‘Kuşlar Ne Düşünüyor?’ atölyesi, ‘Kuşlar ne düşünüyor, bizimle konuşabilselerdi ne derlerdi, kuşları izleyerek neler öğrenebiliriz?’ gibi sorularla çocukların dinleme, gözlemleme, yoğunlaşma, belgeleme ve araştırma becerilerini geliştirmeyi hedefliyor. Yaşları 8 ila 16 arasında değişen 20 çocuk atölyede kuşları ve doğayı korumayı öğreniyor.
Çocukların doğaya ilgisi arttı
Zeytinburnu Belediyesi Bilgi Evleri Öğretmeni Jiyan Demir, atölye kapsamında origami, kukla yapımı, ahşap boyama; çocukların empati becerilerini kuvvetlendirmek için rol yapma, drama, müzikal drama etkinlikleri yapıldığını söyledi. Çocuklar bu etkinliklerde geri dönüşüm, ekolojik ayak izi gibi kavramları da öğreniyor. Demir, atölyeyi şöyle anlattı:
“Projedeki temel amacımız çocukları insanlı ve dijital alandan uzaklaştırıp doğayla, canlılarla özellikle kuşlarla olan bağlarını kuvvetlendirmek. Doğa bilincini aşılamak aslında. Bunun için de uygun ortamlar oluşturuyoruz. Bu ortamlar da yaptığımız atölye çalışmalarıyla aslında gerçekleşiyor.
Atölye çalışmalarımız çoklu zeka kuramını baz alıyor. Bu kuramda çocukların sadece bir alanda değil birçok alanda gelişimini destekleyici atölye çalışmaları oluyor.
Çocukların kuşlara, doğaya, hayvanlara karşı ilgisi inanılmaz arttı. Doğaya karşı daha duyarlı olmaya başladılar.”
Atölyede ne öğrendiler?
Ayşe Elif Başoğlu atölyeye katılan öğrencilerden biri. En sevdiği kuşu sorduğumuzda “Kızılbaşlı örümcek kuşu… Mersin'deymiş onu çok seviyorum” diyor.
Cansu İğdelioğlu ise “İnsanlar ağzındaki sakızı yere atınca kuşlar da onları ekmek sanıp yiyorlar, gagasına yapışıyor” diye anlatıyor.
Alper Emirtaç Atmaca “Burada ekolojik ayak izimi nasıl küçültebileceğimi, doğaya nasıl katkı sağlayabileceğimi ve kuşlarla nasıl geçinebileceğimi öğrendim. Kuşlarla geçinmek için ilk olarak kuşları anlamalıyız” diyerek öğrendiklerini özetliyor.
Kuşlar ne düşünüyor?
Atölye çalışmasının bir noktasında Jiyan Demir çocuklara, “Kuşlar konuşabilselerdi bize ne söylerlerdi?” sorusunu yöneltiyor.
Atölyenin öğrencilerinden Ahmet Yiğit Başoğlu ise bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Bence doğa canavarı olarak görüyorlar. Çünkü hem havada hem denizde hem ormanlarda insanlar kendi çıkarlarına yönelik işler yapıyor. Konuşabilselerdi yeter artık derlerdi, durun derlerdi.
Bence kesinlikle doğanın tamamından her şey bize bir şey fısıldıyor. Doğaya kendimizi verirsek doğayı dinlemeyi bilirsek onu keşfedersek araştırırsak dünyayı daha yaşanabilir, daha temiz bir hale getirebiliriz.”
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu