Çok Bulutlu 1.7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Yaşam
TRT Haber 05.05.2021 22:08

Kitap tutkunu Çerçici Mustafa: Benim birikimim kitaptır

Mustafa Bıyık, yaşamı boyunca eskiye özlem duymuş bir kitap tutkunu. Kitapları ve antika eşyaları kaybolup gitmesin diye topluyor.

Kitap tutkunu Çerçici Mustafa: Benim birikimim kitaptır

“Yaşamın yegâne amacı öğrenmekti.”

13 yaşındayken ilk okuduğu kitap olan Notre Dame’ın Kamburu’nda onu en çok etkileyen cümleydi.

Mustafa Bıyık, kendi tabiriyle Çerçici Mustafa... Onun kitaba olan düşkünlüğü 1960’lı yıllara, çocukluğuna dayanıyor. İlk kitaplarını, Konya Taşhan civarında “sinemaya ve kitaba ilgisi büyüktü” diyerek anlattığı bir at arabası imalatçısından ödünç aldı.  

"O zamanlar para ve kitap eksikliği mevcuttu. Ne bulursak okurduk, genelini ödünç alır ya da kütüphaneden edinirdik. 12-13 yaşlarımda, ilk okuduğum kitap Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu’ydu, bu kitap beni çok etkilemişti."

"Öğle paydosunda arkadaşlarım top oynardı, ben kitap okurdum"

Karayolları Genel Müdürlüğü’nden emekli olan Mustafa Bıyık, çalıştığı dönemde de kitaplardan kopmamış, “İşçiydik, öğle paydosunda arkadaşlarım top oynardı, ben kitap okurdum. Maaşımın bir bölümünü kitaba ayırır, aybaşı öderdim” diyor.

Çizgi-romanlara da ayrı bir ilgisi var. Bir dönem Rüya Sineması’nın önündeki seyyarlardan çizgi-roman toplar, okuduklarını da 75 kuruşa değiştirirmiş. Kitap tezgâhları nereye giderse oraya gitmiş kitabın arkasından...

"Kitaplığımda 4-5 bin kitap bulunuyor. Bence kitap insan gibidir. Kimi seni memnun eder, kimiyle boş vaktini değerlendirirsin, kimi ufkunu açar, sana bir şey katar, düşündürür. Sahaflık kitapta yaşanmışlık vardır. O dönemin insanını maziye götürür, anıları gelir gözünün önüne. Eski bir fotoğraf gibi… Seneler önce çekilmiş, şimdi bakıyorsun, o döneme götürüyor seni. Bir kitabın değerini okuyucuda uyandırdığı duygu belirliyor. Yeni nesil kitabı biriktirmek istiyor, ilk basım veya imzalı kitap arayanlar var. Torununa kendi çocukluğunda okuduğu kitabı almak isteyenler de var."

Antika ürünleri de topluyor

Kitapçılığa ticari olarak başlaması da emekliliği sonrasında, 2000’li yılların başındaydı. Arkadaşlarıyla sohbet etmek için açtığı dükkâna kitap ve plaklarını da ekliyor. Şimdilerde ticari bir kaygı beslemeden kitapçılık yapan oğluna yardım ediyor, ona tecrübelerini aktarıyor.

"Bir dönem çok plak topladım, makara bant topladım. 2004’te 20 bine yakın vardı elimde. Çok insanın koleksiyonundaki eksikleri tamamladım. Şimdi kalanı da oğluma hediye ettim."

Çerçici Mustafa, eskiye, kendi tabiriyle “alıştığı döneme” özlem duyuyor ve bunu duygusal yetişme tarzına bağlıyor. Antika ürünleri toplarken de seçimlerini buna göre yapıyor. Onun için antikada kıstas ürünün eski olması değil, el emeği olması.

1900’lü yıllarda imal edilmiş ürünleri kırılmasın, zarar görmesin, yıpranmasın diye topluyor. Genellikle evrak, fotoğraf, cam ve metal eşyalar alarak bir devrin hafızasını biriktiriyor, “Ben bu işi satmak için yapmıyorum, zarar görmesin diye, sevdiğimden yapıyorum” diyor.

"Basit ciltlemeyi, tamiri kendim yapıyorum, deri ya da şamua kağıt olanları başkasına yaptırıyoruz. Yeni kitaplar genellikle karton kapaklı olduğu için bu tamire ihtiyaç duyulmuyor. Zaten baskı sayısı çok olunca gerek kalmıyor. Yıpranan kitap çöpe atılıyor. Mücellitlerin işi azaldı, dağılıp gittiler."

"Çöpe giden çok kitap var..."

Kitabın çoğu zaman yük olarak görüldüğünü söyleyen Bıyık, "Ölen birinin ardından kitaplar çatıya ya da bodruma atılıyor. Tozun toprağın içinde kitap yıpranıyor, sonra bizi buluyorlar, biz onları tamir edip okuyucuyla buluşturuyoruz. Çoğu zaman rutubetin içinde kalmış kitapları açıyorsun, cildi dağılıyor. Çöpe giden çok kitap var. Biz almasak bu kitaplar iyi ihtimalle kağıda dönüştürülecek ya da çürüyecek. Kaybolup gitmesin diye alıyoruz. Satılmıyor çoğu zaman, depolar dolusu kitap var. Bunları muhafaza etmek zor, işler hâle getirmek zor" diyor.

"Okusunlar, okuduklarını konuşsunlar. Kitap okuyan genç nesil iyi okuyor, okumayan hiç okumuyor" diyen Çerçici Mustafa, gençlere, kitap okuma gruplarını da tavsiye ediyor.

Haber: M. Furkan Terzi

ETİKETLER
Sıradaki Haber
Yolların emekli ve mütevazı motosiklet gezgini
Yükleniyor lütfen bekleyiniz