıyla yargı mensuplarının kadın ve erkek olmasından ziyade, mümkün olduğunca objektif ve vicdanıyla karar verecek, bağımsız ve tarafsız, fikri hür, vicdanı hür, liyakat sahibi, alanında yetkin olup devamlı surette kendisini geliştiren kişiler olması çok daha önemlidir” yorumunu yapıyor.