Hazreti Muhammed'in Allah'ın huzuruna yükseldiği gece olarak kabul edilen Miraç Kandili bugün ve ramazanın müjdecisi kabul edilen Berat Kandili'nin 27 Mart'ta idrak edilmesinin ardından, on bir ayın sultanı, huzur ve bereket ayı ramazan 13 Nisan'da başlayacak.
Halk arasında Miraç Kandili dendiğinde “İsrâ” ve “Miraç” birlikte akla geliyor. Gece yürüme anlamına gelen İsrâ, Hazreti Muhammed’in Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya gidişini; yukarı çıkmak, yükselmek anlamına gelen miraç ise göğe yükselişini ve Allah katına çıkışını ifade ediyor.
Miracı hakkıyla idrak edebilmek için miraç hadisesinin öncesinde yaşanan olaylara bakmak gerekiyor. Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Mehmet Ekim, miraç hadisesinin gerçekleşme şekli ve sürecine dair farklı rivayetler olduğunu söylüyor.
“Güvenilir hadis kaynaklarında sahabelerden nakledilen rivayetlere göre, Hz. Peygamber bir gece Mekke’den Kudüs’e götürülmüş; oradan da Yüce Allah’ın huzuruna çıkmıştır. Resulullah’a, ümmetinden şirk koşmadan ölenlerin cennete gireceği müjdelendi; ayrıca İslam’ın temel ibadetlerinden beş vakit namaz emredildi.”
İki kutsal mekan: Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa
Mehmet Ekim, miraç olayından çıkarılması gereken dersleri ise şöyle anlattı:
“Bu mucizede Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa zikrediliyor ve öne çıkıyor. Bu iki kutsal mekanın izzet ve onurunun her Müslüman için son derece önemli olduğu anlaşılıyor. Peygamber Efendimizin mucizevi bir şekilde buraya getirilmesi ve daha sonra bir süre buranın Müslümanlar tarafından kıble kabul edilmesi de Mescid-i Aksa’nın çevresinin mübarek bir mekân oluşunun başka bir ifadesi.
Miraçta zamanın, mekanın ve eşyanın sınırlayıcı ortamından kurtulup ruhun huzura ermesine vesile olacak olan namaz ibadeti farz kılındı. Modern çağda birçok meşguliyetle ve problemle mücadele etmek zorunda kalan insanın bir an bu meşgalelerin, problemlerin içinden sıyrılıp namaz yoluyla Yüce Allah ile iletişime geçmesi, bu çağın insanının miracı olacaktır."
Miraç Kandili’nde yapılabilecek ibadetler nelerdir?
Mehmet Ekim, Hazreti Muhammed’in mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini talep ettiğini anlatarak, şöyle konuştu:
“Ancak bu gün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden bahsedilmemiş. Bunun için mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çeki düzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla kandil gecelerinde, hayatı gidişatım gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli, dua ederek, Kur’an-ı Kerim okuyarak, kaza veya nafile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmeli.”
Ayrıca Miraç orucu şeklinde bir oruç çeşidinin bulunmadığını belirten Ekim, “Miraç kandili münasebetiyle nafile oruç tutmak isteyenlerin, kandil gecesinin gündüzünü oruç tutabilirler. Kandil gecesinin gündüzü ise geceyi takip eden gündüz. Bu geceye işaret etmesi bakımından İsrâ suresinin anlamı üzerinde tefekkürde bulunulabilir” dedi.
Miraç Kandili ile ilgili hadisler ve ayetler hangileridir?
İsrâ olayıyla ilgili olarak aynı adı taşıyan suresinin ilk ayetinde, “Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir” buyruluyor.
Allah Resulünün göğe yükselişini ve Allah katına çıkışını ifade eden miraca doğrudan temas eden ayet olmasa da Necm suresinin ilk ayetlerinde buna işaret ediliyor ve şöyle buyruluyor:
“Battığı zaman yıldıza and olsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. (1-2) O, nefis arzusu ile konuşmaz. (3) (Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. (4) (Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. (5-7) Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu. (8) (Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. (9) Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. (10) Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. (11) (Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? (12) And olsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. (13) Sidretü'l Müntehâ'nın yanında. (14) Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır. (15) O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. (16) Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. (17) And olsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. (18)”
Osmanlı’da Miraç Kandili
Dini hayatı zenginleştirerek yaşatan Osmanlı Devleti’ndeki farklı geleneklerden biri, Miraç Kandili’nde “mi’raciye” okuma adetidir.
Bir kandil gecesinde Şeyh Mehmed Nasuhi Efendi’nin Nâyi Osman Dede’den mevlit gibi okunmak üzere bir mi’raciyye yazıp bestelemesini istediği söyleniyor. Bunun üzerine Osman Dede kaleme aldığı eserini besteledi ve okudu. Daha sonra da bu eser, cami, Mevlevihane ve tekkelerden başka yerlerde de icra edilmeye başlandı.
Mi’raciyeler eski edebiyatta Hazreti Muhammed’in miracını anlatan şiir örnekleri olarak biliniyor. Bir eser olarak da yazılabilir, tasavvufi ve diğer eserlerde bölümler halinde de bulunabilir.
Mi’raciyenin kendine has bir okunuş şekli ve üslubu bulunuyordu. Eskiden bu eserleri okuyanlara "mi'râc-han" deniyordu. Bunlar caminin mihraba yakın bir kürsünün çevresine toplanıyordu. Tevşihi okuyan koro ilk bölümde "Sallü Aleyh", son bölümlere doğru "Minessalâ" diyerek karşılık veriyordu. Son bölümde bulunan münacaat okunurken yine koro '”ikbâl yâ Mûcib" diyordu.