Ege Üniversitesi (EÜ) Çocuk Hastanesi'nde kanser tedavisi gören çocuklar, gönüllü ziyaretçileri ve hemşirelerle yaptıkları dans, resim ve çeşitli etkinliklerle moral buluyor.
Hematoloji kliniğinde yatan lösemi hastası 7 yaşındaki Ela Bingöl, odasında gönüllü bir misafiri ağırlıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülçin Özalp Gerçeker, Ela ile resim yapıyor, ona kitaplar okuyor.
Kimisi boya yapıyor, kimisi dans ediyor
Ela'nın yanındaki odada kalan 11 yaşındaki lösemi hastası Gürcistanlı Tekla Natchkebia ise Fransa'dan gelecek kök hücreyle sağlığına kavuşmayı beklerken, tıp öğrncisi İmge Durmaz ile boyama yapıyor.
Aynı klinikte 15 yaşındaki kanser hastası Umutsen Gezer de bir başka gönüllüyle oyun konsolunda vakit geçiriyor.
Birimin hemşireleri de günlerce yatağından çıkmamış kanserli çocukları, danslarla ayağa kaldırıyor.
Masal dinleyen, boyama yapan ve dans eden çocukların görüntüsü, onların hayata yeniden tutunma çabasını ortaya koyuyor.
İlk destek annelerden geldi
Projeye ilk destek verenlerin, çocuğu daha önce kanser tedavisi gören gönüllü anneler olduğunu bildiren Karapınar, "Bazı okullardan da destek alıyoruz. Projemizi çok daha etkin hayata geçirmek için gönüllülere çağrıda bulunuyoruz. Özellikle gençlerin boş vakitlerinde hasta çocuklarımızla ilgilenmeleri rehabilite edici olacaktır." dedi.
Çocuk doktorlarının hasta çocukların hayatında ayrı bir rolü olduğunu dile getiren Karapınar, tüm sağlık personelinin kanserli çocuklara farklı yaklaştığına işaret etti. Karapınar, şöyle devam etti:
"Çocuk servisinde hemşire ya da doktor olmak demek, çocuklarla oyun oynayabilmek demek oluyor. Hemşirelerimizin de aktif çalışmaları oluyor. Gece çok sakin yarım saatleri varsa, onu çocuklarla dans ederek, oyun oynayarak geçirmeye çalışıyorlar. Çok faydası oluyor. Bir kere pansuman yaparken bağırış çağırış olmuyor. Çünkü bunu sevdikleri birinin yaptığını ve akşam onunla oyun oynayacaklarını biliyorlar."
"Çocuklar çok sıkılıyor"
Gülçin Özalp Gerçeker de daha önce Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalıştığını, lösemi hastası çocuklarla ilgilendiğini belirtti.
Dokuz Eylül Üniversitesi'nde çalışmaya başladıktan sonra da hasta çocuklardan ve ailelerden kopmadığını bildiren Gerçeker, hasta çocuklarla kitap okuyarak, resim yaparak paylaşımda bulunmanın hayati önem taşıdığını söyledi.
Gerçeker, "Buradaki çocuklar çok uzun süre hastanede vakit geçiriyor. Bizler onların eğlenmesini sağlayabiliriz. Ayağa kalkamayacak durumda olanlar var. Hasta oldukları için çok sıkılıyorlar." diye konuştu.
Onlara umut ve moral veriyorlar
İmge Durmaz ise lösemi hastası çocuklarla ilgilenirken zamanın çok çabuk geçtiğini, onlara umut ve moral vermekten mutluluk duyduğunu bildirdi.
Lösemi hastası Ela Bingöl ise kemoterapi sonrası yattığı hematoloji ünitesinde piyano ve gitar çalmayı öğrenmeyi ancak en çok da "artık okula gitmeyi" istediğini anlattı.