Diyarbakır, sağlanan huzurla turizmde hedeflerine emin adımlarla ilerliyor.
Yaklaşık 6 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır Surları, bölge tarihinin üzerindeki kitabelerden okunması özelliğiyle dünyada tek örnek teşkil ediyor.
Üzerindeki kabartma ve yazıtlarıyla döneminin sanatsal özelliklerini yansıtan, ziyaretçilerini adeta geçmişe yolculuğa çıkaran surlar tüm ihtişamıyla göz kamaştırıyor.
Üstten görünümüyle kalkan balığını andıran surların yapım tarihi kesin olarak bilinmese de milattan sonra 349'da Roma imparatorlarından 2. Constantinus zamanında kentin etrafının çevrilerek kalenin güçlendirildiği biliniyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesi sınırları içinde yer alan, 8 bin yıldır kesintisiz tarım yapılan Hevsel Bahçeleri ise işlevini geçmişte olduğu gibi bugün de yerine getiriyor.
Yaklaşık 3 yıl önce UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne giren ve koruma altına alınan bu iki kültür hazinesi her yıl yüzlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.
Diyarbakır'ın ilk yerleşim alanı İçkale'de tarihe yolculuk
Sur ilçesinde restorasyon çalışmalarıyla inanç ve kültür turizmine kazandırılan 20 burç ve 4 kapının yer aldığı İçkale Müze Kompleksi de ziyaretçilerine adeta tarihe yolculuk yaşatıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "İçkale Kültür ve Turizm Merkezi Projesi" kapsamında 2005 yılında başlatılan çalışmalarla 24 milyon lira bütçe ile restorasyonu yapılarak 3 yıl önce İçkale Müze Kompleksi olarak hizmete giren Diyarbakır'ın ilk yerleşim alanı ve yönetim merkezi olan tarihi mekan, kente gelen turistlerin ilk uğrak yeri durumunda.
72 bin metrekarelik alana sahip İçkale, Hz. Süleyman Camii ve 27 Sahabe Türbesi'nin bulunduğu alanın gecekondulardan arındırılarak çevresinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenmesinden sonra daha da görünür hale geldi.
Amida Höyüğü, Artuklu Sarayı, Hz. Süleyman Camii ve 27 Sahabe Türbesi, St. George Kilisesi, Artuklu Kemeri, Aslanlı Çeşme, Atatürk Müzesi, cephanelik, jandarma binası, eski cezaevi, kolordu binası ve eski adliye binası ile adeta açık hava müzesine dönüştürülen İçkale'de ziyaretçi yoğunluğu yaşanıyor.
Restorasyon kapsamında komplekste yer alan eski jandarma binası "tematik eserler sergi salonu" olarak hizmet verirken eski cezaevi, "müze eserleri deposu" ile laboratuvar haline getirildi. St. George Kilisesi "sanat galerisi", eski kolordu binası da "müze kafeterya" oldu. Adliye A binası "müze eserleri sergi salonu", Adliye B binasının alt katı "kent müzesi" yapıldı. Binanın üst katı ise tarihteki "yönetim merkezi" misyonunun yaşatılması için "valilik kabul makamı", "Komutan Atatürk Müzesi" ve "Müze Eğitim Merkezi" olarak kullanılıyor.
Eski cephaneliğin "Bilgi, belge ve dokümantasyon merkezi" olduğu İçkale, ilin kültür ve inanç turizmine önemli katma değer sunarken, ziyaretçileri hayran bırakıyor.
Diyarbakır turizm hedeflerine ilerliyor
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan, zengin kültürel dokusuyla göz kamaştıran, sahip olduğu bu kültür hazinesiyle ziyaretçilerini kendisine hayran bırakan Diyarbakır, sağlanan huzurla Anadolu'nun geleneksel konukseverliğini göstermek için turizmde hedeflerine emin adımlarla ilerliyor.
"Surlar uzunluğu, yüksekliği ve mimari tekniğiyle tek örnek"
Diyarbakır Müze Müdür Vekili Vehbi Yurt, 82 burçtan oluşan surların 2 bin yıllık geçmişi ile UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmaya uygun görüldüğünü söyledi.
Yurt, Hevsel Bahçeleri'nin de endemik ve botanik özelliği, içinde barındırdığı kuş türleri, değişik yapılardaki ağaçlara sahip olmasıyla UNESCO tarafından korunduğunu belirtti.
Diyarbakır Surları'nın Çin Seddi'nden sonra şehri koruyan tek örneklerden olduğunu aktaran Yurt, "Surlar uzunluğu, yüksekliği ve mimari tekniğiyle tek örnektir. Diyarbakır Surları'nın benzeri Türkiye'de yok. Surların içerisinde kentin yönetildiği İçkale de bulunuyor.
Hevsel Bahçeleri ise Dicle Üniversitesi köprüsünden tarihi On Gözlü Köprü'ye kadar uzanıyor. Böyle bir bahçe başka alanda bulunmuyor. Bu nedenle Diyarbakır için çok ayrı bir değer konumunda" diye konuştu.
"Dünyanın tarihinize bakış açısı değişiyor"
Yurt, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne kazandırılmasının kentin dünyada tanıtımına da büyük katkı sunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Hevsel ve surlar Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alındıktan sonra yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oluyorsunuz. Korunması gerekli listeye tarihi eser olarak alındıktan sonra dünyanın size, şehrinize ve tarihinize bakış açısı değişiyor.
Bu durumun ülkemize yabancı turist gelmesine de katkısı oluyor. Dünyanın Türkiye'ye ve Diyarbakır'a bakış açısı değişecek."
Hevsel Bahçeleri'nde tarımla uğraşan Aziz Sezgin, 45 yıldır kesintisiz sürdürdüğü bu işle geçimini sağladığını söyledi.
Sezgin, tarlasında organik dolmalık patlıcan, biber, lahana ve kabak yetiştirdiğini belirterek devlet desteğiyle üretimi her geçen yıl daha da artırmayı hedeflediklerini aktardı.
"Ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri Diyarbakır"
Bölge sakinlerinden Meryem Kartay da Diyarbakır'ın zengin bir kültürel mirasa sahip olduğunu dile getirerek, bu tarihi potansiyeli ile görülmeye değer olduğunu vurguladı.
Diyarbakır'ın tarihi mekanlarını görmek için uzak bölgelerden misafirlerinin geldiğini anlatan Kartay, "Ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri Diyarbakır'dır. Kent artık huzur şehridir" dedi.
Kartay, kente gelindiğinde Diyarbakır Surları'nın üzerinden güneşin doğuşunun izlenebileceğini, Hevsel Bahçeleri'nden toplanan organik meyve ve sebze ile kahvaltı yapılabileceğini aktararak, tarihi On Gözlü Köprü ve Dicle Nehri manzarasında çay içilebileceğini kaydetti.
Diyarbakır'ı gezmek için bir günün yetmeyeceğine dikkati çeken Kartay, günlerce sıkılmadan kentteki tarihi mekanların ziyaret edilebileceğini dile getirdi.
"Diyarbakır'a herkesin gelmesini tavsiye ederim"
Bursa'dan Diyarbakır'a gezmek için ilk kez gelen Kenan Mekik de tarihi mekanların korunmasının önemine değindi.
Dünya mirası Hevsel Bahçeleri'nin bitki örtüsü ve canlı türleri bakımından çok zengin bir yapıya sahip olduğunu öğrendiğini ifade eden Mekik, "Surların ise çeşitli medeniyetlere ev sahibi yapması dikkat çekici. Surların kapıları çok ihtişamlı. Urfakapı'daki işlemeler çok güzel" şeklinde konuştu.
Tedirgin geldiği Diyarbakır'dan çok memnun ayrılacağını belirten Mekik, özellikle vatandaşların oldukça konuksever olduğunu vurguladı.
Şanlıurfa'dan gelen İbrahim Karaçizmeli ise ilk kez Diyarbakır'ı gördüğünü, kentin adeta açık hava müzesi olduğunu dile getirdi.
"Batı ile Doğu arasındaki o ince çizginin artık Diyarbakır, Şanlııurfa ve Mardin ile kalkabileceğini gördüm" diyen Karaçizmeli, sağlanan huzurla devletin güzel çalışmalar yaptığını gördüklerini aktardı.
Karaçizmeli, "Diyarbakır'a herkesin gelmesini tavsiye ederim. Batı'dan bu bölgeye turlar yapılmasını ve bu gezilerin onlara ne kadar güzel şeyler katacağını söylemek istiyorum" ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA