Dünyanın gözde turizm merkezlerinden, Türkiye'nin turizm başkenti Antalya Kekova, sahip olduğu kültürel, tarihi ve doğal zenginlikleriyle girdiği UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nden kalıcıya geçmeyi hedefliyor.
Bizans imparatoru Konstantinos zamanında Myra Piskoposu Pataralı Aziz Nikolaos'un (Noel Baba) yaşadığı, görev yaptığı ve Kilisesi'nin yer aldığı Myra Antik Kenti ile Tiyatrosu, Üçağız (Teimiusa), Kale (Simena) ve Çayağzı (Andreake) gibi tarihi ve kültürel mekanlarla iç içe geçen Kekova, Antalya'nın cazibe merkezlerinden biri.
Çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaptı
Uzun yıllar Likya Uygarlığı'nın daha sonra da Roma, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun etkisinde kalan yörede, bugün de küçük yerleşim alanları bulunuyor.
Doğal güzelliklerin yanı sıra antik ve tarihi eserlerin zenginliği, bölgeyi arkeoloji turizmi açısından çekici kılıyor.
Zengin bir tarihe sahip
Bölge, Likya yazısı ile yazılmış kitabeli mezarlar, kıyıda su içinde Likya tipi lahitler, mendirek ve yapı kalıntıları, ortaçağ kalesinin içinde kayaya oyulmuş tiyatro, kaya mezarları, su sarnıçları, kuzeyde lahitlerden ve az sayıda kaya mezarlarından oluşan nekropol sahası, antik mezarlar ile su içinde kalmış rıhtım, antik kent içinde yüzlerce yıllık Osmanlı camilerinden oluşan zengin bir tarihi mirasa sahip.
Batık kenti barındıran bölge, tertemiz denizi ile de ilgi çekiyor. Denizcilerin sığınak yeri, gemi inşaa ve onarım üssü olarak kullanılan, bugün "batık kent" olarak adlandırılan adanın kuzeybatı kıyılarındaki kalıntılar, M.Ö önce 5. Yüzyıl'dan beri ticari ve askeri merkez olarak kullanılmış olan Kekova'nın en renkli köşesi.
18 yıldır UNESCO geçici listede
"Yeryüzü cenneti" olarak nitelendirilen Kekova, 2000 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girdi.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, Kekova'nın Ortaçağ'dan bugüne kadar kesintisiz her topluluğa ev sahipliği yaptığını söyledi.
Bugün de yerleşim alanlarının bulunduğunu anlatan Çevik, tarihi ve kültürel kalıntıların yanında bölgenin eşsiz bir doğal güzelliğe sahip olduğunu belirtti.
"Kekova UNESCO kalıcı listesine girmeyi hak ediyor"
Kekova'yı bir fanusa benzeten Prof. Dr. Çevik, "Turkuaz sulara gömülü batık kent, dağdan denize uzanan Kale ve tüm yolları denize çıkan Üçağız adeta fanus içindeki güzellikleri sergiliyor" dedi.
Prof. Dr. Çevik, Kekova'nın hem tarihi ve kültürel, hem de doğal varlıklarıyla UNESCO'da yer aldığını vurguladı.
"UNESCO Geçici Liste'de 74 kültürel varlık, iki doğal varlık ve iki de hem kültürel hem doğal varlıklara sahip değerler bulunuyor. Kekova da hem kültürel hem de doğal varlıkları barındıran bir kent. Dünyada örneği neredeyse olmayan çok özel bir değerden bahsediyoruz. Ancak biz 18 yıldır UNESCO'nun kalıcı listesine girmeyi bekliyoruz, Kekova bunu hak ediyor."
Kaynak: AA