“Gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…”
Büyük tasavvuf ehli Mevlana Celaleddin Rumi’nin vefatının üzerinden 746 yıl geçse de sözleri gönülleri aydınlatmaya devam ediyor. Mevlana’nın sözleri yüzyıllar boyu mevlevihanelerin duvarlarında yankılana yankılana günümüze ulaştı. Onlardan biri de Galata Mevlevihanesi…
1491’de kapılarını açtı
Galata Mevlevihanesi Müzesi, Beyoğlu’nda, İstiklal Caddesi’nin bir ucunda, Tünel Meydanı’nda yer alıyor. Aynı zamanda İstanbul’un ilk mevlevihanesi olan bu tarihi yapı 1491’de inşa edildi. Zaman içerisinde yangın ve depremlerden etkilendiği için bazı kısımları onarıldı bazıları ise yeniden inşa edilerek bugünkü görünümüne kavuştu.
1925 yılına dek tekke olarak kullanılan Galata Mevlevihanesi, 1946 yılına kadar okul hizmeti verdi. Galata Mevlevihanesi Müzesi Müdürü Yavuz Özdemir daha sonraki süreci şöyle anlatıyor:
“Ardından Topkapı Sarayı’na bağlandı. Bu dönemde lojman olarak kullanıldı. 1967-75 yılları arasında yapılan bir çalışmanın ardından 1975’te Divan Edebiyatı Müzesi olarak hizmete açıldı. 2011 yılından itibaren ise yeni bir konsept oluşturularak Galata Mevlevihanesi Müzesi oldu.”
Gönüllere açılan “Cümle Kapısı”
Her gün yerli yabancı pek çok kişinin ziyaret ettiği Galata Mevlevihanesi, yaklaşık 7 dönümlük alana yayılıyor. Müze yerleşkesine Cümle Kapısı’ndan giriliyor. Bu görkemli kapının her iki yüzünde de birer kitabe bulunuyor. Mevlevihanenin dış yüzeyindeki kitabenin ortasında ise Sultan II. Mahmud’un tuğrası yer alıyor.
Galata Mevlevihanesi Müzesi’nde Şeyh Galip Türbesi, Hasan Ağa Çeşmesi, Adile Sultan Şadırvan ve Sarnıcı, Hamuşan, Semahane gibi tarihi yapılar bulunuyor.
Eserler, Semahane’de sergileniyor
Müzedeki taşınır eserlerin sergilenmesi için Semahane binası kullanılıyor. Müze Müdürü Yavuz Özdemir bu bölümün üç kattan oluştuğunu söylüyor ve ekliyor:
“Alt katta derviş odaları, üst kat olarak tabir edebileceğim kısımlarda ise localar ve mahfiller bulunuyor. Derviş odaları bölümümüzde müzemizin asıl konusunu oluşturduk. Burada tasavvuf, tarikat eşyaları bulunuyor. Üst kat mahfillerde ise hat levhaları koleksiyonumuz ve müzik aletleri koleksiyonumuz sergileniyor.”
Sema törenleri yapılıyor
Müzenin en dikkat çeken bölümlerinden biri de sema töreninin yapıldığı alan. Bu bölüm, tavandaki kalem işleri ile dikkat çekiyor. Özdemir, “Her ayın ikinci salı gününde, öğrencilere yönelik olarak sema törenleri düzenleniyor. Hafta sonları ise bakanlığımızın süreli tahsis yönergesine göre özel kuruluşlarca burada aslına uygun olarak sema törenleri yapılıyor” diyor.
Müzenin avlusunda ise Hamuşan (Sessizler/susmuşlar yeri) adı verilen bir hazire bölümü yer alıyor. Bu kısımda diğer müzelerden taşınan nakli kuburlar (taşınan kabirler) bulunuyor. İlk matbaayı ülkemize getiren İbrahim Müteferrika, Humbaracı Ahmet Paşa, Fasih Dede ve Esrar Dede burada kabirleri olan isimlerden sadece birkaçı…
Turistler büyük ilgi gösteriyor
Günde 300 ile 500 arasında ziyaretçinin gezdiği Galata Mevlevihanesi Müzesi, özellikle öğrenci grupları tarafından büyük ilgi görüyor. Bunun yanı sıra yabancı turistler de müzeye yoğun ilgi gösteriyor. Yabancıların mevlevihaneye ilgisi çok eski yıllara dayanıyor:
“Yabancı ziyaretçiler sadece günümüze mahsus değil. Osmanlı döneminde de pek çok gezginin Galata Mevlevihanesi’ni ziyaret ettiğini, anılarında betimlediğini ya da dönen dervişleri resmettiğini biliyoruz. ”
Galata Mevlevihanesi’ni cuma günleri ziyaret edenleri bir de sürpriz bekliyor. Tarihi Türk Müziği Topluluğu her hafta aynı gün ziyaretçilere ve Beyoğlu’nda yer alan okullardan davet edilen öğrencilere dinleti sunuyor. Müze, pazartesi hariç haftanın her günü ziyaret ediliyor. Açılış saati 09.00… Ancak kapanış saatleri değişiklik gösteriyor. 1 Ekim-1 Nisan arasında saat 17.00’ye kadar açık olan müze, diğer aylarda ise kapılarını saat 19.00’da kapatıyor.
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu